Danny Ayalon ile Ortadoğu üzerine

Danny Ayalon ile Ortadoğu üzerine
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Konuğumuz, İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon. Türkiye’de koltuk krizinin mimarı olarak anılan Ayalon ile Ortadoğu üzerine konuştuk.

Ayalon, 49’uncu Uluslararası Münih Güvenlik Konferansı’nın yoğun programının arasında, euronews için açıklamalarda bulundu.

James Franey, euronews:
“Sayın Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon, öncelikle yayınımıza katıldığınız için teşekkür ederiz.
İran ve Suriye, iddia edildiği şekilde Suriye’de bir askeri merkeze yapılan İsrail hava saldırısının ardından, ülkenize misillemede bulunabileceklerini açıkladı. Bu ne anlama geliyor?”

Danny Ayalon:
“Ne söyledikleri hakkında hiç bir fikrim yok. Bence Suriye’de tanık olduğumuz durum, Esad rejimine yapılan yardımlardan kaynaklanıyor. Özellikle İran’dan Ayetullah’ın, Lübnan’dan bunların kolu olan Hizbullah’ın desteklerinden besleniyor.”

euronews:
“Eğer İran ve Suriye karşı saldırıda bulunursa İsrail’in cevabı ne olur?”

Danny Ayalon:
“İsrail’in bu durumda kendini savunma hakkı doğar. Ayrıca kendi halkımızı savunma zorunluluğumuz var. Maalesef bölgede yükselmekte olan radikal bir eğilime tanık oluyoruz. Bu eğilim, ne yazık ki Arap Baharı dediğimiz olaylarla da ilgili. Arap Baharı İslamcı Kışı’na dönüşüyor. Bunun kaynağı da Tahran’daki Ayetullah.”

euronews:
“İran’ın nükleer çalışmaları konusunda son olarak Başbakan’ınız, önleyici bir saldırı ihtimalinden bahsetti. Sizce, bu açıklamalar İran için nükleer silah edinme konusunda daha motive edici bir ters etki yaratmaz mı?”

Danny Ayalon:
“Bence İran’ın ayrıca böyle bir etkiye ihtiyacı yok. Son on yıldır yaptıkları ortada. Hile ve aldatma yoluyla, bir şekilde tüm uluslararası toplumu oyalama çalışmasıdır. Bu şekilde aralıksız olarak nükleer kapasitelerini artırmaya çabalıyorlar. Bu çabanın arkasında Ortadoğu’yu ve hatta daha fazlasını hegemonyası altına alma isteği yatıyor. Burada kesin bir noktayı açıklamama izin verin: İsrail ve İran arasında bir kavga yoktur. Asıl kavga, İran ile bütün uluslararası toplum arasındadır.”

euronews:
“Sovyetler Birliği’ne karşı işe yarayan ambargo politikası, İran’a karşı niye işe yaramıyor?”

Danny Ayalon:
“Cevabı basit. İran’ın nükleer çalışmaları hayatta kalma mücadelesi değildir. Ya da İran ekonomik olarak açılmayı da amaçlamıyor. İran ne kadar olmak istese de bir süper güç değildir. Bence karşılaştırma yapabileceğimiz ülke Kuzey Kore’dir. Hatta Kuzey Kore’de bir noktaya kadar. Mahzenlerinde nükleer silah var ya da yok farketmez; İran’ın küresel hırsları var. Burada söz konusu olan rejim, son derece uç olan ideolijisini yaymaya çalışan bir rejim. Onlar için nükleer, yıkmak ve yok etmek amaçlıdır. Hatta nükleer silaha sahip olmasa bile İran bu bölgede tehdit oluşturmaktadır.
Amaçları Hürmüz boğazını ele geçirmek. Böylece serbest petrol geçişine müdahele etmeyi hedefliyorlar. Nükleer silaha sahip olarak sadece bölgeyi değil; petrol fiyatlarını da domine edecekler. Benim düşüncem acilen ve zorunlu olarak, sadece İsrail adına değil herkes adına, İran’ın nükleer silaha sahip olmasını engellemek gerektiğidir. İran’ın da, uluslararası toplumun sorunu çözme yönündeki kararlılığını hafife almaması gerekiyor.”

euronews:
“Tekrar Suriye’ye dönelim. Sizce Esad rejiminin muhtemel düşüşü bölgedeki sorunların çözümünde bir başlangıç oluşturabilir mi? Mesela Lübnan’daki sorunların sonu olur mu?”

