BM'deki Filistin görüşmesi öncesi taraflar Euronews'de Network'e konuştu

BM'deki Filistin görüşmesi öncesi taraflar Euronews'de Network'e konuştu
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Onyıllardır süren İsrail işgalinin ardından, şiddetli intifadalar ve başarısız barış girişimlerinden sonra, Filistinliler bağımsız devletlerinin BM’de tanınması talebine hazırlanıyorlar.

Filistinliler için bu zamana karşı bir yarış.

İsrail Batı Şeria’da yerleşimler inşa ediyor ve Filistin devleti bu nedenle işe harabeler içinde başlayabilir.

Zaman İsrail’in yanında da değil. Hızla büyüyen Filistin nüfusu, İsrail devletini apartheid devletine dönüştürebilir.

İsrail, intihar bombalamalarının önünü kesen sınır engeliyle zaman satın aldı.Hamas ve El Fetih arasında bölünmüş bir toprağın temsilcisinin dikkate alınabilir bir müzakere ortağının olmadığı görüşündeler.

Ve roketler halen Gazze’den atılmaya devam edilirken, BM tarafından tanınmak, barış müzakerelerini güçlendirebilir mi, yoksa durumu daha karmaşık hale mi getirir?

Avrupa nasıl bir rol oynamalıdır? Özellikle de ABD bir başkanlık seçimine doğru giderken ve barış çabalarının dondurulma riski varken…

Chris Burns:

‘‘Bu programımıza Brüksel’den Filistin AB temsilcisi Leyla Şahit, Kudüs’ten İsrail Başbakanı Benjamin Netenyahu’nun sözcüsü Mark Regev, Paris’ten de Ortadoğu yorumcusu ve France 3 muhabiri Christian Malard katılıyor.”

Evet programımıza Sayın Şahit ile başlayalım. Sorumuz şu: BM’nin bağımsız bir Filistin devletini tanımasının sonucu ne olur? Barış sürecini ilerletir mi, zarar mı uğratır? ‘

Leila Shahid:

‘‘Bana kalırsa barış sürecini korumanın tek yoludur. Prograama başlarken söylediniz. Zamana karşı yarışıyoruz. Çünkü pratikte yerleşimler, bypass yolları, duvar… 44 yıllık askeri işgalin ardından günün birinde Filistin devleti olacak bölgeler giderek dolduruluyor. Bu nedenle iki devletli çözümü korumanın en iyi yoludur.

Chris Burns: ‘‘Sn. Regev sizin bu konudaki düşünceleriniz nedir?

Mark Regev: ‘‘Barış ve uzlaşmayı ilerletmenin tek yolu doğrudan müzakerelerdir. BM önerisindeki sorun ise, dikkatlerin asıl çözüm yolundan başka yöne çevrilecek olmasıdır.

Chris Burns: ‘‘Sn. Malard, bu konuda Avrupalılar ne yapıyorlar? Bunu durduracaklar mı, yoksa izin mi verecekler?

Christian Malard: ‘‘Bana kalırsa Sarkozy buna izin verecek çünkü Sarkozy pekçokları gibi statukonun kırılmasının zamanının geldiğini düşünüyor. Mevcut durum dayanılmaz hale geldi, çok uzun sürdü bu durum. Hem İsrail hem de Filistinliler için siyasi irade ve siyasi cesaretin gösterilmesinin zamanı geldi. Çünkü bu durum, Ortadoğu’nun kanserli dokusudur ve Hamas ve Hizbullah gibi metastazlar yaptı.

Chris Burns: ‘Bu konuda Arap baharı nasıl bir rol oynuyor?

BM tanınması, Filistin ya da İsrail işgali açısıdnan daha fazla rahatsızlık yaratabilir mi?

Leila Shahid: ‘‘Filistinliler özgürlüklerine kavusamamıs tek millet iken, Arap dünyasıyla yeni ilişkilerin kurulabileceği düşünülemez.

Ve Sayın Regev’e şunu söylemek isterim. 20 yıldır farklı İsrail hükümetleri ile barış görüşmeleri yapıyoruz ve herşey daha kötüye gidiyor. Bu nedenle daha iyi müzakere edebilmek için BM’ye gidiyoruz.

Chris Burns: ‘‘Teşekkürler Bayan Şahit… Sayın Regev, Sizin endişeleriniz nelerdir?”

Mark Regev: ‘‘20 yıllık müzakerelerden sonra hiçbir gelişmenin olmamaısndan hepimiz çok rahatsızız. Ama bu sadece bizim hatamız mı? Camp David’de Başbakan Ehud Barak’ın çok ileri önerilerine hayır diyen İsrail miydi? 2008’de Kudüs’ü bölmeyi kabul eden Başbakan Olmert’e hayır diyen İsrail miydi?

Bana kalırsa Filistin yolunun başarısızlığında bazı sorumluluklarınızı kabul etmeniz gerekiyor.”

Leila Shahid: ‘‘Evet ama askeri işgalin de sorumluluklarıu var”

Chris Burns: ‘‘Buna ne diyorsunuz Sn. Regev?’‘

Mark Regev: ‘‘İsrail bugün hazır durumdadır ve son iki buçuk yıldır da hazırdık zaten. Müzakerelerin en can alıcı konuları için hazırız: yerleşimler, mülteciler, güvenlik ve meşruiyet. Sorun Filistin liderliğinin İsrail’le konuşmayı reddetmesiydi. Şimdi onlara soruyorum eğer İsrail’le konuşmayı reddederseniz, nasıl barışa ulaşabilirsiniz?

