Atilla Sandıklı: Çözüm sürecinde risk giderek artıyor

Atilla Sandıklı: Çözüm sürecinde risk giderek artıyor
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
REKLAM

Türkiye’de onyıllardır süren ve onbinlerce kişinin ölümüne yol açan PKK’nın faaliyetlerinin sona ermesi ve Kürt sorununun çözümü için ümitleri arttıran süreç ile ilgili kuşku duyanların sayısı giderek artıyor. Sürecin üzerine gölge düşüren PKK’nın silahlı gücünün ülke dışına çıkıp çıkmadığına dair tarafların çelişkili açıklamaları. PKK birinci aşamanın bittiğini söylerken hükümet aynı kanıda değil. Üstelik PKK’nın bölgede paralel devlet kurmaya çalıştığı iddiaları da ortada. Konuyu en iyi bilen uzmanlardan Bilge Adamlar Stratejik Araştırma Merkezi Başkanı Doç. Dr. Atilla Sandıklı ile konuştuk. Sandıklı, sürecin selameti açısından Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bölgede operasyon yapmaktan kaçınmaması gerektiğini belirtti.

euronews: Çözüm süreciyle ilgili sorular soranların sayısı giderek artıyor. Bu konuda basında da çok fazla yazı ve yorum çıkmaya başladı. PKK’nın bölgede devriye gezmeye başladığı belirtiliyor. Süreç çok iyi gitmiyor galiba. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Atilla Sandıklı: Hatırlayacaksınız bu çözüm süreci ilk başladığında Türkiye’de büyük oranda destek buldu. Kürtler tarafında yüzde 90’lara varan bir destek vardı. Ama süreç ilerledikçe Türkiye’nin batısında yaşayan insanların kaygısı ve endişeleri her geçen gün arttı. Buralarda sürece olan destek gitgide azalıyor. Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşayan Kürt vatandaşların desteğinin büyük oranda devam ettiğini belirtmek lazım. Peki neden kaygı ve endişe artıyor? Süreç başladığında biz sürecin çok önemli bir gelişme olduğunu, Türkiye’de akan kanın durdurulması için yapılacak her türlü girişimin bütün Türkiye’de yaşayan tüm etnik gruplara katkı sağlayacağını söylemiştik. Ama bazı endişelerimiz vardı çünkü karşınızda olan örgüt bir terör örgütüydü ve bütün gücünü silahlı mücadeleden alan bir örgüttü. Bu nedenle “ihtiyatlı iyimserlik” kavramını ortaya attık. İhtiyatlı iyimserlik kavramını kullanırken belli tedbirler alınması gerektiğini belirtmek için böyle söylüyorduk. Bu kaygı ve ihtiyatlı iyimserlik daha sonra yerini endişeli bekleyişe bıraktı. Neden? PKK terör örgütü bu süreçte hiçbir karşılık beklemeden sürecin başlaması için Türkiye sınırları içindeki silahlı unsurları yurt dışına çekecekti.

euronews: Ama böyle olmadığı söyleniyor. Hükümetin iddiası bu yönde.

Atilla Sandıklı: Çekmediler. Birincisi bu. Bu unsurlar silahlı olarak dolaşıyorlar. Sadece silahlı olarak da dolaşmıyorlar. Aynı zamanda propaganda yapıyorlar. Şehitlikler belirli bölgelerde hazırlanıyor. Şenliklerde PKK’nın belli bölgelerde kontrolü ele geçirdiğini söylüyorlar ve insanlara bundan böyle burada devletin otoritesinin ortadan kalkacağını, kendilerinin yapılanma içinde olduklarını, örgüte şu anda katılmazlarsa çok geç kalacaklarını söylüyorlar. Bu doğru mu? Doğru. Çünkü baktığınızda orada kontrolü ele geçirmeye çalışıyorlar. Asayiş birlikleri, öz savunma birlikleri gibi yapılar kuruyorlar. Bölgede devletin varlığını, devleti sevdirecek yatırımları engellemek için çaba harcıyorlar. Şantiyeleri basıyorlar, adam kaçırıyorlar, cezalandırıyorlar. Bu tip eylemler gerçekleştiriyorlar. Bunlar endişeli bekleyişimizi daha da arttırıyor. Bu nedenle risk alanlarını vurgulamaya çalışıyoruz. Sürecin sağlıklı yürümesi için bunları söylüyoruz. KCK sözleşmesindeki ifadeler, son Kongra-gel kararları, Duran Kalkan’ın Cemil Bayık’ın ve Karayılan’ın açıklamaları örgütün bu silahlı eylemden vazgeçmeme eğiliminde olduğunu gösteriyor. Kırdaki, dağdaki silahın desteğiyle, kentsel örgütlenmeleriyle daha sonra kıra dayalı devrimci halk savaşına geçmek, kitlesel halk hareketiyle amaçlarına ulaşma stratejisini uygulamak için eğitimlere başladılar.

euronews: Şöyle mi diyorsunuz: PKK çözüm sürecini stratejik değil taktik mi görüyor?

