Kenny: "İngiltere'nin ayrılması AB için felaket olur."

Kenny: "İngiltere'nin ayrılması AB için felaket olur."
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Euronews ekranlarında AB dönem başkanlığını yürüten İrlanda Başbakanı Enda Kenny ile birlikteyiz. Kenny ile AB ile olan ilişkilerinden iç politikaya çok sayıda konuyu konuştuk.

James Franey, euronews:
Euronews’te bizimle birlikte olduğunuz için teşekkür ediyorum. Avrupa Birliği’ne üye bir ülke, verdiği bazı yetkileri tekrar geri alabilir mi? Yoksa kulübü terk etmesi mi gerekiyor?

Enda Kenny, Irish Prime Minister:
İngiltere hükümeti için bir şey söyleyemem. Fakat ben kendi ülkemin lideri olarak İngiltere ile yakın ilişkiler kurdum. Yıllardır süregelen bir ilişkimiz var. Aslında, geçen yıl stratejik işbirliği anlaşması imzaladık. Bunu bir kenara bırakırsak İngiltere ortak pazarın lideridir. Bence de Birlik’in en önemli ve en temel üyelerinden biridir. Ayrılırsa Avrupa projesi için felaket olur.
Bana göre Ortak Pazar’dan dışındaysanız ve şartlar üzerinde bir etkiniz kalmadıysa kulübün bir üyesi olmanın hiç bir ülke için anlamı olmuyor. Ben İngiltere’nin Avrupa Birliğinin temel taşlarından biri olarak kalmasını umuyorum. Dediğim gibi terk etmesi felaket olur.

Euronews:
Sizce AB üyesi ülkeler istediği düzenlemeyi saçip seçmemekte özgür olmalılar mı?

Kenny:
Avrupa Birliği üyeliği için belli şartları yerine getirmek gerekiyor. Bütün üyeler için aynı şartlar sunulur. Teoride, eğer bir ülkenin üyeliği gözden geçiriliyorsa ilgili ülke bir çok uygulamaya uyum sağlamak zorundadır. Bu herkes için aynı.

Euronews:
Mart’ın sonunda bir bankanın batışına rağmen ülke ekonomisinden emin olduğunuzu söylediniz. Berlin’den gelen eleştiriler göz önüne alınırsa hala aynı pozisyonda mısınız?

Kenny:
Bu iki aşamalı. Şurası açık ki, daha herhangi bir banka batmamasına rağmen İrlanda Avrupa politikaları çerçevesinde AB-IMF programına dahil oldu. 64 milyar Euro borç aldık ve bu borç yükünü vatandaşlarımızın vergileriyle ödüyoruz. Bu anlaşmadan doğan yükümlülüklerimiz iki bölüme ayrılıyor. Bir yanda sadece bize uygulanan borç senetlerinin şartları var. Halkımız, on yıllık bir süre boyunca her sene Mart ayında 3 milyar Euro ödemek zorunda. Diğer yanda, diğer bankaların düzenlenmesi var. Geçtiğimiz Haziran ayında alınan kararları ciddiyetle takip etmemiz gerekiyor.

Euronews:
İrlanda olarak siz başka neler önerdiniz? Cumhurbaşkanı François Hollande Aralık ayında ‘Size, Kurumlar verginizi Avrupa’daki vergi oranlarıyla uyum gözetilerek yeniden düzenlemenizi’ önerdi. Sizin başbakanlığınız boyunca Kurumlar vergisini artırmayı düşünüyor musunuz? Yani Hollande’ın dediği gibi vergi kaçırmaya sebep oluyor.

Kenny:
İrlanda Kurumlar vergisini değiştirmeyecek. Yıllardır bu oran 12.5 tir ve böyle kalacak. Vergi milli egemenlik meselesidir. Avrupa Birliği belgelerinde de bu şekilde ifade edilir. Yani vergi oranında değişikliğe gitmeyeceğiz. Birlik içinde yüzde 20’nin altında Kurumlar Vergisi oranına sahip başka ülkeler de var. Şimdilik finansal işlemler vergisi de düşünmüyoruz.

Euronews:
Neden?

Kenny:
Çünkü Dublin’de 35 bin kişiye iş imkanı sağlayan canlı bir uluslararası hizmet sektörü var. Bunun Londra’ya bir dezavantaj oluşturmasını istemiyoruz. İngiltere finansal işlem vergisine karşı. Fakat işbirliğini artırabiliriz. Aslında Eurogrubun gelecek toplantısındaki en önemli gündem maddesi bu vergidir. Projeyi savunan ülke ayısı on bire ulaşana kadar İrlanda kendi pozisyonunu korumaya devam edecek.

