Peter Tetchell: Sınırlar gerici bir adımdır

Peter Tetchell: Sınırlar gerici bir adımdır
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Ekonomisi şu anda her ne kadar dünyaya model olamadıysa da Avrupa, sahip olduğu değerleri ile her zaman gurur duydu. Özellikle de insan hakları alanında. Kıta olarak dünyanın neresinde olursa olsun, insan hakları ihlallerinin üzerine gitmekten çekinmedi. Peki Avrupa kendi kıtasında kendi insan hakları konusunda ne yapıyor? Avrupa’nın önde gelen insan hakları savunucularından Peter Gary Tetchell, Londra’daki stüdyomuzda euronews’in I-talk programına katılarak halkın sorularını yanıtladı.

Alex Taylor, euronews: Sayın Peter Tatchell, merhaba, hoş geldiniz. Peter Tatchell, ki kendisi 2001 yılında Robert Mugabe’yi sokakta esir aldı. Bu olay hafızalardaki tazeliğini hala koruyor. Kendisine birçok sorumuz olacak, dilerseniz ilk euronews izleyicisinin sorusu ile başlayalım.

Soru:

“Merhaba adım Leyla, Belçikalıyım. Avrupa, sınırları olmayan ama insanların kafasında hala bariyerlerin bulunduğu bir yer. Bir insan hakları savunucusu olarak sizden bunun sebebini öğrenmek istiyorum. İnsanların düşüncelerini, sınırlar ve engeller konusunda değiştirmek için neler yapılabilir?”

euronews:

Çin’e insan hakları konusunda birşeyler söyleme hakkımız var mı? Ya da dünyanın geri kalanına insan hakları konusunda kendimizi model olarak sunabilir miyiz?

Peter Tatchell:

“Batı’nın diğer ülkelere neler yapması gerektiğini söylemesi noktasında benim durduğum yer, bence Birleşmiş Milletler üyesi ülkelere evrensel İnsan Hakları Sözleşmesi’ni hatırlatması değildir. Hemen her ülke, insan hakları uygulamalarında bir dizi düzenlemeye gitti. Bu, dünya genelinde biz dahil diğer bütün ülkelere verdiğimiz söze bağlı kalmayı hatırlatarak insan haklarını koruma altına almaktır.”

euronews:

Peki Peter Tatchell’a bir soru daha soralım.

“Merhaba adım Malo, Brükselliyim. Sormak istediğim soru şu; geçtiğimiz günlerde polis şiddeti ile karşı karşıya kaldım. Arkadaşlarımla beraber dışarıda gecelemek istemiş izinsiz bir yerde oturmuştuk. Polis bize göz yaşartıcı gaz sıktı ve coplandık. Merak ediyorum, biz bu polis devleti mantığı ile nereye gidebiliriz.”

euronews:

Bu soru sürekli soruluyor. Polisle karşılaştıkları zaman insan hakları, vatandaşlık hakları ne oluyor?Şimdilerde Avrupa’nın her yerinde bu mesele için gösteriler düzenleniyor.

Peter Tatchell:

“Sanırım şu anda ekonomik krizle mücadelede istisnai bir karmaşık zaman dilimindeyiz. Konuşma özgürlüğü ve protesto hakkı ilkelerine bağlı kalmalıyız. Konu, sizin onların protestosunu kabul etmeniz ya da etmemeniz ile alakalı değil. insanların özgürce protesto etmesini engelleyemezsiniz. Ben bu protstoların ekonomik eşitisizlik, mevcut ekonomik modellerin başarısızlığı ve hükümetlerin düşmesi konusunda halkın dikkatinin bu yöne çekilmesinde çok etkin rol oynadığını düşünüyorum. Avrupa kur farkını değiştirmeli. Serbest piyasa kapitalizmi artık işlemiyor. Avrupa halkı kaybediyor. Bu sabah dünyada yaklaşık bir milyar insan uyandığında temiz olmayan su içti. Bu böyle olmamalı. Herkese temiz su içebilmesi için para bulabiliriz.”

euronews:

Bir soru daha soralım.

“Merhaba sayın Tatchell, adım Nicolas, Kamerunluyum ve Brüksel’de yaşıyorum. Görülen o ki eşcinsellerin Avrupa’da sorunu yok. Eşsinsel toplumunda ayrımcılığı ortadan kaldırmak için Avrupa ne gibi adımlar atıyor merak ediyorum.”

euronews:

Siz kesinlikle eşcinsel hakları savunucususunuz. Şimdi neredeyiz ve 2011’de tüm sorunlar aşıldı mı?

Peter Tatchell:

“Kamerun gibi ülkelerde cadı avına benzer şok edici uygulamalar var. Eşcinsellerin bu durumu kanıtlanmadan suçlanarak hapse atlıyorlar. Bu, Afrika İnsan Hakları Bildirgesi’ne karşı bir uygulamadır. Aslında bu bildirge, ayrımcılığı yasaklayarak insan haklarını garanti altına alıyor. Bu aynı zamanda birçok ülkenin anayasasına da aykırıdır.”

euronews:

Bu durumda ne yapılabilir. Peter, Avrupa Birliği şikayet etmenin dışında neler yapabilir? Kimse de dinlemiyorsa.

