Arısız bir dünya mümkün mü?

Arısız bir dünya mümkün mü?
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Dünya genelinde arıcılar, sürülerini kaybediyorlar. Amerika’da iki yılda (2005-2007) bal arılarının yüzde 25’i yok oldu. Bazı Avrupa ülkelerinde ise durum daha da kötü.

Bu fenomen, Colony Collapse Disorder yani kitlesel arı ölümleri sendromu olarak adlandırılıyor. Bunun sadece doğal dengeye değil aynı zamanda ekonomiye de ciddi etkileri olacaktır.

Bir Fransız bal üretici düşüncelerini dile getiriyor:
‘‘Büyük müktarda arı kaybımız oluyor. Alsace, Isere ve Lyon gibi bölgelerde bazan sürünün yüzde 50’den fazlasını kaybedebiliyoruz. Mesela yıl içerisinde burada yüzde 25 oranında kaybımız oluyor. Kış sonu itibariyle yüzde 15’lik kayıp yaşıyoruz. Bu da gayet normal.’‘

Avrupa Birliği araştırma projesi, mart ayından bu yana problemin araştırılması için Bee-Doc adı altında 9 ülke ve 11 ayrı üniversitede ortak çalışma yürütüyor. Bu alandaki en uzman kişilerden biri olan ve buradaki çalışmaları koordine eden Profesör Robin Moritz, Bee-Doc hakkınde bilgi verdi:

‘‘Bee-Doc düşüncesinin arkasında üç temel neden var. Birincisi; hastalıkların teşhisi, böylelikle arı hastalıklarının teşhisi için yeni araçların geliştirilmesi. Diğeri, hastalıkların önlenmesi için yeni stratejiler geliştirilmesi. Üçüncüsü ise, şu anda sahip olduğumuz sıkıcı kimyasal tedavilerin ötesinde, yeni yöntemlerin bulunması.’‘

Stuttgart’daki Honhenheim Üniversitesi Dr. Peter Rosenkranz yönetiminde araştırmanın bir ayağını geliştiriyor. Araştırmacılar arı sürüsünün içine zararlı toksik maddeler koyuyor. Amaç, çeşitli unsurların etkileşimi nasıl çalıştırdığını belirlemek.

Dr. Peter Rosenkrant bal arılarının savunma mekanizmalarını nasıl kullandıklarını görmek istediklerini ifade etti:

‘‘Öncelikli olarak parazit ve böcek ilaçlarının karışımının ortak etkilerini bilmek istiyoruz. İkinci olarak arı sürüsünün nasıl tepki vereceğini görmek. Sürünün, kendisine uygulanan bu çevre stresini ve verilen zehirli maddelere karşı toplu olarak nasıl bir savunma geliştirdiklerini görmek istiyoruz.’‘

Bal arılarının ölümünde biyolojik çeşitliliğin azalması şüphelenilen ana sebep olarak görülüyor. Bunun yanısıra kimyasal maddelerin kullanımı ve hava kirliliği de önemli etken. Araştırmacılar birçok nedenin biraraya gelmesini kitlesel arı ölümlerine neden olarak gösteriyor:

Dr. Rosenkranz de bal arılarının tek nedenden
ölmediğini söylüyor:
‘‘Kitlesel ölümlerin birçok nedeni olabilir. Şu anki en büyük neden ise varroa paraziti. Özellikle de sonbahar ve kış aylarında. Ama açlık, yanlış yönetilme, böcek ilaçları ve yetersiz beslenme bal arılarının daha fazla dayanamayarak ölmesine neden olabilir.’‘

Almanya’daki Halle Wittenberg Üniversitesi de genetik üzerine araştırmalar yapıyor. Burada söz konusu olan, bütün arıların genetik mirası altında hangi tek genin arıların stresinin kaynağı olduğunu çözümlemek. Hastalık, parazitler ve böcek ilaçları da aktif halde. Projenin başında ise Dr. Berhard Kraus bulunuyor.

Dr. Kraus hanüz yolun sonuna gelinmediğinin altını çiziyor:
‘‘Bal arılarının organizmalarının kalıtımsal malzemesi geçtiğimiz yıllarda çıkarıldı. Şu aşamada bütüm genomayı biliyoruz. Kitabın yazılış şeklini biliyoruz. Ancak henüz tamamını okuyamadık. Verilen hususiytlerin içinde hangi genlerin dahil olduğunu bilmiyoruz. Bu, önümüzdeki yıllarda biyologların meşgul olacağı bir konu olacak.’‘

Birden fazla bilim dalının ortak yaklaşımı sorunun
çözümüne yardım edebilir. Aynı zamanda Avrupa bilimsel projelerinin içeriği ki, bu da çok uluslu bir yaklaşım.

Dr. Kraus:
‘‘Avrupa genelinde birçok kişi farklı alanlarda bal arısı biyolojisi üzerine çalışıyor. Zirai ürünler üzerine çalışan uzmanlarımız ve biyokimyacılarımız var. Bal arılarının korunması konusunda alan
çalışması yapan arkdaşlarımız da var. Aynı zamanda bizim gibi arı genetiği üzerine çalışan insanlar da.’‘

Araştırmanın bir diğer ayağı ise Fransa’nın Avignon kentinde devam ediyor. Yves Le Conte’un ekibi de yerel arıların enfeksiyonlara karşı direnci üzerine çalışmalar yapıyor.

Yves Le Conte, yerel arıların neden dirençli olduklarının sırrını bulmaya çalıştıklarını dile getiriyor:

‘‘Avignon ve Batı Fransa’da; hiç bir hastalığa karşı önlem alınmadığı halde, sadece parazitlere değil, tüm hastalıklara karşı direnç gösteren arılar var. Diğerleri ölürken bu arıların neden hayatta kaldığını öğrenmek istiyoruz. Bu bizim için, genlere varana kadar bu mekanizmayı öğrenebilmek açısından çok ilginç bir model.’‘

Üç yıl sürecek bu proje, arı sahiplerinin kitelsel arı ölümlerine karşı koyabilmelerine çözüm bulmaya çalışıyor. Çözüm henüz uzak görünse de çalışmalar devam ediyor.

Prof Moritz, tedavi yerine rahatsızlık nedenini ortadan kaldırmak istediklerini söyledi:

‘‘Biz sorunu ortadan kaldırmak yerine onu önlemek için üreticilere araç veriyoruz. Sanırım bu da gerçekçi olan yöntem. Üç yıllık çalışmamızdaki hedefimiz bu. Bu uzun yolda bal arılarının üremesi ve kitlesel ölümlerin ortadan kalkması için çalışmalara devam edeceğiz. Bee-Doc projesi çerçevesindeki çalışmamızın şeması sanırım şimdilik böyle.’‘

Arıları korumanın yollarını aramakla doğal dengenin korunması eş zamanlı yürütülmeli. Arılar aynı zamanda gezegenin sağlıklı olduğunun hassas bir göstergesi. Eğer onlar hayatta değillerse insanoğlu için de sorun var demektir.

Konuyla ilgili daha geniş bilgiye http://www.bee-doc.eu adresinden ulaşabilirsiniz.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Ölümcül yılan zehrinden şifa bulmak mümkün mü?

Motorlu araçların hayatımızı tehdit eden partiküller salmasına engel olunabilir mi?

Omega 3 ihtiyacını karşılamada devrim yaratacak besin kaynağı: Mikroalgler