Van Rompuy: Avrupa Birliği krize karşı çok yavaş hareket etti

Van Rompuy: Avrupa Birliği krize karşı çok yavaş hareket etti
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Herman Van Rompuy Avrupa Birliği bürokrasisinin zirve ismi ve temsilcisi. Van Rompuy’un konsey başkanlığında üye ülkelerde güçlenen birlik karşıtı hareketlerle Avrupa Birliği en zor dönemlerinden birini geçiriyor. Avrupa Parlamentosu seçimlerinin ardından Belçikalı siyasetçi euronews’ta Global Conversation programına konuk oldu.

euronews (Isabelle Kumar):
‘‘Şarlken Ödülü’nü almak için Almanya’ya geldiniz. Bu Avrupa’nın birliği için gayret gösterenlere verilen prestijli bir ödül. avrupa’da birliğin sonlanmasının yüksek sesle konuşulduğu bir zamanda bu ödülün verilmesi biraz ironik değil mi? AB’nin üç önemli görevinden birini yürüten biri olarak gelinen noktada kendinizi ne kadar
sorumlu görüyorsunuz?

Avrupa Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy:

‘‘Avrupa Birliği içerisinde barış korunduğu ölçüde işler iyi gidiyor diyebilirim. Sınırlarımızda bazı sorunlar oluyor ama bu ayrı bir konu. Avrupa Birliği insanlık tarihinin bugüne kadar gördüğü en büyük barış projesi.

Neden sarsıntılı denebilecek, AB’ye şüpheyle bakanların olduğu, Euro’dan çıkışların konuşulduğu bir dönemde bu ödülü aldığıma gelirsek de unutlmaması gerekiyor ki, daha yeni yapılan parlamento seçimlerinde de parlamenterlerin yüzde 70’i birlik yanlısı partilerden seçildi.

euronews:
“Ama bu yüzde 25’inin de karşı olduğu anlamına geliyor ki bu şimdiye kadar görülmemiş bir oran.”

van Rompuy:
“Hayır ama orantıyı gözden kaçırmayın. Hala hem halkta hem de parlamenterler arasında ezici bir çoğunluk Avrupa’da birlik projesinden yana.

Bir noktada haklısınız AB’ye karşı olanların sayısı hiç bu kadar artmamıştı, evet ama onlar da homojen bir topluluk değil. İçlerinde sağcı var, solcu var, aşırı sağ ve aşırı solda olanlar da var.”

euronews:
“Gösterdikleri gelişime bakarak kendi içinde tutarlı olan bir birliktelik sağlamalarından ve grup kurmalarından endişe duymuyor musunuz? Marine LePen parlamentoda bir grup kurmak için çalışıyor.”

van Rompuy:
‘‘Evet ama solla birlikte değil. Kendi görüşlerine yakın olanlarla birilkte grup kurmaya çalışıyorlar. Mali krizden çok önce, Euro Bölgesi’ndeki krizden çok önce de popülist hareketler vardı.

Size şöyle bir örnek verebilirim. Madame LePen’den bahsettiniz. Babası 10 yıl önce Jacques Chirac’ın ardında ikinci olmamış mıydı. O zaman ne mali kriz vardı, ne birlik karşıtı hareketler güçlenmişti. Fakat daha o günlerde Fransızların yüzde 19’u aşırı sağa oy vermişti. Popülizm de siyasi hayatın bir gerçeği. Tabii ki Euro Bölgesi krizi ve mali kriz sebebiyle güçlendiler ben bunu göz ardı edip küçümsemiyorum. Fakat doğru bir çerçeveye oturtmaya çalışıyorum.”

euronews:
‘‘Görev sürenizce hiç hata yapmış olduğunuzu düşnüyor musunuz?’‘

van Rompuy:
‘‘Tabii ki sorumluluk alan herkes hata da yapar.”

euronews:
“Ne gibi?”

van Rompuy:
“Kesinlikle hem birlik ölçeğinde hem de üye ülkeler seviyesinde hatalar yapıldı.”

euronews:
“Avrupa Birliği yönünden neler farklı olabilirdi?”