Atilla Sandıklı: PKK çözüm sürecine, kendi stratejisine uygun ortamı sağladığı için sürece katılıyor. Risk bu noktadaydı zaten. Çözüm süresinde istediğimiz kanın durması, şehitlerin gelmemesiydi. Ama bu süreç eğer daha büyük gerilimlerin ve problemlerin ortamını, daha fazla şehit verme durumunu hazırlıyorsa biz bunu önemli bir risk olarak değerlendiriyoruz. Siyasi iktidar da bu endişelerden, risklerden etkilendi. Bazı söylemler geliştiriyor. Paralel devlet ve çekilme ile ilgili. Hükümet PKK üzerinde baskı unsuru oluşturmaya başladı. Öcalan’ı devreye sokmaya çalıştı. Barzani’yi kullanmaya çalışıyor. Kürt Ulusal Kongresi’nin sebeplerinden biri de PKK’nın Türkiye dışına çekilmesi, silah bırakarak normalleşme sürecine geçmesi ve topluma kazandırılması noktalarına destek için Barzani’nin etki alanı oluşturması için Türkiye çaba harcıyor. Önümüzdeki dönemde, Türkiye olarak olmasını istediğimiz gibi düşünerek değil gerçekleri görerek hareket etmeliyiz. Örgüt çözüm süreci kapsamında üzerine düşenleri tam manasında yapmıyorsa, ruhuna ters düşerek demokrasi, birliktelik konularını işlerken ayrışma, çatışma, baskı gibi kavramları gündeme getirirse, paralel devlet oluşturmaya kalkarsa, dağdaki silahlı unsurla kıra dayalı devrimci halk savaşının altyapısını oluşturmak isterse buna karşı net tedbirler alınması lazım.

euronews: Ne gibi tedbirler?

Atilla Sandıklı: Türkiye PKK’ya şunu demelidir: Sınır dışına çekilme oldu diyorsunuz, madem çekildiniz şu tarihten itibaren biz bölgede operasyonlara devam edeceğiz. Siz çekildiğinize ve bölgede olmadığınıza göre çatışma olmayacak. Eğer biz çatışmaya girersek ya sizin doğru söylemediğinizi anlarız ya da çatıştığımız grupların sizin kontrolünüzde olmadığını biliriz. Bu gruplar sizin kontrolünüzde değilse zaten sorun yok demektir. Bunu yaparsak sürece desteklemiş ve sağlıklı yürümesini sağlamış oluruz. Türkiye akıllı gücünü kullanarak, etki alanı oluşturarak çözüm sürecinin sağlıklı geliştirebilir.

euronews: Suriye’nin kuzeyinde PYD meselesi var. PYD orada bir otonom yapı kurarak adeta PKK için stratejik derinlik oluşturdu. Siz bölgede bir çatışma öngörüyor musunuz?

Atilla Sandıklı: Burada uygulanacak politika çok önemli. Orada PYD’nin devlet kurması demek PKK’nın devletleşmesi demek. Otonom bir devletin ilk yapısını oluşturmak demek. Bu KCK sözleşmesinde var. Bu KCK’nın kararları arasında var. Son 9. Kongra-gel kararlarında var. Devlet yapısı oluşmuş olacak. Güvensiz Irak sınırınıza bir de Suriye sınırı eklenecek. En az bunlar kadar vahim olan bir başka şey, bu devlet yapısının oluşturulmasının moral ve motivasyonu Türkiye’de kıra dayalı halk savaşı konusunda insanları motive edebilir. Bu noktada yanlış bir harekete PKK ve uzantıları girişebilir. Bu söylemleri yayan bölgede PKK ve KCK yandaşları var. Söylemeyenlerin bir kısmının da bu yönde beklentileri var. Bu noktada potansiyel çatışma söz konu olabilir. Bölgede ne kadar parçalanma varsa, bu ne Kürt vatandaşların ne Türklerin ne de Arapların lehinedir. Bu tamamen bölge dışından gelen çıkarlarını almaya çalışan, Ortadoğu’da at oynatmak isteyen unsurların işine yarar. Birlikte yaşama çalışmalarına bölgeye yönelik emelleri olanlar karşı çıkar ve bundan rahatsız olurlar. Anti-emperyalizme inananların, barışa katkı sağlamak için ayrıştırıcı stratejiler gütmeleri değil tam tersi yönde çalışmaları gerekir.

Bora Bayraktar, İstanbul

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

HRW'den Ankara'ya suçlama: Suriye'de Türkiye'nin kontrolündeki bölgelerde hak ihlalleri yaşanıyor

ABD'nin yeni yaptırım tehdidi Türk-Rus ticaretini nasıl etkiledi?

Bakan Yerlikaya: Maden ocağındaki işçilerin 5'i konteyner, 4'ü araç içerisinde