REKLAMMısır’da ordunun darbeyle Muhammed Mursi’yi devirmesinden sonra ülkenin geleceği konusunda belirsizlik sürüyor. Güvenlik güçlerinin demokrasi talep edenlere karşı silahla karşılık vermesi sonucu yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Resmi olmayan rakamlara göre bu sayı 3 bin 500’ü geçti.
Müslüman Kardeşleri hedef alan güvenlik güçleri camilere de saldırdı. El Fetih Camii’ne gaz bombası atan ordu birlikleri aralarında TRT muhabiri Metin Turan’ın da olduğu onlarca kişiyi gözaltına aldı. Basın Konseyi, bugün yaptığı açıklamada dört gün önce gözaltına alınan Turan’ın, Türk makamlarına teslim edilmesini istediklerini bildirdi. Olağanüstü hal ilan edilen ve sokağa çıkma yasağı uygulanan ülkede yer yer oturma eylemleri yapılarak ordu ve geçici yönetim protesto ediliyor.
Uluslararası ve Stratejik İlişkiler Enstitüsü Direktörü Pascal Boniface, Mısır’da darbe sonrası yaşanan gelişmeleri euronews’e değerlendirdi.
euronews:
“Mısır’da bir uzlaşı ihtimali görünmüyor. Bu durum İslamcıların yeraltına inmesine yol açar mı ve 1990’ların karanlık günlerine geri dönüş olur mu?”
Pascal Boniface, Uluslararası ve Stratejik İlişkiler Enstitüsü Direktörü: “Bu geriye doğru atılmış büyük bir adım. Bir kesimde şöyle bir kaygı var: Müslüman Kardeşler Mübarek döneminde olduğu gibi ama bu sefer Mübareksiz gizlenecekler. Elbette Müslüman Kardeşler siyasi ifadeden yoksun kalacak ve böyle olunca da onların bir kısmı radikalleşecektir. Şimdi biz onları seçimle siyasi oyuna entegre etmeye başladık. Programları onların ne kadar da sınırlı olduklarını gösterdi. Çünkü çok açık bir şekilde Müslüman Kardeşler’in ekonomik ve sosyal anlamda hataları oldu. Ancak darbe ve kanlı müdahalenin Mısır’ı yıllar gerisine götürdüğünü söyleyebiliriz.” euronews:
“Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği gibi uluslararası toplum, Mursi yönetiminin darbeyle devrilmesinden sonra gelişen olaylarla ilgili herhangi bir yaklaşım ortaya koydu mu?”
Pascal Boniface, Uluslararası ve Stratejik İlişkiler Enstitüsü Direktörü:
“Hayır. Avrupa bazı arabuluculuk yöntemleri kullanarak harika bir diplomatik yol izleyebilirdi ancak olmadı. Elbette Müslüman Kardeşler içindeki hoşnutsuzluk ve ordunun reddi sonuçta başarılı bir müzakerenin yürütülmesini engelledi. Fakat Avrupa çözüme çok yakındı. Bu Avrupa diplomasisi için büyük bir başarı olurdu. Böyle bir başarıyı uzun zamandan beri bekliyoruz aslında. Katliamlarla ilgili olarak tepkiler çok zayıf kaldı. Kınamalar oldu fakat… Eğer göstericilerin benzer şekilde bastırıldığı yer Küba, Rusya ya da Çin olsaydı Batı medyasının ve Batılı politikacıların tepkisi çok daha güçlü olurdu. Coğrafi çıkarların değerlerden daha önemli olduğuna başka bir örnek bu.”
euronews:
“Bölgesel oyuncular arasında diplomatik mücadele de sürüyor. Bir tarafta Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri diğer tarafta Katar ve Türkiye var. Batı’nın Mısır’daki bütün nüfuzunu kaybetme riski var mı?”
Pascal Boniface, Uluslararası ve Stratejik İlişkiler Enstitüsü Direktörü:
“Değerlere saygı göstermezse etkisini kaybeder. Son olaylarla ilgili olması gerekmiyor; fakat uzun dönem için böyle. Eğer Avrupa bir hevesle politikalarını değiştirirse kredibilitesini kaybeder. Türkiye ve Katar ile Birleşik Arap Emirlikleri ve Rusya arasında bir mücadele var. Muhalif güçlerin kendi çıkarlarını ve düşüncelerini empoze etmeye çalıştığı başka alanlar var. Fakat Avrupalılar bu şekilde karar veremeyiz. Bir darbeyi kınamayıp, alkışlayarak demokrasiyi savunamayız. Binlerce insan ölürken Avrupa siyasetinin merkezinde insan hakları var diyemeyiz.”