van rompuy:
“Ben hatalarımın dökümünü yapmayacağım, düşmanlarımız bunu zaten yapıyor.”

euronews:
“Yalnızca ana hatlarıyla olmaz mı?

van Rompuy:
‘‘Genel olarak şunu söyleyebilirim: Euro Bölgesi’nde 18, Avrupa Birliği’nde 28 üyeyi uzlaştırmak gerekiyor. Sıklıkla da geç kaldığımız görüldü. Bazen çok az hareket ettik ve çok geç hareket ettik. Peki sonuç ne oldu, sonuç olarak Euro Bölgesi ve Euro’nun varlığına dönük tehdidi berteraf etmeyi başardık.”

euronews:
‘Marine LePen gibi Euro’nun sona erdirilmesini savunan liderler varken siz sürdürülmesine dönük tehdidin ortadan kalktığına mı inanıyorsunuz?”

van Rompuy:
‘‘En büyük tehdit mali piyasalardı. Bir buçuk yıl kadar önce piyasalar Euro’nun çöktüğüne ikna olmuştu diyebilirim. Yalnızca zamanlaması, Euro’nun ne zaman biteceği tartışılıyordu. Fakat para birliğinin çöküşü kesin olarak görülüyordu. Uluslararası piyasalarda ve medyada bu tartışma tümüyle sona erdi. Hatta Fransa gibi ülkelerde bile. Yunanistan’da bile halkın büyük çoğunluğu AB ile ve Euro ile kalmak istiyor.

euronews:
‘‘İzleyicilerimizden bize sorularını internet üzerinden iletmelerini istedik. Bir izleyicimizin sorusu şöyle: Başkan Herman Van Rompuy halkların Avrupa Birliği’nin politikalarından artık bıktığını anlayabiliyor mu? AB’nin ülkeleri yıktığını görebiliyor mu?”

van Rompuy:
‘‘Avrupa Seçimlerinde ve üye ülkelerdeki seçimlerde Avrupa’ya verilen güçlü mesajları yok saymıyorum. Fakat halklar diyerek sanki herkes aynı şekilde düşünüyormuş gibi görme hatasını da yapmamalısınız. Bu kesinlikle doğru değil. Devam edip insanlara daha fazla soru sorduğunuzda büyük bir çoğunluğun Avrupa Birliği ve Euro Bölgesi’nde kalmak istediğini görüyorsunuz. Kimse 1958’den önceki duruma dönmek istemiyor… Kimse… Hiç kimse.

euronews:
‘‘Fakat ülkelerini birlikten çıkarmak isteyen partilere oy verdiler. Siz bunları tepki oyu olarak mı görüyorsunuz?”

van Rompuy:
‘‘Hayır ama halkın çoğunluğu değiller. Partileri, bazısı küçük kimisi büyük partileri halkın çoğunluğuyla karıştırmayın.”

euronews:
‘‘Parlamento ve AB kurumları içinde fakat kendi varlığına karşı olan bu gruplarla nasıl birlikte çalışabilecek ki? UKIP lideri Nigel Farage seçimlerin gösterdiği en büyük gerçeğin, entegrasyonun daha ileri gidemeyeceği olduğunu savunuyor.”

van Rompuy:
‘‘UKIP ve diğer partiler parlamentoda çoğunluğa kesinlikle sahip değiller. Yani AB kurumları işleyişini sürdürebilecek. Onlar da neyi savunmak neyi düşünmek isterse düşünsün.”

euronews:
“Peki burada bir çelişki olmuyor mu? Bir yandan kulak vereceğinizi söylüyorsunuz, diğer yandansa işler olduğu gibi devam edecek diyorsunuz.

van Rompuy:
‘‘Hayır. Verilen mesajı dinlemelisiniz. Seçmenin mesajını, ki o mesajda AB kurumlarının işleyişinden memnun olunmadığı söyleniyor. Bir rahatsızlık var. Çünkü işsizlik ve kriz yaşanıyor. Bizler de bunlara çözüm bulmalı, yeniden ekonomik büyümeyi sağlamalıyız. İstihdam imkanı sunmalıyız. Benim aldığım mesaj bu, bizler de doğru yoldayız. Aşırı uçların mesajlarına gelirsek, aşırı uçların katkı yapmak gibi bir kaygısı zaten yok.

