REKLAMTürkiye’nin son dönemdeki ana gündem maddesi haline gelen Gezi olayları devam ediyor. Göstericilerin merkez üs gibi kullandıkları Taksim meydanında polis ve aşırı gruplar arasında zaman zaman gerginlik yaşanıyor. Dünyanın da yakından takip ettiği olaylar farklı şekilde yorumlanıyor. Yaşanan şiddet sarmalını değerlendiren analistler her iki tarafın da hataları olduğuna dikkat çekiyor. Bir taraftan polisin olayların başında aşırı güç kullanarak yanlış yaptığı savunuluyor; ayrıca Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın göstericilere karşı kullandığı üslup sert olarak değerlendiriliyor. Diğer yandan bazı uzmanlar meydanlara inenlerin arasında aşırı grupların yer almasının Gezi Parkı protestolarına gölge düşürdüğünü ifade ediyor. Bu gruplar, kamu mallarına verdikleri zarardan dolayı da hedef tahtasında yer alıyor.
Gazeteci-yazar Etyen Mahçupyan, Türkiye’de yaşanan son gelişmeleri euronews muhabiri Bora Bayraktar’a değerlendirdi. Mahçupyan, Gezi parkı olaylarının Türkiye’de İslami ve laik kesimlerin birbirini anlamakta zorlandığını gösterdiğini söyledi.
Bora Bayraktar, euronews:
“15 gündür Taksim meydanında yaşanan olaylar zinciri var. Çok kişi tarafından anlaşılamadı. Sizin analiziniz nedir, nasıl değerlendiriyorsunuz?”
Etyen Mahçupyan, Gazeteci-yazar:
“Geldiği noktada çok katmanlı bir olay bu. Birçok aktör ve iç içe geçmiş olan. Laik kesimden kaynaklanan bir hareket olarak başladı. Çok genç bir hareket olarak başladı. Ama aynı zamanda Taksim platformu diye bir oluşum var. Bu da Taksim ve çevresindeki mahallelerin kendi insanlarının kurduğu ve Taksim Gezi parkı ve civarına sahip çıkma olayıydı. Bu ikisi birleşti ve bütün Türk siyasetinin klasik ne kadar unsuru varsa hepsinin iç içe geçtiği bir olay yaşandı. Buradaki esas problem ayıklanması çok zor hale geldi. Çünkü işin esas motorunu ve meşruiyetini sağlayan gençlik grubu lidersiz ve spontane bir grup. Politikanın araçlarını ve unsurlarını kullanmaya pek hevesli olmayan bir grup. Böyle olunca kendi içlerinden bir örgütleneme bir kurumsallaşmaları da pek mümkün olmadı. Onların böyle olması başka kurumsal yapıların gelip orada faaliyet göstermelerinin yolunu açtı. Bu çok ilginç bir biçimde orada bir kültür oluşturdu. Bu çok basit olarak ilişkilenmeme kültürü. Yani yan yana durup birbirine negatif olarak dokunmama birbirini itmeme ama aslında birbiriyle çok ilişkiye geçmeme hali. Böylece bir tür mozaik yapı ortaya çıktı. Bu mozaik yapı kaçınılmaz olarak da zaman içinde iki şeye sebep oldu. Bir siyasallaştı bir yönüyle. Bir yönüyle de aslında bir tür yozlaştı. Çünkü faaliyetsiz geçen ve aynı noktanın üzerinde devam eden ard arda gelen 24 saatler bir süre sonra olayı anlamsız kılmaya başlar.”
Bora Bayraktar, euronews:
“Hükümetin algılamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir anlamda bir darbe algısı var galiba. Ama bir yanda da bunun tamamen dışında gelişen olaylar var.”
Etyen Mahçupyan, Gazeteci-yazar:
“Hükümet bu noktaya günler içinde ancak gelebildi. Çünkü hükümet de bu olayı idrak edemedi. Üç gün ne olduğunu bile anlayamadılar. Burada çok daha derin bir tahlil yapmak lazım. Çünkü Türkiye’deki İslami kesimle laik kesim arasında gerçekten birbirini anlama, birbirinin anlama kodlarını deşifre etme açısından büyük bir kopukluk var. O yüzden de nasıl laik kesim şu anda İslami kesimin zihin dünyasını pek anlayamıyorsa İslami kesim de bence laik kesimi çok anlayamıyor. O yüzden de bu gençlerin çıkmasını anlayamadılar, çünkü kendi gençleri öyle değil. Orada da 90 kuşağı gençler var. Ama onlar böyle davranmıyor. O yüzden de Ak Parti sürekli olarak onları kullananları gördü. Onları kullananların da sistematik bir biçimde davrandığına şahit oldu. Bir darbe girişimi sıfatını yakıştırmak çok abartı gibi gözükebilir ama darbeye doğru gidecek olan bir dinamiği üretmek isteyenler bence kesinlikle var ve onun bir sürü belirtisini yan yana koyduğumuz zaman görüyoruz. Özellikle finansal alanda şu anda yaşananlar, örgütsel bağlar yeniden bağlar kuruluyor vesaire.”