Danny Ayalon:
“Suriye’deki durum oldukça trajik. Gerçek bir insanlık dramı yaşanıyor. Ülke bölünme tehditi altında bulunuyor. Suriye Devleti yok olmanın eşiğinde.”

euronews:
“Sizce ülke tamamıyla parçalanabilir mi? Yani Esad devletin temeli mi?”

Danny Ayalon:
“Esad ülkeyi terk etme niyetinde görünmüyor. Aslında Suriye’de yaşananlar Esad rejiminin çöküşü değil; Nusayrilerin pozisyonlarını korumaları ve sağlamlaştırmalarıdır. Oluşturulacak bir bölge ile Hizbullah’a yardımı devam ettirmeyi öngörüyorlar. Bu yardımı da İran sağlayacak. Bu durum, ülkenin ve hatta bölgenin geleceği için iyi bir işaret değil.”

euronews:
“Peki bölgede istikrarın sağlanması için uluslararası camia neler yapabilir? Bugünkü strateji pek işe yarar görünmüyor. Son iki yılda 60 binden fazla insan öldü. Uluslararası toplum ne yapmalı?”

Danny Ayalon:
“Öncelikle bir konsensüse ihtiyaç var. Ne yazık ki bunun tam tersi bir durumla karşı karşıyayız. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden ortak bir kararın çıkmaması bizi çıkmaza sürüklüyor. Bu çıkmaz Suriye’deki şiddetin daha da tırmanmasına neden oluyor. Bence yapılması gereken ilk şey, Konsey’in 5 daimi üyesinin bazı politikalarda ortak hareket etmeye başlamasıdır. Suriye uçuşa yasak bölge ilan edilsin. Ayrıca bir barış gücü ile müdahelede bulunulsun. Bunlar gerçekleşse idi; şu an çözülmesi imkansız gözüken sorun, bir ya da bir buçuk yıl önce son bulurdu.”

euronews:
“Yani bekle gör siyasetini başarısız buluyorsunuz. Suriye’ye bir çeşit yabancı müdahalede mi bulunulmalıydı?”

Danny Ayalon:
“Bu benim kişisel görüşüm değil. Yeniden belirteyim. Belki de Suriye’ye yapılacak etkili bir müdahele için çok geç kaldık. Muhaliflere sadece lojistik değil askeri ekipman yardımı, şu anda özellikle Avrupa’da tartışılmaya başlandı. Bu durumda diğer bir sorun ortaya çıkıyor. Bu silahların doğru insanlara teslim edildiğinden emin olmalısınız. Ne yazık ki Suriye’de muhalifler tek bir blok halinde değiller. İçlerinde çok fazla cihatçı ve islamcı terörist gruplar barınmakta. Bu teröristler Dünya’nın sıcak bölgelerinde çatışmalara katılan tipler. Çeçenistan, Afganistan ve Libya gibi. Bunların birçoğu bugün Suriye’de. Bu durum olayları daha da karmaşık kılıyor.”

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

İsrail ordusu, Han Yunus kentinin doğusuna sürpriz baskın düzenledi

İsrail askeri istihbarat direktörü General Aharon Haliva istifa etti

İsrail, tanklarla Gazze Şeridi'nin kuzeyinde ilerleyişe geçti, savaş uçaklarıyla Refah’ı bombaladı