Fransa: Romanlar gelsin ama arka bahçeme değil

Fransa: Romanlar gelsin ama arka bahçeme değil
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Paris’in varoşlarındaki Roman kamplarında yoksulluğun resmi var. Bu adam, karısı ve iki çocuğunun belediye tarafından çağrıldığını söylüyor. Onlara Romanya’ya dönmeleri için para verilecek.
Fakat ona değil. Bunun sebebi de o, 3 yıl önce Romanya’ya gönderilmiş ve 300 Euro’yu da almış. Bu para bir defa için veriliyor.

Bu kampın da ekim ayında dağıtılması bekleniyor.
Burada yaşayan bu Roman derdini anlatıyor:
“Hiç param yok. Bakın nasıl burada yaşayabilirim. Hayata devam etmek için tek kuruş param yok. Çocuklarımla birlikte burada yaşamak istiyorum, fakat şimdi değil, çünkü polis bize karşı zor kullanabilir. İşte oradaydık, ancak taşındık. Sadece bir kez değil..10 kez, 20 kez, 30 kez…Şimdi nereye gidebilirim. Oraya giderim. Evet, 50 kilometre olsun 100 kilometre olsun yine de oraya giderim. Onlar şimdi bizi takip ediyorlar. Emir, Cumhurbaşkanı Sarkozy’den geldi.”

Yasadışı, tahliye ve kovulma. Bu kelimeleri bu yaz boyunca çok duyduk. Romanlar aynı zamanda Romanyalı. Dolayısıyla Avrupa Birliği vatandaşlığına sahipler. Onlar, buraya iş bulmaya geldi; ancak şansları yaver gitmedi. Hayatta kalmak için hurdacılık yapıyorlar. Bazıları dilencilik yapıyor.

Onların hayat şartları ve sınırdışı edilmeleri Fransa’yı ve aynı zamanda Avrupa Birliği’ni ikiye böldü. Kamuoyu yoklamalarına göre Fransızların çoğunluğu Sarkozy’nin Roman politikasını destekliyor fakat kalıcı çözümün bu olmadığına inanılıyor.

Jérome Fourquet, Fransa’nın en büyük kamuoyu araştırma şirketinde çalışıyor: “Avrupa düzeyinde çok normalmiş gibi bir çeşit iki yüzlülükle karşı karşıyayız. Basın-yayında, toplantılarda herke size şunu söylüyor:” Bu insanları içeri almalıyız ama orası benim yaşadığım yer olmasın.” Arkadaşlarımız şunu söylemekten çekinmiyor: “Benim arka bahçemde değil” Bu kesinlikle bizim nerede olduğumuzu gösteriyor. Bizim ana ilkelerimizden bir tanesi Avrupalı olsun ya da olmasın ulusal sınırlar içinde ne yaptığın önemlidir. Onlar ekonominin işleyişinde bir katkıya sahipler mi? Bugün, anketlere göre Fransız toplumunun büyük çoğunluğu, onların vergi mükellefleri üzerinde toplumun etkinliğine ve gelişimine katkıda bulunabilecek guruplardan daha fazla yük oluşturduğuna inanıyor.”

Christophe Auger, Paris’in yoksul mahallelerinde düşük gelirlilere konut yapan bir derneğin başkanı.
Yasal olmayan Roman kampları için çözümün ne olduğunu göstermek için bizimle kısa bir tura çıkıyor.Burası Aubervilliers’de bir mahalle. Onlar ya evde uyuyacaklar ya da dışarı çıkacaklar. Bugün Salı ve çocuklar okula gitti; ailelerin birçoğu da çalışmak için ayrıldı.

Christophe Auger, ALJ 93 Başkanı “Bu site, insanların temel ihtiyaçlarını karşılıyor. Bu acil konutlarda insanlar gecekondu koşullarından kurtularak kendi ayakları üzerinde duruyorlar, para kazanıyorlar…Buranın haricinde altı farklı yerde bu şekilde yerleşim yeri kuruldu. Bugün buralarda 750 kişi yaşıyor.

Ekonomiye katkı sağlamak…Yük olmaktan çok mülk olmak. Bu gibi köylerin arkasındaki önemli mesaj bu. Romanya ve Bulgaristan’dan gelen yaklaşık 15 bin Romanın Fransa’ya entegrasyonu için bir çözüm bu olabilir.

Fakat kurallar çok katı. Başvurular derinlemesine araştırılıyor, ailenin diğer üyelerinin burada kalmasına izin verilmiyor.

Christophe Auger, bizi Robert ile buluşturdu. Robert, burada gelmeden önce beş yıl yasal olmayan kamplarda kaldı. Şimdi bahçıvan olarak çalışıyor. Bundan dolayı da Fransa’ya minnettar: “Romanya Cumhurbaşkanı bize iş olanağı sağlamadı. Bize ev vermedi, çocuklarımız için okul yapmadı. Bundan dolayı Romanlar Fransa’ya geldi. Sadece Fransa’ya değil, heryere..Belçika’ya, İspanya’ya…

Bu projenin başarılı olduğu kabul edilse de Auger, bunun çok pahalı olduğuna dikkat çekiyor. Sadece yıllık kira bedeli 300 bin Euro. Burada oturanların büyük bölümü de belediye tarafıdan finanse ediliyor.