euronews:
‘Nigel Farage’ın aşırı uçta olduğunu mu söylüyorsunuz?”

van Rompuy:
‘‘Evet. Avrupa Birliği’ni terketmeliyiz diyorsanız aşırı uçta olmaz mısınız?”

euronews:
‘‘Peki daha fazla entegrasyon sizce kaçınılmaz mı?”

van Rompuy:
“Euro Bölgesi’nde daha fazla entegrasyon kaçınılmaz. Çünkü ortak para birimi kullanıyoruz ve daha fazla ortak politika geliştirmeye ihtiyacımız var. Ben bunu kökten Avrupacı olduğum için söylemiyorum. yıllar önce Maastrich’te bir seçim yaptığımız için ve Euro’ya geçişi seçtiğimiz için söylüyorum. Halkların isteği iş sahibi olmak ve daha iyi hayat standardına ulaşmak. Sürdürülebilir mali ve ekonomik birlik olmadan, daha entegre bir Euro Bölgesi olmadan bu istihdam ve refaha kavuşamayız.”

euronews:
“Göreve ilk geldiğinizde de istihdam vurgusu yapmıştınız. İşsizlikle mücadelenin önceliğiniz olduğunu söylemiştiniz. Şu anda ise 28 üye ülkede 25 milyon işsiz bulunduğunu görüyoruz. Burada büyük bir hezimet olduğunu kabul ediyor musunuz?

van Rompuy:
‘‘Euro Bölgesi ve Avrupa’da krizden çok önce işsizliğe sebep olan yapısal bir sorun vardı. Bunu halen çözemedik.”

euronews:
“O zaman burada AB’nin başarısız olduğunu kabul ediyorsunuz.’‘

van Rompuy:
‘‘Zaten bir başarısızlık vardı. Ben bu başarısızlığın sorumlularını tartışmayacağım. İsterseniz ortak sorumluluk diyebiliriz. Üye devletler ve AB kurumlarının ortak sorumluluğu. Şimdi Euro Bölgesi’ndeki mali kriz oyunu değiştirdi. Göreve geldiğimde yalnızca birkaç ay sonra Avrupa Birliği’nin tarihinin en büyük krizine gireceğini öngöremezdim. Üye devletler seviyesinde yapılan büyük çabalarla şimdi bu krizin üstesinden geldik.

euronews:
‘‘Krizi yendik diyebiliyor musunuz?”

van Rompuy:
“Euro Bölgesi’nin varlığına dönük tehdidi ortadan kaldırdık bu çok açık.”

euronews:
‘‘Peki ya ödenen sosyal bedel? Yunanistan’daki işsizlik… Kayıp nesil denilen gençler.. Ve “krizi yendik” öyle mi?”

van Rompuy:
‘‘Hayır hayır, söylediklerimi karikatürize etmeyin. Ben Euro Bölgesi’nin varlığına dönük tehdidi ortadan kaldırdık dedim, hiçbir zaman işsizliği ve ekonomik krizi bitirdik demedim. Ki bu konuda da son gelişmeleri gözardı etmeyin. 2013 Yunanistan’da bile ilk kez ekonomi için olumlu bir yıl oldu. Olmamız gerekn yerde miyiz? Hayır. Kesinlikle hayır. 2015, gelecek yıl daha iyi bir sene olacak. Birlik olarak ortalama yüzde 2 büyüme sağlayacağız.”

euronews:
‘‘Ki bu da çok bir fark getirmeyecek.”

van Rompuy:
‘‘Çok yavaş…Çok yavaş… Fakat birkaç yıl öncesinden çok daha iyi ve adım adım krizden çıkma yolunda ilerliyoruz. Tabii daha fazlasını yapmalıyız. Ekonomik büyümede, istihdam sağlamada… Avrupa Konseyindeki çabamız bu yönde. Yeni parlamentoda ve kurulacak olan komisyonda da önceliğin bu olacağına inanıyorum. Gelecek yıllardaki en büyük öncelik ve aşılması gereken sorun en kolay şekilde ekonomik büyümenin ve daha fazla istihdamın sağlanması olacak.”

