AB ülkeleri Romanların uyumu üzerine nasıl bir politika yürütüyor?

AB ülkeleri Romanların uyumu üzerine nasıl bir politika yürütüyor?
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Avrupa Birliği ülkeleri Roman nüfusuna yönelik uyum politikaları geliştirirken, Bulgaristan’ın Kavarna kenti bu konuda örnek teşkil ediyor. Right On’un bu bölümünde Bulgaristan ve İspanya’dan iki farklı Roman toplumunun sorunlarına ve bu bölgelerde Romanların ayrımcılığa uğramasını önlemek için geliştirilen projelere tanık oluyoruz.

Kavarna’nın Roman asıllı olmayan Belediye Başkanı Tsonko Tsonev, kendini azınlık eşitliği konusunda hizmet vermeye adayan bir kamu görevlisi olduğundan söz ediyor: “Belediye Başkanı olduğumdan beri Romanlar, Bulgarlar, Tatarlar, Gagavuzlar ve Ermeniler gibi, tüm etnik gruplar üzerine çalıştım. Kimseyi birbirinden ayırmadım. Sadece Romanlar için mücadele vermedim. Benim için tek ayrım nüfusa oranları. Örneğini Romanlar nüfusun tüm kent nüfusunun 3’te 1’ini temsil ediyor. Bu nedenle Belediye bütçesinin 3’te 1’inin Roman mahallelerinin altyapı çalışmalarına ayrılmasını önerdim. Hatta biraz daha fazlasını önerdim, çünkü Roman mahallelerinin durumu en kötüsü.”

Kavarna’nın biraz dışında çıkıldığında ise madalyonun diğer yüzünü görmek mümkün. Çok yoksul ve uygunsuz koşullarda yaşayan bizi özelikle çekim yapmamız için mahallerine davet eden Roman vatandaşlar, şikayetlerini dile getiriyor:

- “Bizim haklarımızı savunacak kimse yok mu? Normal sokak ve caddeler istiyoruz.”

- “Çocuklarımız okula gidemiyor.”

- “İş imkanı yok. Birçoğumuz işsiz.”

- “Çocuklarımıza ayakkabı alacak gücümüz yok..”

Novi Pazar kasabası’nda Bulgaristan’ın başta gelen Roman hakları derneklerinden biri bulunuyor. Dernek üyelerinden Deyan Kolev, ayrımcılığa karşı direnen Romanların sesini duyurmakla ilgilendiklerini dile getiriyor:

“Romanlar ve Bulgarlar birbirinden ayrı mahallelerde yaşıyor. Tecrit edilmiş durumdalar; Roman çocukları ise yoğun olarak Romanların gittiği okullara gidiyor. Bu, Roman çocuklarının eğitim kalitesi üzerinde etki yarattığı gibi, Roman toplumuna karşı tavır alınması gibi bir sonuç doğuruyor.”

Avrupalı yetkililer, eğitim, barınma, istihdam ve sağlık alanlarında geniş kapsamlı projeleri desteklediğini belirtiyor. Bulgarca dostluk anlamına gelen “Amalipe” Derneği ‘nin iletişim sorumlusu Emilia Aldinova eğitim alanında yaptıkları çalışmaları anlatıyor:

“Eğer çevrede, okula kaydolmamış çocuk varsa kayıtlarını yapmalarında yardımcı oluyoruz. Okula kayıtlı olup da derslere devam etmeyen çocukları ise evlerinde ziyaret ediyoruz. Bunun nedenlerini araştırıyoruz. Okula geri dönüp eğitimlerine devam etmelerini sağlıyoruz.”

Roman asıllı öğrencilerden biri olan Paşa Selim, derneğin yardımına başvurduklarından söz ediyor:

“Buradaki “Amalipe” merkezi bize yardım ediyor. Derdimizi onlarla paylaşıyoruz; öğretmenlerle sorunlarımız için onlardan destek istiyoruz”.

Batı Avrupa’nın en kalabalık Roman nüfusu, uyum politikalarının yerleşmiş olduğu İspanya’da yaşıyor.
Granada’nın Sacromonte mahallesi Roman kültürünün kutlamalarla yüceltildiği bir bölge.
Flamenko gösterileriyle tanınan mahalle, bölgenin en turistik mekanı.

Diğer yandan yetkililer, Granada’da 80.000 civarında olduğu tahmin edilen Roman nüfusunun %30’unun son yıllarda sosyal yaşamdan dışlanma riski taşıdığını belirtiyor. Roman hakları savunucuları bu %30’luk oranın oldukça yüksek olduğuna dikkat çekiyor.

Eğitim ve istihdama yönelik programlar geliştiren bu gruplardan biri olan Roman Vakfı koordinatörlerinden Francisca Cortes, ayrımcılığı önlemek konusunda uzun bir yol kat edilmesi gerektiği görüşünde:

“Roman toplumunun yaşam koşullarını düzeltmeye çalışırken karşınıza çıkan en önemli sorunlardan biri, toplumun diğer keismlerinin Romanlarla ilgili ön yargıları. Halen kalıplaşmış yargılar söz konusu. Romanlardan söz ettiğimizde birçok basmakalıp düşünceyle ve negatif bir imajla karşılaşıyoruz. Roman toplumuna uygulanan ayrımcılığın temelinde bu düşünceler yatıyor.”

Jose Antonio Cores, karşılaştığı ön yargılar sonucu birçok iş fırsatını kaçırdığından yakınıyor: “Her zaman kötü deneyimler yaşamadım ama Roman olduğum için görmezlikten gelindim. Gönerdiğim CV’min , sadece Roman’ın diye kenara atıldığı oldu.”

Ancak eğitim programları yeni iş imkanlarının kapılarını açabiliyor. Çoğunlukla da ileride çalışan arama niyetinde olan firmalar kurslar düzenliyor.

Ancak bir çok ülkeyi etkisi altına alan mali kriz ortamında, Roman toplumuna destek olmak için kurulan örgütler, finansal destek bulmakta zorlanıyor. Mevcut finansmanın en gereken yerlere ulaşmasını dilemekten başka çareleri kalmıyor.

Endülüs Özerk Bölgesi yönetimine bağlı Eşitlik ve Sosyal İşler Dairesi sorumlusu Magdalena Sanchez Fernandez krizden en büyük ölçüde etkilenen kesimin Romanlar olduğunu dile getiriyor:

“Endülüs Özerk Bölgesi yönetimi, güncel ekonomik koşullar altında, dışlanma riskiyle karşı karşıya olan insanları yalnız bırakmamak adına, bu gibi özel ilgi isteyen konulardaki politikalarına öncelik vermekte. Eğer Roman topluluklarına yatırım yapmazsak tamamen dışlanmaları riski bulunuyor. Toplumla ilişkileri kesilerek insani olmayan koşullarda yaşamaya mahkum bırakılmamaları için onlara yatırım yapmalıyız.”

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Avrupa seçimlerinde gençler değişimden yana

İnternette özel hayat ve kişisel verilerin korunması

Mutlu bir tüketici olun