Christophe Auger, ALJ 93 Başkanı “Uzun bir zamandır, bu gecekondu şartlarının düzeltilmesi için Avrupa Birliği tarafından ciddi bir grişimde bulunulması için çağrı yapıyoruz.

Özellikle Romanya ve Bulgaristan’dan gelenlere yardım için büyük orada fon sağlandığını biliyoruz. Fakat diğer Avrupa ülkelerindeki Romanlar için aynı durum söz konusu değil.

Saimir Mile, Arnavut’tan Fransa’ya gelmiş. 15 yıldır burada yaşıyor. Avrupa’dan yardım bekliyor. Bizi Paris’in banliyölerinden Saint-Denis’e götürüyor. Burada bir grup Romanı ziyaret ediyoruz. Roman ailelerinin birçoğu yıllardır, bazıları onlarca yıldır Fransa’da yaşıyor. Onların hepsi de Romanya ya da Bulgaristan’dan gelmemiş.

Yakınlardaki bir kampın boşaltılmasıyla burada yeni bir tanesini kurmuşlar. Belediye, kampa sadece elektrik ve su tesisatı kurmuş. Saimir, Romanların sesi olan bir derneğin başkanı. Ancak o, seslerinin hala duyulmadığını söylüyor: “Avrupalılar, insanların Avrupa genelinde dağılarak yaşayabileceklerini anlamakta zorlanıyor. Bunun ötesinde insanlar farklı yerlerde olsalar da kendi dillerini, kültürlerini ve tarihlerini de beraberlerinde götürürler. Ve bu insanlar, insan olarak yaşama hakkından daha fazla bir şey de talep etmiyor. Aynı zamanda Roman ve Fransız olmak mümkün. Roman ve Arnavut; Roman ve Yunan olmak da mümkün.”

Avrupa’da bir Roman olarak yaşama hakkı.Alexandre Romanès, Fransız bir Roman ancak o kendisine çingene denilmesini tercih ediyor. Kış boyunca Paris civarında sirk gösterileri yapıyor. Sarkozy’nin Roman kamplarını boşaltma politikasından sonra kendisi ve ailesinin bir hedef tahtasına dönüştüğünü anlatıyor:

“Bu karavanlar kırmızı ve sarıydı. Şimdi onları yeşile boyadık. Tıpkı benim büyük babamın karavanı gibi. Çingene karavanlarından ahşaptan yapılan ve bir at tarafından çekilenler ‘verdine’ olarak adlandırılıyor. Onları, kırsal çevreyle uyum sağlaması için yeşile boyuyoruz. Havalar çok sıcak olduğu zaman, atlarımızla birlikte ormana gideriz. Bir süreliğine gözden kayboluruz. Büyük babamın karavanının rengine geri dönüş yaptım. Çünkü onlar şimdi bize taş atıyorlar. Onlar eczanede eşime bakmayacaklar. Taksiye biniyoruz ve taksici yüz metre gittikten sonra bize dönüp, “Çingeneleri almıyorum” diyerek bizi arabadan indiriyor.Hemen her gün, insanlar kapımızın önüne pislikler bırakıyor. Ve taş atıyorlar. Sirk çadırımıza bile. Bir sonraki çadır yeşil olacak.

Avrupa’da yaklaşık 12 milyon Roman yaşıyor. Onların kaderi ekim ayında Bükreş‘te yapılacak zirvede Avrupa Birliği’nin gündeminde olacak.

Alexandre Romanès, Avrupa Komisyonu’nun Romanlara olan desteğinin arttığını kabul ediyor ancak ona göre Avrupa Birliği geleceği söz konusu olduğunda sadece sınırlarını değil aynı zamanda da zihnini de açmalı: “Bence Çingeneler için rahatça gezmelerine izin vercek bir çeşit Avrupa pasaportu olmalı. Bütün idari karışıklıklardan uzak olan bu belgeyi yanımızda taşırız.Bunun için Romanlar olarak adlandırılanlar için gerçekten birşeyler yapmak istiyorsak ki ben asla Roman demem, Çingene derim; eğer gerçekten bunun bir etkisinin olmasını istiyorsak işte o yapılmak zorunda. Sınırlar açıldığında 500 bin Çingenenin sınırlardan geçeceği iddiası da yanlış. Biz taşınırız. Biz dünyada her yere gideriz. Bu zaten bizim yaptığımız şey.”

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Görünmez işçiler: Düşük ücretlerle Avrupa çiftliklerinde sömürülen ve tehlikeye atılan insanlar

İklim değişikliği, hava kirliliği ve ekonomik zorluk üçgeninde Polonya

Kaçak göçmenler AB'ye hangi yollardan giriyor?