'İslam Dünyası asıl ABD'ye kızgın'

'İslam Dünyası asıl ABD'ye kızgın'
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Amerikan yapımı İslam karşıtı film dünya genelinde büyük tepki çekti. Protestolarda Amerikan bayrağı çiğnendi ve ateşe verildi. Amerikalı diplomatlara karşı düzenlenen saldırılar Amerika Birleşik Devletleri’nin Ortadoğu politikasının çöktüğünü düşündürdü.

Libya’da öldürülen büyükelçi ve üç elçilik çalışanı adına düzenlenen anma töreninde Dışişleri Bakanı Hillary Clinton saldırılara anlam veremediğini belirtti:

“Mısır, Libya, Yemen ve Tunus halkı, çete zulümleri yaşamak için diktatör zulmünden kurtulmaya çalışmadı.”

Gerçekten de 2011’de Tunuslular ülkelerine demokrasi getirmek için sokaklara dökülmüştü. Bin Ali’nin başında bulunduğu diktatörlük rejimini düşüren ülkede şu ana kadar demokrasiden bahsetmek mümkün değil.

ABD’nin 6 dışişleri bakanının Ortadoğu konusunda üst düzey danışmanı olarak görev yapan Aaron David Miller durumu şöyle yorumluyor:

“Bu toplumların halihazırdaki altyapısı böyle devam edecek: Amerikan karşıtlığı yükselecek, bir tarafta bu ülkelerdeki gündemi belirleyen farklı kanatlardaki kökten dinciler, diğer tarafta da endişe verici bu durum karşısında kendilerini nasıl yöneteceklerini bilemeyen hükümetler… Yani, önümüzdeki birkaç sene oldukça zorlu geçecek.”

Oysa Başkan Barack Obama 2008’de göreve geldiğinde Amerika ile Arap Dünyası’nın yıldızlarının barışabileceğini düşündürmüştü. Barack Obama’nın Kahire’de yaptığı konuşma da bu umudu kuvvetlendirmişti:

“Amerika ile İslamiyet arasındaki bağ, İslamiyet’in ne olmadığı ile ilgili değil, ne olduğu ile ilgili olmalı. Bir ABD Başkanı olarak da benim sorumluluğum İslamiyet karşıtı kalıplaşmış yargılarla mücadele etmektir.”

Fakat bu uzmana göre Arap Dünyası’nı saran bu olumlu hava 3 yılda adeta buhar oldu:

Obama genel olarak İslam Dünyası’nı artık büyüleyemiyor. Obama’nın sevilme oranı Georges Bush’unki ile aynı seviyelerde. Bu oranı artırmak için uygulanan tüm taktikler beklenen sonuçları vermedi”.

ABD, Filistin ile İsrail arasındaki barış sürecinde iki yıldır hiçbir adım atmadı. Bu durum Arap Dünyası ile Amerika arasındaki ilişkileri daha da kötüleştirdi.

Sophie Desjardin. euronews:
“Her şey ‘Müslümanların Masumiyeti’ adlı bu karikatürsü filmin Hz. Muhammed’e hakaret içermesi ve buna İslam Dünyası’nın tepki vermesi ile başladı.

Şimdi kameralarımızı Paris’e çeviriyoruz. İslam ve Arap Dünyası uzmanı Malik Şebel ile birlikteyiz.

Biraz önce de dediğim gibi her şeyin başlangıcı bu film oldu. Oysa uluslararası basın şu anda Batı karşıtı gösterilerden bahsediyor. Peki tepki filme mi yoksa Batı’ya mı?”

Malik Şebel:
“Batı karşıtı bir düşüncenin gerçekten varolduğunu saklayamam. Üstelik bu yeni bir şey de değil. Sizin de bildiğiniz gibi bu his kaynağını, Haçlı seferleri ve İslam’ı genel olarak kirletmeye ve yıkmaya çalışan, her zaman net görülmeyen, Amerika ve Avrupa’daki bazı daha ılımlı küçük grupların manipülasyonlarından alıyor. Yani tabii ki bu his yaşıyor. Amerika’nın önce Irak’taki ardından da Afganistan, Pakistan ve yakın doğudaki varlığı bu rahatsızlığın oluşmasına ve Arap Bölgesi’nin tamamının Amerika’ya karşı düşmanca bir tavır sergilemesine yol açıyor. Üçüncü olarak ise Barack Obama’nın Kahire’de
yaptığı konuşmayı somut politikaların trakip etmemesi. Bu durum, Arapların ve Müslümanların Amerika’ya karşı duydukları şüpheleri şiddetlendiriyor.”

euronews:
“Yani bunun özellikle Amerika karşıtı bir tavır olduğunu düşünüyorsunuz.”

Malik Şebel:
“Bence bu öncelikle Amerika karşıtı bir tavır. Amerikalıların doğal müttefiki konumundaki Batılı ülkeler de bu durumun ceremesini doğal olarak çekiyor. Fakat bu ikincil bir durum. Ben Arapların Fransa’ya, İtalya’ya, İspanya’ya ya da Yunanistan’a karşı bir düşmanlıkları olduğunu sanmıyorum. Bence onlar özellikle Amerika’ya karşı diş biliyor.”

euronews:
“Arap Baharı’nı yaşamış Mısır ve Libya gibi ülkelerle Malezya ve Pakistan gibi diğerleri arasında çok büyük farklılıklar var. Buna rağmen aynı bayraklar yakılıyor, aynı sloganlar atılıyor. Bu ülkeler arasındaki ortak payda nedir?”
Malik Şebel:
“Başta Arap Devrimi’ni yaşamış, Tunus, Libya, Mısır ve Yemen gibi ülkelerin tepki verdiğini düşünüyorduk. Asya’daki diğer Müslüman ülkelerin olaydan rahatsızlık duymadığı düşünüldü. Ama Lübnan örneğinde olduğu gibi Şii vaizler halkı gösteri yapmaya çağırdı. Bu da şu anda, Hz. Muhammed Arap olduğu için başta Arapları ilgilendiren sorunun bir Müslüman sorunu haline dönüşmesine yol açtı. Ve Asya devreye girmiş oldu. Başından beri dediğim gibi kilit noktalardan biri Pakistan ve Afganistan olacak. Zaten şu anda da devreye girmiş durumdalar. An itibariyle durum Müslüman bir boyut kazanıyor. Yani tüm dünyaya yayılıyor. Bu noktadan itibaren de birçok olasılığın yaşanması mümkün.”

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Obama: Gazze savaşında kimsenin eli temiz değil, hepimiz suç ortağıyız

Obama: İsrail’in askeri stratejisi sonunda geri tepebilir; uluslararası destek zayıflayabilir

Van'da Abdullah Zeydan kararına karşı yürüyüş: Yasağa rağmen binlerce kişi eyleme katıldı