euronews:
‘‘Konuşulacak çok konu var. Petro de Mattheis’in sorusu da Avrupa Parlamentosu seçimleriyle ilgili: Başkan Herman Van Rompuy Avrupa komisyonu Başkanlığı için Avrupalıların seçimini destekleyecek mi? Sözkonusu olan tabii ki parlamentoda merkez sağın öne çıkardığı Jean Claude Juncker.’‘

van Rompuy:
‘‘Avrupa Konseyi’nden bana verilen bir görev var. Bunun çizgileri birliği oluşturan anlaşmalarla belirlenmiş ve benim de bu anlaşmalara uymam gerekiyor.”

euronews:
‘Fakat anlaşmalardaki ifadeler çok genel.”

van Rompuy:
‘‘Hayır, hayır, hayır. Anlaşmalara saygı göstermeliyiz. Ülke meclislerindeki vekillerin anayasalarına uyması gerektiği gibi bizler de kurucu anlaşmalara uymak zorundayız. Anlaşmalar Avrupa Komisyonu için Avrupa Konseyi’nin bir isim önereceğini gösteriyor. Bu öneri için konseyde nitelikli çoğunluk gerekiyor, ve konsey tarafından önerilen bu kişinin de 370-375 oya ulaşması gerekecek. Biz bu prosedüre uygun hareket edeceğiz.”

euronews:
‘‘Fakat daha önce bir adayın dayatılmasına karşı olduğunuzu söylemiştiniz.’‘

van Rompuy:
‘‘Fakat şu anda yönetimdeyim ve resmi görevim var. Yeni şartlarla karşı karşıyayız. önümüzdeki haftalarda çok dikkatli olacağım ve halen oldukça karmaşık olan şartları ve süreci daha da zora sokacak şeyler söylemeyeceğim.

euronews:
‘‘Sözlerinizde satır aralarına baktığımızda Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Birliği konseyi arasında bir çatışma bizi bekliyor diyebilir miyiz?

van Rompuy:
‘‘Siz şu anda yazılı olmayan bir şeyi okuyorsunuz. Daha önce açıkça söylediğimi şimdi de tekrar edeyim. Böylesi bir çatışmayı önlemek için elimden gelen her şeyi yapacağım.”

euronews:
“Oysa seçimlerin sloganı “bu kez farklı olacak” idi. Seçmenler oylarına değer verildiğine inanarak sandığa gitti ve bu isimler arasından seçim yaptıklarını düşündüler. Jean Claude Juncker ya da çoğunluğu oluşturmayı başardığı takdirde Martin Schulz Avrupa Komisyonu Başkanı olmadıkları takdirde ise bir sorun ortaya çıkacak. Çünkü Avrupalılar oylarını onlar için kullandı. Aksi bir durum demokrasiye karşı darbe olmaz mı?

van Rompuy:
‘’ Ben bu değerlendirmenize katılmıyorum. Fakat bir yorum yapmayacağım, çünkü dediğim gibi işleri daha da karmaşıklaştırmak istemiyorum.

euronews:
‘‘Peki diğer konularla devam edelim, anlaşılıyor ki burada daha fazla ilerleyemeyeceğiz. Ukrayna konusunda çok aktiftiniz. Ülke bölünmüş gibi görünüyor ve bütünlük sorunu yaşanıyor. Siz yeni seçilen Cumhurbaşkanı Petro Porochenko’nun ülkede birliği sağlayabileceğine inanıyor musunuz?”

van Rompuy:
‘‘Ukrayna’da büyük istikrarsızlık yaşanıyor. Sebebi de dışarıdan yapılan müdahaleler. Ben engellemeler sebebiyle ülkenin tümünde seçimler yapılabilmiş olmasa da yeni seçilen cumhurbaşkanının güçlü bir halk desteğine sahip olduğunu düşünüyorum. Bu, kriz için bir dönüm noktası oldu. Rusya tarafından da çok güçlü olmayan, cılız bazı açılımlar olduğunu görüyoruz. Bizim bakışımıza gelince, Avrupa tarafı olarak yeni seçilen cumhurbaşkanıyla birlikte diplomatik bir çözüm istiyoruz askeri değil.”