Peter Tatchell:

“Bence insan hakları savunucularını, lezbiyen ve eşcinsel örgütleri desteklemeliyiz. Bazı ülkelerde, yardıma muhtaç yerlerde, içeriden değişime destek vermeliyiz. Biraraya gelip ülke içinde değişim isteyen lezbiyen ve eşcinsel örgütlere destek vermemiz lazım.

euronews:

Bu konuda Rusya’dan Sergey’in sorusunu size yöneltmek istiyorum. Kendisi ekranda görünmek istemedi. Şimdilerde Rusya’da yeni bir kanun çıkarıldı bu aynı 1980’lerde İngiltere’de uygulamaya giren Clause 28 gibi. Yani bu kanun eşcinselliğin reklamını yapmanın yasaklanmasını öngörüyor. Kendisi bu kanunun Avrupa tarafından protesto edilmesi için neler yapılabileceğini soruyor.

Peter Tatchell:

“Rusya’nın birkaç ilinde ve bölgesinde yürürlüğe giren bu kanun Rus Anayasa’sına aykırı. Rusya, aralarında Avrupa İnsan Hakları Bildirgesi’nin de bulunduğu birçok belgeye taraf bir ülke. Eşcinselleri organize olmaktan men etme girişimi, insan haklarına tamamen aykırıdır. Bu konuda Avrupa hükümetlerine ve Avrupa Komisyonu’na anlaşmalara bağlı kalınması konusunda baskı uygulamak gerekiyor. Aynı zamanda Ruya’daki eşcinselleri ve normal insanları bu kanunla mücadelelerinde desteklemek zorundayız. Onlar şu anda en zor yerde mücadele ediyorlar ve kazanacaklar. Onların bizim desteğimize ihtiyacı var. Onları güçlendirmeliyiz ki zafer elde etsinler.”

euronews:

Şimdiki soru ise İngiltere’de neler olup bittiği yönünde.

Soru:

“Sayın Peter Tatchell’a bir sorum olacak. Adım Yasmina, Brükselliyim. 30 yaşındayım. İngiltere’ye gelen Alt Saharalı göçmenlerin durumunun daha iyi anlaşılması nasıl sağlanabilir. Onların durumu gözönüne alındığında mevcut yerleşim birimlerinin sayısı nasıl artırılabilir?”

euronews:

Ekonomik krizle birlikte göçmen haklarına şu anda çok az önem veriliyor.

Peter Tatchell:

“Burada iki durum var. Birisi göçmen hakları diğeri ise mülteci hakları. Her ikisi de Avrupa’nın tüm ülkeleri için acil konular. Ülkelerimize gelenleri kucaklamanın yollarını bulmalıyız. Eğer özellikle de baskıdan kaçıyorlarsa onlara imkan vermeliyiz. Mülteci haklarını kesinlikle garanti altına almalıyız. Bariyer koyma ve sınırlar çizme fikri bence kesinlikle gerici bir adımdır ve Avrupa halkının yararına olmayacaktır. Beyaz olmayanları Avrupa’da iyi karşılamamak ahlaki açıdan hakkımız değildir. Bildiğiniz gibi Afrika ve gelişmekte olan ülkelerle uzun bir tarihimiz ve ilişkilerimiz var. Kıta olarak o ülkelerle ilişkilerimizi güçlendirmemiz lazım. Birçok vatandaşımız o ülkelerden geldi ve burada ekonomi alanında mükemmel işler yapıyorlar. Mesela İngiltere’de ulusal sağlık hizmetlerinde eğer gelişmekte olan ülkelerden gelen doktorlar, hemşireler ve ara elemanlar olmasa, sistem işlemez hale gelirdi. Sağlık hizmeti sunmada onlar bizim için çok değerliler.”

euronews:

Son bir yazılı soru. Gelecekte yaşlı insanların, insan hakları, daha ziyade alzheimer ve dementiadan sıkıntı çeken insanların hakları en ağır basan sorun olmayacak mı? Avrupa bu konuda başka herhangi bir ükeden daha iyi durumda mı? Kısaca özetleyebilir misiniz?

Peter Tatchell:

“Ben her zaman Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin düzenlenmesini savunuyorum. Ayrımcılığa karşı koruma kanunların düzenlenmesini özellikle yaşa bağlı ayrımcılığın düzenlenmesini istiyorum. Alzheimer ya da uzun süreli hastalığı olan yaşlı insanların birçok problemle karşılaşacağı bir gerçek. Yaşlıların kendi evinde ya da huzurevlerinde bakım ücretlerinin aşırı pahalı olması da başka bir problem. Bunlar da bizim karşılaşacağımız sorunlar olacak. Bu konunun üzerine düşmeliyiz. Yaşlılarımızın son zamanlarında saygı görmesini garanti altına almalıyız.”

euronews:

Londra’dan Peter Tatchell’a çok teşekkürler. Bir başka I-talk programında görüşmek üzere. Daha fazlasını web sayfamızda görebilirsiniz. Görüşmek üzere.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Avrupa'da hayvan hakları nasıl korunuyor? -Video

CERN'de neler oluyor?

Uzay İstasyonu'nda hayat