Kastoryano: Türkiye demokratik bir ülke, Arap baharı benzetmesi yanlış

Kastoryano: Türkiye demokratik bir ülke, Arap baharı benzetmesi yanlış
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
REKLAM

“Türkiye’deki süreç Başbakan Erdoğan’ın tepkisine bağlı”

Nasıl oldu da İstanbul’un Taksim Meydanı’nın son yeşil alanlarından Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesimini engellemek için yapılan gösteri bir anda Recep Tayyip Erdoğan hükümetine karşı bir harekete dönüştü? Türkiye’de 10 yıllardır eşi benzeri görülmemiş bu kızgınlık patlaması, son dönemde başbakanın etrafında artan otoriter yapıya bir tepki olarak yorumlanıyor.

2011 genel seçimlerinde oyların yüzde 50’sini elde eden muhafazakar AK Parti’nin lideri, her alanda kontrolü elinde toplamaya başladı. Üçüncü ve son olacağını açıkladığı başbakanlık görevinin 2015’te sona ermesinden önce, Erdoğan yürütmenin yetkilerini artırmak için anayasa değişikliğine gitmek istiyor. Ayrıca başbakan, parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçilmesine sıcak baktığını ve ülkenin ilk başkanı olmayı düşündüğünün de sinyallerini veriyor.

AK Parti hükümetinin görevde bulunduğu on yıl boyunca ülke büyük bir siyasi istikrara kavuştu. Bu istikrar ekonomik kalkınmayı da beraberinde getirdi. Fakat son aylardaki gelişmeler toplumun büyük kısmının tepkisini çekmeye başladı.

Ankara metrosunda “ahlak kurallarına uygun hareket ediniz” yönündeki anonsa tepki gösteren bir grup “öpüşme eylemi” yaptı.

Türk toplumunun yavaş yavaş muhafazakarlığa çekildiği şüphesi kamu alanlarında alkol tüketiminin yasaklanması ve alkol satışına getirilen kısıtlamalar yüzünden daha da kuvvetlendi. Birçok kişi yasayı insanların özel hayatına doğrudan müdahale olarak yorumladı.

Mayıs ayının başlarında ise Türk Hava Yolları krizi yaşandı. THY yönetimi kabin memurlarının kullanacakları ruj renklerine standart getirdi. Değiştirilen yönetmelik frapan renklerle makyajı, dövmeleri ve saçların topuz yapılmasını yasakladı.

Sendikalar bu kararda ideolojik ve siyasi bir yan olduğunu iddia etti.

15 Nisan’da ünlü piyanist Fazıl Say “Dini değerleri aşağılama” suçlamasıyla yargılandığı davada 10 ay tecilli hapis cezasına çarptırıldı. Fazıl Say’ın Twitter hesabından Ömer Hayyam’a ait olduğu iddia edilen mesajlarıyla dini değerleri aşağıladığı öne sürülerek hakkında şikayet dilekçesi verilmişti.

Son olarak toplumun büyük bir kısmı başbakanın Suriye politikalarıyla aynı fikirde olmadığını gösterdi. Protestocular Reyhanlı’da patlayan ve 51 kişinin hayatına mal olan bombaların siyasi sorumlusunun AK Parti olduğunu iddia etti.

Türkiye’deki gösterileri Avrupa’nın en prestijli üniversitelerinden Paris Siyasal Bilimler Enstitüsü öğretim üyesi Riva Kastoryano ile konuşacağız.

Devrim Hacısalihoğlu, euronews: Büyük bir kitleyi sokağa döken dinamikler ve bunun altında yatan sebepler sizce neler olabilir?

