TEMEL HAKLARIMIZ KAYIT ALTINDA

TEMEL HAKLARIMIZ KAYIT ALTINDA
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

“Bütün mahremiyeti gözler önüne seren sanal soyunma mı yoksa havacılık güvenliğinde vazgeçilmez yeni bir teknoloji mi?
Avrupa havaalanlarında kullanılan vucut tarayıcıları tartışmaların göbeğinde, bu durum Avrupa’daki temel hakların neden bu kadar yakından izlenmesi için önemli bir örnek oluşturuyor. Tarayıcılarla ilgili eleştiriler, insan haysiyeti ve özel hayatı temel alıyor.”

2009’da bir yolcunun Amsterdam -Amerika seferinde uçağa patlayıcılarla binmek isterken yakalanmasıyla, Avrupa’daki havaalanları ve yolcular vücut tarayıcılarıyla tanışmış oldu.

Her ne kadar internette yayılan ve medyaya dağıtılan görüntüler, ‘fazla detay içermiyor’ imajı çizse de Euronews’un bulduğu bazı kopyalarda, insanların vücutları söylenenden daha net görülüyor.

Maltalı Anna Maris bu deneyimi birebir yaşayanlardan biri. Çalıştığı Avrupa Ekonomi ve Sosyal Komitesi tarafından yaşadıkları hakkında yorumda bulunması istenmiş.

“Çok korkunç birşeydi. İlk başta nasıl bir güvenlik kontrolünden geçtiğimi anlayamadım. Camdan yapılma bir bölmeye girdiğimde tüm vücut taramasından geçtiğimi farkettim. Bunun tercihe bağlı olduğunu söyleyerek şikayet ettiğimdeyse bana ‘ya burdan gerçersin ya da uçağa binemezsin’ denildi. Sadece yolculuk yapmak istediğim için bütün onurum küçük düşürüldü, bütün haklarım çiğnendi. Çok aşağalandığımı hissettim. Sırf güvenlik adına insan, kendi haklarından özveride bulunmak zorunda bırakılmamalı.”

Peki Temel Haklar Bildirgesi, özel yaşamı ihlal ettiği düşünsesiyle eleştirilen, hava ulaşımında kullanılan Tüm Vucüt Taraması zorunluluğunda insan onurunu korumada ne kadar etkili oldu?

Kasım 2011’de Brüksel’in, Temel Haklar Bildirgesini gerekçe göstererek sunduğu yeni düzenlemelerine Avrupa Parlementosun’dan onay çıktı.

Bu yeni düzenlemeyle yolculara tüm vücut taramasını reddetme hakkı sunuldu. Böylece yolcuların istekleri doğrultusunda farklı güvenlik kontrollerinden geçebilmesi sağlandı.

Ayrıca alınan görüntülerin kaydedilmesi ve saklanması yasaklandı. Görüntüyü inceleyen güvenlik yetkilisi ise yolcuyu göremediği farklı bir odadan inceleme yapması kuralı getirildi.

Hangi güvenlik taramasından geçmek istedikleri konusunda tercih sunulsada, İngiltere yolculara bu seçme hakkını tanımamakta kararlı.

İngiltere ve Brüksel’i karşı karşıya getiren bu durum hala tartışılmakta.

Big Brother Watch, İngiltere’deki özel hayatın gizliliğini ihlal eden ve sivil özgürlüklere kısıtlamalar getiren politikalara karşı kurulan bir dernek.

Euronews muhabiri konuyu yakından takip eden derneğin Başkanı Nickle Pickles’la görüştü

“Hukuken, sorumluların vicdanlarını rahatlatacak bir karar. Karşı cinsten bir yetkilinin sizin görüntülerinizi incelediği endişesinide düşünürsek, bu taramadan çoçuklarıyla birlikte zorla geçirilen yolcuların hikayelerini dinleyince durumun pekte iç açıcı olmadığını anlıyorsunuz. Hepsi birer soru işareti. Güvenlik herzaman diğer sorunlara karşı bir koz olarak sunulmuş, en önemli yeri hep güvenlik almıştır. Bence bu sebepten konu mahremiyet boyutundan bir adım öne taşınmalı ve özel hayatla bu yeni teknolojiyi nasıl biraraya getirebiliriz, bunu tartışmalıyız.”

Avrupa Parlementosu Ulaşım Komisyonu Genel Direktörü Cladudia Fusco düzenlenmenin nasıl yapıldığını anlatıyor;

“Ulaşımda güvenliği sağlarken, bildirgenin insan onurunun güvence altına alınmasını nasıl sağladığını sergileyen iyi bir örnek. Komisyon yeni güvenlik önlemlerinde kurallar belirlerken, bir taraftan temel haklarıda saklı tutan birden fazla seçeneği gözden geçirdi. Şuan da yürürlükte olan mevzuat mümkün seçenekler arasından en uygunu.”

Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi Lizbon Antlaşması’nın, Aralık 2009’da yürürlüğe girmesiyle, yasal olarak bağlayıcı oldu. Bildirge altı farklı kategoriden oluşuyor;

“Onur Adalet Özgürlük Dayanışma Vatandaşlık Hakları Eşitlik”

Temel Haklar Bildirgesi gizlilik yasasından eşitliğe kadar birçok ana maddeyi ele alsada
AB vatandaşları Bildigenin hangi durumlarda faydalı olacağı konusunda yeterli bilgiye sahip değil.

Zira Temel Haklar Bildirgesi sadece Avrupa Birliği yasalarının uygulandığı konularda vatandaşa dava açma hakkını sunuyor.

Temel Haklar Bildirge’sinin ne kadar etkili olduğuna Avrupa Bireysel Haklar Danışmanı Nuala Mole açıklık getirdi.

“Burda önemli olan konu bildirgenin, Avrupa Birliği yasalarınca koruma altına alınan bütün insan hakları ihlalinde vatandaşların mahkemeye başvurabilmelerine imkan tanıyor olması. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ise sadece belli alanlarda adil yargılanma hakkı sunuyor. Dava konusu AB yasalarının içerisinde olduğu sürece, bildirge, itiraz etme haklarını daha geniş bir alana yaymış oluyor.”

Diğer bir kafa karıştırıcı noktaysa bu bildirgenin hangi durumlarda insan onurunu koruma altına aldığı.

Örneğin sıradan bir polis aramasında bildirgeyi öne sürerek itiraz hakkınız, bulunduğunuz ülkedeki geçerli yasaların AB yasası olup olmadığına bağlı.

“Tabiki bildirgenin öngördüğü standartlar, Avrupa genelinde kabul edilen standartlar. Ingiltere ve Polonya ilk başlarda böyle bir genel tüzüğe gerek olmadığını söyleyerek karşı durmuşlardı. Fakat geçen sene bir mültecinin Yunanistan’a geri gönderilmesi olayında mahkeme, İngiltere ve Polonya’nın bildirgenin getirdiği standartlara uyması gerektiği kararını aldı.”

“Aslında bu birçok şeyi açıklığa kavuşturuyor. Zaten olması gereken modern yaşamın, modern teknoloji ile uyumlu hale getirilmesi. İlerlemek istiyorsak bundan sonra devletlerin birbirlerine uyguladığı politikalarına dava açılmasını beklemek yerine hayatlarımızı bu tarz dayatmalara gerek kalmadan nasıl sürdürebileceğimizi öğrenmek.”

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Avrupa seçimlerinde gençler değişimden yana

İnternette özel hayat ve kişisel verilerin korunması

Mutlu bir tüketici olun