Okullarını yarıda bırakan öğrenciler

Okullarını yarıda bırakan öğrenciler
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
REKLAM

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü(OECD)‘nün rakamlarına göre okulu bırakma oranı bazı ülkelerde yüzde 60’a ulaştı. Neden öğrenciler okulu bırakıyor? Onları yeniden eğitim sistemine dahil etmenin yolu nedir?

Bazen, zeki ve iyi notlara sahip öğrenciler dahi okulu yarıda bırakabiliyor. Okuldaki arkadaş baskısının yarattığı olumsuz ortam, bazı öğrencilerin eğitimi terk etmesine neden olabiliyor.Acaba okulu terk edenlerin bir daha oraya dönmek istemedikleri hipotezi doğru mu? Fransa’dan bir örnekle bu soruyu cevaplandıralım.

Jennifer, Fransa’da eğitim hayatını yarıda kesen 200 bin gençten biri. İlk ve orta öğretimi boyunca başarılı bir profil çizen bu genç kızın eğitim hayatı, lisenin ilk senesinde değişiyor. Terzilik eğitimi gören Jennifer, sınıf arkadaşlarının uyguladığı şiddet yüzünden okulu bırakma kararı aldı.

Yaşadıkları umudunu kırar ilk önce. Aylar süren bir kırgınlık ve umutsuzluk döneminden sonra iş bulma kurumundan yardım eli uzanır. Jennifer, çocuk bakım merkezlerinin nasıl organize edileceğini ilişkin bir eğitim alıyor. 6 aylık eğitimden sonra diploma sahibi olacak.

Jenifer’ı tekrar eğitime dönmeyi ikna eden ise yaptığı işin onda bıraktığı tat. Çocuklarla oynamayı, onlarla zaman geçirmeyi çok sevdiğini belirtiyor. Her çarşamba ve hafta sonunu kreşlerde çalışarak geçiriyor. Belki de liseye devam etse bu şansa hiç sahip olamayacaktı.

İş ve hayat tecrübesi tabii ki önemli. Peki bu sistemde nasıl bir reforma gidilebilir? Okulu bırakan öğrencileri de düşünerek sistemi yeniden düzenlemek mümkün mü? Onlara zayıf olduklarını ima etmek yerine kendine güveni nasıl aşılayabiliriz? Eğitim bilimi uzmanı Joel Bonamy bize işin inceliklerini anlatıyor.

Joël Bonamy:
“Jennifer örneğinde gördüğümüz, bir öğrencinin kendisini okul içerisinde kaybolmuş hissetmesidir. İşin ilginç yönü burası. Onun için, okulda olmak artık bir anlam ifade etmiyor. Bizim bu anlam kaybını tersine çevirmemiz gerekiyor. Bunun için ona bir şans tanımalıyız. Bir ilgilenme merkezi ya da sevdiği herhangi bir işi yapmaya özendirmeliyiz. İspanya’da uygulanan ilginç bir yöntem var. Buna tıp diliyle prognoz yöntemi diyebilirim. Sorunu olan öğrenciyi tek tek inceliyorlar. Amaç bu öğrencinin eksik yönlerini, zayıf yönlerini gözler önüne sermek değil. Tam tersine onun güçlü olduğu yönleri gün yüzüne çıkarmayı amaçlıyor.”

Davos’ta yayınlanan son raporlar, Güney Afrika’nın eğitim sıralamasında 142 ülke arasında 133’üncü olduğunu belirtiyor. Bu zayıf eğitim sisteminde öğrencilerin birçoğu başarısızlık yüzünden okulu bırakmayı seçiyor. Fakat durum o kadar da kasvetli değil. Amerikalı belgesel yapımcısı Molly Blank, bu problemle mücadele eden okulları anlatıyor.

Molly Blank:
“Güney Afrika söz konusu olduğunda hep bir eğitim krizi olduğundan bahsedilir. Bu ülkenin öğrencilerinin kötü eğitim aldığı söylenir. Ben bu belgesel serisi ile buranın olumlu yönlerini göstermeyi çalışıyorum. Burada olumlu ilerlemeler de yaşanıyor. Bu iyi yanları göstererek Güney Afrika halkına bir nebze olsun umut, iyimserlik aşılamaya çalışıyorum. Böylece değişime yol açabilecek bir etkiye yol açabiliriz.”

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Fransa dünyada bir ilke imza attı: Hokkabazların da artık üniversite diploması olacak

Fransız senatosu AB-Kanada serbest ticaret anlaşmasını reddetti

Macron: Rusya savaşı kazanırsa Avrupa'nın güvenilirliği sıfıra iner