Görünmez hatalara dijital çözümler

Görünmez hatalara dijital çözümler
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Avrupa’da yaşam ve çalışma koşullarını iyileştirme vakfı olan Eurofound’ın verilerine göre, Avrupa’da, yılda her yüz bin çalışandan altısı iş kazasında hayatını kaybediyor.

Genellikle devasa sanayi komplesleri ya da ulaşım altyapısındaki yapısal hatalar, bu sorunların kaynağı olarak gösteriliyor.

Hataların tespit edilmesi ise oldukça zor. Çoğu kez insan gözüyle görülemiyor bile. Peki yeni dramları engellemek için insan gözüyle görülemeyen bu hatalar, doğru ve güvenilir bir şekilde nasıl tespit edilebilir?

Euronews, Avrupalı bilim insanlarının, nükleer ve termoelektrik santraller ve tersaneler gibi sanayi sitelerinde güvenliği artırmak için geliştirdiği teknik yenilikleri yerinde inceledi.

Çıplak gözle görülemeyecek hatalara dijital yöntemlerin arandığı bölgelerde, ultrason robotları görev yapıyor.

Bu zamana karşı bir yarış ve ilk olarak İspanya’nın Madrid kentine gidiyoruz.

Burada araştırmacılar, hassas bir nükleer reaktörün test modelleri üzerinde çok küçük ve milimetrik hataları bulmaya çalışıyor.

Lüleler, reaktörün soğumasını sağlayan suyun akışını kontrol etmeye yardımcı oluyor.

Nozzle Inspect projesi kordinatörü Dimos Liaptsis’e göre bazı hataları gözle göremiyoruz:

“Bu, geminin iç yüzeyi. İçeride nükleer reaktör var. Burada incelememiz gereken lüle var. Bu kaynağın içerisinde çıplak gözle göremeyeceğimiz küçüklükte gizlenmiş bir takım kusurlar bulunuyor.”

Benzer aciliyette Almanya’nın Hamburg kentindeki bir başka Avrupa Birliği araştırma projesinde, araştırmacılar, başka bir sorunla karşı karşıya. Bu gemi tersanesinde geminin kilit noktalarındaki hatalar gözlemlenmeye çalışılıyor:

“Burada, büyük gemilerin engin denizlerde sağa sola hareketlerini azaltarak dengede durmasını sağlayacak büyük yüzgeci olan bir finstabilizatör görüyorsunuz. Bu sayede yolculuk daha rahat olur.”

Tekrar Madrid’deyiz.

Bilim insanları test modeller üzerindeki düşük karbonlu çelik lülenin içini izlemek için bir çözüm bulduklarını düşünüyorlar.

Ultrasonlarla donatılmış robot kol.

Dimos Liaptsis radyasyona karşı otomatik sistemi savunuyor:

“Bu lüleyi otomoatik bir sistemle incelememizin sebebi, buranın yüksek derecede radyasyonlu bölge olması.

Makine mühendisi Giannis Roditis robotun gereksinimini anlatıyor:

“Operatörlerin robotu lüleye monte etmesi iki üç dakika alıyor. Beton bir duvarla korunuyor. İzleme yaparken reaktörden gelecek radyasyona maruz kalmayacaklar.”

Hamburg’da sorun farklı olunca çözüm de farlı olacak.

Buradaki araştırmacılar, çıplak gözle görülemeyen yüksek enerjili dijital radyografinin yeni bir prototipini test ediyor:

“Eğer yüzgecinin demir dökümü içinde hava kabarcıkları varsa, bu kabarcıklar işlevi sıkıntıya sokabilir. Bu da bir takım riskleri beraberinde getirir. Hatta yüzgeç kırılabilirde. Bundan dolayı yüzgeçte daha fazla kabarcık bulmak için, 7,5 mega-elektro voltluk yüksek enerjili radyografi yapıyoruz.

Tekrar Madrid’deyiz.

Robot kol ultrason ışınlar gönderiyor.