Euronews:
Fakat bankaların krize sebep olduğu yönünde de bir argüman yok mu?. Onlarında kendi paylarına düşeni ödemeleri gerekmez mi?

Kenny:
Tabii ki. Avrupa İstikrar Mekanizması bunu belirtiyor. Mekanizma, aldığı kararlarında bankaların yeniden sermayelendirebilecek kapasiteye sahip olduğunu belirtti. Niyet kamu sektörünün tekrar karışmasını önlemek. İrlanda yüksek faiz oranları yüzünden yüksek paralar ödemek zorunda olan tek ülke. Bu yüzden Avrupalı meslektaşlarımızın desteğine ihtiyaç duyuyoruz. Bu durum bu yıl uygulanan programlar yüzünden ortaya çıktı.

Euronews:
Burada, Parlamento’da, Avrupa’nın 24 yaş altındaki her gence iş ya da staj garantisi kampanyası tartışıldı. Sizce devlet herhangi birine iş garantisi verebilir mi?

Kenny:
Bence garanti doğru kelime değil. Fırsat ya da girişim kelimesi kullanılmalı. Geçenlerde Budapeşte’deydim. Oradan Viyana’ya Şansöliye Faymann’ı görmeye gittim. Gençleri eğiten bir merkezi ziyaret ettik. Avusturya’da gençler arasında işsizlik oranı yüzde 3’ten daha düşük. Bazı ülkelerde yüzde 50. İrlanda’da ise yüzde 29. Bu kabul edilemez. Bu işi en iyi yapan ülkeden bazı dersler alabiliriz. Ben de önümüzdeki altı ay içerisinde, gençlere iş garantisi ya da iş fırsatı sunacak politikaları yürürlüğe koymak istiyorum. Onların seslerini siyasi platformda duyurmalarını sağlayarak istedikleri şansı ve imkanı sunmayı amaçlıyoruz.

Euronews:
Geçen yıl 87 bin irlandalı ülkeyi terk etti. Bu konuda ne hissediyorsunuz?

Kenny:
AB içerisinde 26 milyon işsiz var. Bu yüzden, genç insanlar ülkelerini terk etmek zorunda kalıyor. Bu tamamen kabul edilemez bir durum. Geçen Çin’de idim. 500 kişilik irlandali bir grupla karşılaştım. Orada gördükleri iş imkanlarından yararlanmak için göç etmişler. Ülkemizde çalışma umudu kalmayıp iş aramaya başka ülkelere giden herkes için, kendi adıma özür diliyorum.

Euronews:
Yerel gündeme dönersek, sunduğunuz kürtaj yasası tartışılıyor şu anda. Sizce öneri yeteri kadar tartışıldı mı? Halk oylamasına gitmeyi düşünüyor musunuz?

Kenny:
Hayır başka bir halk oylaması olmayacak. Bu hassas konu üzerine, 30 yıl içinde bir referandum zaten yaptık. Biz Meclis Araştırma Komisyonu aracılığıyla insanların görüşlerini aldık. İnsan onuruna saygı konusunda bütün tartışmalar yapıldı. Şimdi bize, hükümete kalan bunun yasal temelini hazırlamak. Gerekli düzenlemeleri hayata geçirmek. Bu yasal güvence sağlamada bir iskelet oluşturacak. Örneğin, annenin hayatının tehlikede olduğu hamilelik krizlerinde yasa devreye girecek ve kürtaj için yasal yetki sağlanacak. Bu güvencenin dışında asıl sorun, hamile kadının ölüm riskini belirlemek kalıyor. Bunun belirlemek çok zor gözüküyor. Şu an yaptığımız iş, bu sorunu en uygun ve mantıklı şekilde çözebilecek yolu bulmaktır. Yasalar ve yönetmelikler aracılığıyla neler yapabiliriz buna bakıyoruz. Tartışmamız sadece bu dar yorum üzerine. Niyetimiz insanların kürtaj algısını değiştirmek değil. Asıl sorunumuz bu değil.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Fransız senatosu AB-Kanada serbest ticaret anlaşmasını reddetti

Macron: Rusya savaşı kazanırsa Avrupa'nın güvenilirliği sıfıra iner

Avrupa Parlamentosu milletvekilleri, Avrupa Basın Özgürlüğü Yasası'nı kabul etti