euronews:
‘‘Siz eğer tarafların tümü, burada Rusya, yükümlülüklerini yerine getirmezse, yaptırımların daha da ağırlaştırılmasından yana olur musunuz?

van Rompuy:
‘‘Bizim başlıca amacımız dialog ve müzakere kapısının açık tutulması. Yaptırımların ne olursa olsun sürmesi gibi bir isteğimiz yok. Bunlar yeterli irade ortaya konmadığı takdirde müzakerelere zorlamak için seçilen araçlar. Halihazırda uygulamaya kondu bile.”

euronews:
“Daha da arttırılmasından yana mısınız? Evet ya da hayır lütfen.”

van Rompuy:
‘‘Hayır, hayır. Zaten uyguluyoruz diyebilirim. Avrupa Konseyi’nde yeni yaptırım gerektiği takdirde uygulamaya koymak için Komisyon’un hazırlık yapmasını konuştuk. Herkes bunu biliyor, senaryo hazır. Fakat öncelikle müzakerelere şans tanımalıyız. Eğer istikrarsızlık devam ederse bir sonraki aşamaya geçmeliyiz.”

euronews:
‘‘Görev sürenizin sonu yaklaşıyor, Kasım ayında doluyor. Kendinize 1-10 arasında bir not verecek olsanız kaç derdiniz? Avrupa Birliği konseyinin ilk daimi başkanısınız.

van Rompuy:
‘‘Kendimi değerlendirmem biraz tuhaf olabilir. Ancak biliyorsunuz daha yeni Şarlken Ödülü aldım. Tabii ki çok onurlandım. Ancak aynı zamanda, neyi yanlış yaptığımızı, neyi daha iyi yapabileceğimizi, biliyorum. Euro Bölgesi’nde istikrarı sağladığımızı biliyorum. Bu ortak bir çabanın sonucuydu ve ben bununla gurur duyuyorum.”

euronews:
‘‘Facebook üzerinden bir soru aldık. Daniel Junt soruyor: Avrupa Birliği için hayaliniz nedir ve buna nasıl ulaşılacağını düşünüyorsunuz? Çok süreniz kalmadı ama elinizde imkan olsa neyi başarmak isterdiniz?”

van Rompuy:
‘‘Başarmak istediğim şey çok basit: Avrupa Birliği fikrinin bir tehdit olduğu düşüncesini ortadan kaldırmak isterdim. Bunun için çok farklı alanlarda farklı seviyelerde çaba göstermek gerekiyor ki Avrupa Birliği aslında tehdit eden değil, koruyan bir yapıdır anlayışı kabul görsün yaygınlaşsın. Yanlış olmasına karşın böyle bir tehdit algısı ve endişesi bulunuyor. Halefimin en büyük görevi avrupa’nın bir sorun değil aksine bir çözüm olduğunu göstermek olacak.

euronews:
‘‘Politikaya devam edecek misiniz?’‘

van Rompuy:
‘‘Hayır. Ekim ayı sonunda 67 yaşına gelmiş olacağım. Yani artık bırakma zamanı.

euronews:
‘‘İki Haiku antolojisj hazırlamıştınız.’‘

van Rompuy:
‘‘Evet.’‘

euronews:
“Bu çalışmaların size zorlu zamanlarda yardımcı olduğunu söylemiştiniz. Haiku size nasıl etki ediyor?”

van Rompuy:
‘‘Evet, haiku şiirleri dünyadaki uyumun bir parçası benim için. Hem mevsimlerle, hayatın döngüsüyle ilgili, ki bu da size güçlü bir uyum, güven ve rahatlama hissi veriyor. Bu bir hobi. Bir teselliden çok bir hobi.”

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

AB, Dijital Piyasalar Yasası kapsamında Apple, Facebook ve Google'a soruşturma açtı

İspanya, İrlanda, Malta ve Slovenya'dan ortak açıklama: Filistin devletini tanımaya hazırız

Brüksel, AB'de dondurulan Rus varlıklarının milyarlarca euroluk faizini Ukrayna'ya gönderecek