Yapısal hatalar belirlendi, ölçümlendi ve gerçek zamanlı olarak raporlandı:

“Bu verilerle hataları tespit edip onları sınıflandırabiliriz. Bu, çatlak veya gözenekler ya da malzeme içindeki diğer hatalardan kaynaklanıyor olabilir. Mesela bu bir çatlak. Bu çatlak 21mm uzunluğunda ve 44mm genişliğinde. Doğrusu bu büyük bir çatlak. Biz bu bilgiyi tesisteki operatöre göndereceğiz. Onlar teknolojinin nihai kullanıcıları. Kendilerine göre hesaplamalar yapacaklar. Çatlağın büyüyüp büyümediğini gösteren bir sonraki gözlem sonuçlarına kadar beklemeye ya da o anda tamir edilmesine kendileri karar verecekler.”

Hamburg’da dijital X-ray cihazları geminin herhangi bir yerinde denenebilir. Hatta bu deneme, tersanelerin sanayi tesislerinde bile yapılabilir.

Radyoloji mühendisi Uwe Ewert, dijital radyografinin klasiğe göre çok daha başarılı olduğu görüşünde:

“Şu anda yüzgeç stabilizatörü üzerinden radyasyon gönderiyoruz. Yüzgecin diğer yüzüne de piyasada henüz çok yeni olan dijital depolama plaka sistemi yerleştirdik. Bunlar çok hassas. Aynı zamanda radyasyondan daha az etkilenerek izlenen iç yüzeyden daha net görüntü alınmasını sağlıyor. Dijital radyografi klasik film radyografisinden çok daha etkili.”

Testler gerçek tersanede yapıldı ve prototipinin gelişmesine yardımcı olan Berlin’deki araştırma merkezinde analiz edildi.

Prototipi geliştirenler bunun normal çalışmasından öte, aynı zamanda tam bir çevre dostu olduğunu ifade ediyor:

“Dijital radyografi ile, kontrollü şartlar altında kimyasalların kullanımını, X-ray filmleri ve fiziksel depolama gereksinimlerini ortadan kaldırdık. Tüm bu kısıtlamalar, normal bir ofis ortamı için en aza indirgeniyor. Bütün dijital kayıtlar da elektronik medya içerisinde saklanıyor.”

Her iki prototip de başarılı bir şekilde test edildi.

Peki nihai kullanıcıların görüşü nedir?

Carlos Gavilán, Madrid’de nükleer reaktörlerde lüle bileşenlerini gözlemleyen ekibin başında bulunuyor:

“Bu prototiple, nükleer nozılların izlenme doğruluğunu daha da iyileştirdik. Bunun anlamı, bu nükleer nozılların yaşam sürelerini ya da bozulma oranlarını artık çok daha iyi bir hesaplayabiliyoruz. Aynı zamanda izleme robotunun monte edilmesi de çok daha kısa zamanda oluyor. Çalışanlarımız da robotu monte ederken radyasyondan daha az etkileniyor.”

Makine mühendisi Giannis Roditis nihai hedeflerini anlatıyor:

“Gelecekte operatörler monte etme sürecinden tamamen çekilebilirler. Bu da bizim nihai hedefimiz.”

Yeniden Hamburg’dayız.

Tersanenin işletme müdürü, test aşamasından yeni geçen X-ray cihazlarının kullanımı ile ilgili fikir sahibi olmuş bile:

“Örneğin tam arkamdaki asansörü alalım. Önceleri sadece yüzeydeki çatlak ya da hataları bulabiliyorduk. Şimdi ise dijital radyografi ile içerideki çatlak ve hataları bile bulmayı planlıyoruz. Bu mali açıdan da avantaj sağlıyor. Klasik radyasyon gözlemi ile gemideki sadece kullanıma bağlı hataları ve bozulmaları tespit edebiliyorduk. Dijital radyografi ile aynı bölümünün tamiri sırasında istenmeyen yapısal hataları önleyebiliriz. Nihai yapısal hataların önceden tespit edilmesi, sonradan yapılacak tamir maliyetini de düşürecektir.”

Araştırmacılar, bu prototilerin, yeni nesil izleme cihazlarının görünmeyeni görecek buzdağının yenilikçi bir ipucu niteliğinde olduğunu söylüyor. Daha hızlı, daha doğru, daha gerçek zamanlı ve aynı zamanda tam bir çevre dostu.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Ölümcül yılan zehrinden şifa bulmak mümkün mü?

Motorlu araçların hayatımızı tehdit eden partiküller salmasına engel olunabilir mi?

Omega 3 ihtiyacını karşılamada devrim yaratacak besin kaynağı: Mikroalgler