Nobel kazanan ekonomist Sims: ''Gençler düne göre şanslı''

Nobel kazanan ekonomist Sims: ''Gençler düne göre şanslı''
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Bu yılın Nobel ekonomi ödülünü alan Christophe Sims’le euronews kapsamlı bir röportaj yaptı. Profesör Sims bu ödülü kendi gibi Amerikalı başka bir ekonomistle yani Thomas Sargent’le paylaşıyor. İki ekonomist, bu prestijli ödüle 70’li ve 80’li yıllarda makro ekonomi alanında, bir birlerinden bağımsız yürüttükleri çalışmalardan ötürü layik görüldüler. Euronews’tan İsabelle Kumar’ın soruları ve Profesör Sims’in yanıtları şöyle:

İsabelle Kumar (euronews):*

‘‘Christopher Sims, euronews’da bizimle birlikte olduğunuz için çok teşekkürler. Maalesef Thomas Sargant hastalığı yüzünden aramızda olamadı. Sanırım, aynı ödülü paylaşmanızın gerekçeleri konusunda hem kendi adınıza hem de onun namına konuşabileceksiniz.’‘

Profesör Christopher Sims:

‘‘Tom, Nobel’ ödülünü ‘rasyonel beklentiler’ olarak nitelediği bir kavramla ilgili çalışmalarından dolayı aldı. Sözünü ettiğim kavramın ana fikri, insanların geleceğe bugün verdikleri kararlar üzerinden bakıyor olmaları. Fikir ilk bakışta herkesin kabulleneceği makul bir görüş. Ne var ki, bu mantıklı görünen kavram siyasi kararlar amacıyla model oluşturulması sürecinde kaale alınmıyordu. Bu katkı, ekonomik politika modellerinin oluşturulması yöntemlerini gerçekten değiştirdi. Benim yaptığım çalışmaya gelince, ‘rasyonel beklentiler’ konusuyla doğrudan değil dolaylı olarak ilgili. Çalışmalarımı kaleme aldığım dönemde monetarist diye adlandırılan kişilerle ve Keynes yanlıları arasında şiddetli tartışmalar hüküm sürüyordu. Bunlar ekonominin iki kolu sayılır. Moneratist iktisatçılar ekonomiye para akışının yön verdiğini savunuyordu. Resesyon veya para akışında sorun yaşandığında bütün bunların para politikalarındaki hatalar yüzünden olduğuna inanıyorlardı. Keynes yanblılarıysa, para politikasının ticari dalgalanmaların tayin edici unsuru olmadığını savunuyorlardı. Ben geliştirdiğim istatistik yöntemlerle bu sorunun çözümüne katkıda bulunmaya çalıştım.’‘

euronews:

‘‘Şimdi konunun biraz dışına çıkıp Euro bölgesi krizini ele alalım. Bu konu bütün medyaların başlık konusu. Aylardır devam ediyor. Sizce Euro bölgesi dağılmaya ne derece yakın?’‘

C.Sims:

‘‘Bence dağılmanın kenarındayız. 2002’de yazdığım bir yazıda buna benzer bir kriz olabileceğinden söz etmiştim. O zaman söylediğim ve hala da geçerliliğini koruyan üstelik yanıtını bilmediğim bir sorun var. O da şu: İnsanların Euro’yu uzun vadede yerleşik bir para birimi yapma isteğinin derecesi. Yani bu iş için gerekli ortak vergi mekanizmalarını kabullenmeye ne kadar hazırlar? Ya da tersine, Euro çekiciliğini her an yitirecek düzeyde politik destekten yoksun bir pra birimi mi?’‘

euronews:

‘‘Avrupa’da yapılan her şeyin yerleşmesi belli bir zaman alıyor. Hareket etme konusundaki bu yavaşlık devam ederken, arada İtalya borçlarını ödeyemez hale düşebilir. Bunun sonucu ne olur?’‘

C.Sims:

‘‘Avrupa Merkez Bankası İtalya’nın borç ödeyemez duruma düşmesini engelleyebilir. Önüne geçemeyeceği tek şey Avrupa Merkez Bankası’nın bizzat kendisinin ödeme gücünü kaybetmesi. Şu anda böyle bir şey söz konusu değil. Çünkü Avrupa Merkez bankası para basma yetkisine sahip. Ancak dengelerin ayarı bozulursa paranın değerini düşürmek zorunda kalabilir. Avrupa merkez Bankası çareyi sadece para basmada buluyorsa, bu önlem enflasyona yol açar. Almanları korktuğu da bu.’‘

euronews:

‘‘Yani bu krizden çıkmamızın ne kadar zaman alacağını bilmiyoruz. Ancak biz bu sarmaldan çıkmaya çalışa duralım, yeni bir dünya düzeni kurulması ve bir zamanların hakim uluslarının kalkınmakta olan güçlü pazarlar tarafından geride bırakılması mümkün mü?’‘

C.Sims

‘‘Hayır öyle düşünmüyorum. Çin çok hızlı gelişiyor. Ama işçileri o kadar iyi yetişmiş değil. Politik sistemi bir çok alanda çok ilkel. Kaldı ki, daha önce bu şekilde hızlı kalkınmış ve batıyı yakalayabilmiş ülkelerin tarihleriyle ilgili elimizde bilgi var. Batıyı yakaladıklarında kalkınma hızlarında düşme oluyor. İşler yavaşladığında almaları gereken önlemler Japon örneğindeki gibi kapıları yeterince kapamalarına zor engle oluyor. Euro krizine dönecek olursak, bu alanda çok önemli değişikliklere tanık oabiliriz. Belki de bir araya gelme devresiyle ayrılma devresini ayıran bir hat üzerindeyiz. Bence aslında Avrupa daha büyük bir birliğe doğru gidiyor. Avrupa bu durumdan inanılmaz derecede daha güçlü çıkabilir ve yararlanabilir.’‘

euronews:

‘‘Amerika aksırınca dünya nezle olur diye bir yaygın kanı vardı. Buna Avrupa da dahildi. Şimdi öyle gözüküyor ki çizme başkalarının ayağında. Amerika Avrupa’nın yaşadığı kriz karşısında büyük endişe duyuyor. Amerika için olayın önemi ne?’‘

C.Sims

‘‘Euro bölgesi çökerse kayıplar çok büyük olabilir. Bir çok banka ve finans kuruluşu zor duruma düşecektir. Bilmediğimiz şey, bunların Amerikan finans kuruluşlarına ne ölçüde zarar vereceği.’‘

euronews:

‘‘Sizin tahmininiz ne yönde?’‘

C.Sims:

‘‘Neler olup biteceği konusunda doğrusu hiç bir fikrim yok. Avrupa’da bir çöküntü yaşanırsa Amerika’da örneğin çift dipli bir resesyon tehlikesi doğacağından kaygı duyuyorum. Çünkü bu çöküşün etkileri muhtemelen Amerkan finans kuruluşları üzerinde gözlenecektir.’‘

euronews:

‘‘Yarının karar verici kuşağını oluşturacak üniversite öğrencilerine ders veriyorsunuz. Bu gençlerin yaşayacağı dünyayı nasıl görüyorsunuz?’‘

C.Sims:

‘‘Bugünün gençleriyle 80 veya 100 yıl öncesinin gençleri arasında bir kıyaslamaya gidecek olsak, fazla şikayete hakları olmadığını düşünüyorum. Dünyada bir çok güzel şey oluyor ve bu yüzden de insanların yaratıcı olmaya devam edip yeni politik kurumlar oluşturcaklarını ve yeni teknolojiler geliştireceğini düşünüyorum, kısacası iyimserim.’‘

obel’li ekonomist Sims: ‘‘Gençler düne göre şanslı’‘

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Nobel Barış Ödülü sahibi grubun eş başkanı Oleg Orlov, Rusya'da 30 ay hapis cezasına çarptırıldı

Bangladeş: Nobel ödüllü Muhammed Yunus'a 6 ay hapis cezası

Cezaevindeki İranlı aktivist Nergis Muhammedi adına Nobel Barış Ödülü'nü çocukları aldı