Riva Kastoryano: Her halde sebepler muhtelif bir sürü yerden geliyor çünkü ortalıkta tam homojen bir kitle yok. Ekolojik bir niyetle yola çıkılmış, ağaçlar kesilmesin diye. Ondan sonra olay çok çabuk dejenere olmuş. Her halde bu dejenere olmasının sebebinin temelinde polisin şiddeti var. Onun arkasından o şiddet hareketin şeklini değiştirmiş vaziyette ve şimdi bütün kitleler orada. Belki ilk baştan beri bütün kitleler vardı fakat şimdi memnuniyetsizliğini her ifade etmek isteyen orada.

euronews: Hayatında belki hiç sokağa çıkmamış insanların yani şimdiye kadar eyleme hiç katılmamış insanların olduğu da söyleniyor.

Riva Kastoryano: İstanbul’dan bir sürü kişiyle konuşuyorum; devrimle hiçbir ilgisi olmayan insanlar, politik olmayan insanlar bile şu anda “Ben Taksim’de bulunmalıyım” diye evlerinden çıkıp Taksim’e gitmiş durumda. Kitleler çok değişik, ilginç olan da o. Hani ilk başta dediğimiz gibi muhalefet, muhalefetin kışkırttığı kesim de değil. AKP’yi tutan bir kesim de var orada. Şikayetler değişik. Politikanın herhalde değişik yönlerine hitap etmek isteyen ve düzeltmeler bekleyen bir kitle de var. Yani galiba bir kitleye yerleştirmek mümkün değil bu hareketi.

euronews: Homojen bir kitle olmadığını söylüyorsunuz. Peki bu olaylar diğer illere de sıçradı ve sadece İstanbul ile sınırlı kalmadı bilindiği gibi. Nereye kadar gidebilir?

Riva Kastoryano: Şimdi bu belli bir dayanışma hareketine dönüştü; ilk başta polisin şiddetine karşı bir dayanışma, sonra Başbakan’ın tepkilerine karşı bir dayanışma. Herhangi bir kitle hareketine her zaman başka yerlerden bir dayanışma olur. Yeni teknoloji Facebook, Twitter derken bu yayılmış bir vaziyette. Türk basını her istediğini her istediği şekilde ifade edemese bile bu diğer araçlarla, diğer yollarla dağılmış, yayılmış ve dayanışmayı değişik yerlere getiren bir hareket olmuş.

euronews: Türkiye’deki bu gösterileri Arap Baharı tabiriyle açıklayanlar, Arap Baharı’na gönderme yaparak “Türk Baharı” olarak yorumlayanlar da var. Böyle bir benzetme yapılabilir mi sizce, böyle bir kıyas mümkün mü?

REKLAM

Riva Kastoryano: Ben Arap Baharı’na benzetmiyorum çünkü ne de olsa Recep Tayyip Erdoğan seçimle gelmiş bir başbakan. Seçim süreci son derece demokratik bir şekilde yapılmış, üç kere üst üste seçilmiş. Yani oraya yerleşmiş ve yerinden kalkmayan bir iktidar yok. Yarın öbür gün seçim olur ve kaybederse, artık orada yeri yok ve en demokratik süreç bu olacak herhalde. Ondan ben Arap Baharı’na benzetmiyorum. Başbakan’ın tepkisi ne olur? Bence hareketin devamı ve alacağı şekil Başbakan’ın tepkisine çok bağlı. Provokasyona mı gelinir, tartışma mı olur, pazarlık mı yapılır, bazı şeylerden vazgeçilir mi? Yani bütün bunlar, güç kavgası nereye kadar gidebilir? Oradan yola çıkmak lazım. Bu nereye götürür Türkiye’yi ve bu toplumu? Demokratik süreci devam ettirmek istiyorsak ki istiyoruz, bunun için oralarda bu millet, erken seçim teklif edilir yahut da yerel seçimler beklenir. Yani yine seçim süreciyle bunun nereye varacağını anlayacağız herhalde.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Dünya Bankası, Türkiye'ye ilave 18 milyar dolar finansman sağlayacak

Adalet Bakanı Tunç: Meclis seçimleri yenilerse Cumhurbaşkanı için tekrar adaylık yolu açılır

Zelenskiy ile görüşen Erdoğan: Barış zirvesine ev sahipliği yapmaya hazırız