Leila Shahid: ‘‘Maalesef gerçek bu değil sayın Regev ama bu turu sayın Malard’a veriyorum. Sıra bana geldiğinde bunu yanıtlayacağım.”

Chris Burns: ‘‘Bay Malard, daha fazla sorun getirebilecek olan BM girişimine ilişkin endişeleriniz nedir?”

Christian Malard: ‘‘Sorun yaratabilir ama aynı zamanda herkes Beyrut’ta ele alınan 2002 Arap barış planını yeniden ele almayı düşünmelidir. Bence bu fena değildi. Bütün Aap dünyası, 23 ülkenin kabul ettiği bir plan.

İsrail devletinin sınırlar içinde varolma hakkı… bence bunu bir daha ele almalıyız.”

Chris Burns: ‘‘Ancak masaya dönüldüğü zaman Sayın Regev, İsrail aynı zamanda terorist olarak gördüğü hamas ile de görüşmek zorunda kalmayacak mı?”

05.58 Mark Regev: ‘‘Bizimle barış içinde yaşamak isteyen herkesle barışı konuşmaya hazırız. bildiğiniz gibi HAMAS sadece bizim tarafımızdan değil, AB, KAdana, Japonya, ABD ve Avustralya tarafından terorist bir örgüt olarak görülüor. BM’nin bile Hamas ile siyasi diyalogu yok. Hamas değişmek, reforma uğramak ve barış yolunu tercih etmek durumunda.

Chris Burns: Sayın Şahit, bunu size sorayım. Sayın Abbas, Hamas olmadan nasıl barış müzakeresi yapabilir?

Leila Shahid: ‘‘ne yazık ki, sayın Netenyahu müzakerelerle ilgilenmiyor. bir referandum yaptığımız zaman, hamas da görüşünü dile getirecek.

Ancak şunu söylemem gerekiyor. BM’de olanlar, müzakerelerin alternatifi değildir. Bizim devlet, sınır ve Kudüs’le ilgili haklarımızı korumamızın bir yoludur.”

Chris Burns: ‘‘Sayıb Malard, tarafları yeniden masa başına getirmek için Avrupalılar ne yapmalı? Ne gibi bir adım atılacak? Christian Malard: ‘‘Şunu biliyorum ki, Sarkozy, 21 Eylül günü, 27 AB ülkesinin tek bir ses çıkarması için çabalıyor. Ama aynı zamanda şunu eklemek istiyorum.

İsrail ile müzakere konusunda Abbas’a güveniyorum

ama Hamas’a güvenmiyorum. Hamas arka planda İran olan bir oyun oynuyor ve bence bu çok kötü bir durum. Bu nedenle Abbas ile güçlü bir Filistin’e ihtiyacımız var. Abbas’a herkes yardımcı olmalı ve Hamas’ın ne yapacağını gözlemeli.

Chris Burns: ‘‘Çok çabuk bir şekilde Netenyahu ve Abbas’ı potansiyel barış ortakları olarak görüyor musunuz?

Mr Malard?’‘ Christian Malard: ‘‘Evet görüyorum.

Ve çok hızlı bir şekilde şunu eklemek istiyorum.

Müzakere etmeden ne kadar vakit geçirirsek, İsrail Filistin sorunuyla ilgisiz çok sayıda insanı etkileyecek daha geniş bir soruna malzeme veriyoruz. İsrail ve Filistin’in müzakere masasına dönmesinin zamanı geldi.

Chris Burns: Teşekkürler Sayın Malard. Mr Regev?’‘

Mark Regev: ‘‘Başbakan bir barış anlaşması ve Filistinlilerle tarihi bir çözüm istiyor. İlk günden beri müzakerelerin başlamasını istiyor. Şimdi Filistinlilerin topu alıp, masaya gelmesi gerekiyor. Her zaman müzakere etmemek için bir bahane bulabilirler. Liderlik etmeleri ve müzakere masasına gelmeleri çağrısında bulunuyorum. Müzakere etmeden zor konuları nasıl çözebileceklerini düşüyorlar?

Chris Burns: Teşekkürler Sayın Regev. ve bayan Shahid?’‘

Leila Shahid: 20 yıldır görüştüğümüzü söyledim. Eğer BM’ye gidiyor ve BM üyeleri ve AB’den yardım istiyorsak, 20 yılda hiçbir sonuç elde edemediğimizdendir. Uluslararası toplumun sorumluluklarını yerine getirme zamanıdır.27 ülkenin ortak yaklaşımları var. Şimdi devleti ve herkesin malumu olan gerçeği tanımalarının zamanı gelmiştir.

Chris Burns: ‘‘Gerçeğin zamanı. Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz. Süremizin sonuna geldik. Konuklarımız Leyla Şahit, Marc Regev ve Christian Malard idi. Ben Chris Burns, bir sonraki randevumuza kadar teşekkür ederiz.”

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Avrupa Birliği parçalanıyor mu?

Avrupa Kalkınma Planı Bütçesi göçmenler sebebiyle açık veriyor

İngiltere öncülüğündeki Birleşik Krallık, AB'den ayrılacak mı?