REKLAMİngiltere’de uzun süredir tartışılan “3 ebeveynli bebek” tekniği yasa tasarısı, İngiliz Parlamentosu’nun alt kanadı Avam Kamarası’nda düzenlenen oturumda 128 red oyuna karşılık 328 oyla kabul edildi.
İngiltere bundan böyle 3 kişinin DNA’sının kullanıldığı suni döllenme yöntemini uygulamaya koyacak ilk ülke olacak.
“3 ebeveynli bebek” yönteminin amacı
Dünyada her 6 bin 500 bebekten biri “mitokondrial” hastalıkla doğuyor. Mitokondrideki bozukluklar da bebeklerin ölümüne yol açan 50 genetik hastalığa neden oluyor. Aynı zamanda anneden bebeğe geçen mitokondrial bozuklukların çocukta beyin hasarı, kas atrofisi, kalp yetmezliği ve körlüğe de neden olduğu da biliniyor. “3 ebeveynli bebek” tekniğinin amacı da insan mitokondrisindeki bozukluğun sebep olduğu ve tedavisi mümkün olmayan hastalıkların önüne geçmek.
Mitokondrial nedir
Ana genetik materyalimiz olan çekirdek DNA’sından bağımsız; ancak canlı genomu dahilinde sayılan bir DNA.
Mitokondrial hastalıklarda vücut, fonksiyon gösterebilmesi için gerekli olan enerjiden mahrum kalıyor.
Aynı zamanda hasarlı mitokondri sahibi kadınlarda düşük vakaları görüldüğü gibi, bazen de hiç çocuk sahibi olamayabiliyor.
Bazı Mitokondrial hastalıklar
Leber’in Herediter Optik Atrofisi (LHON)
Kearn Sayre Sendromu (KSS)
Leigh Sendromu
NARP Sendromu
MELAS
MERRF
CPEO
Kardiyomyopati
Ansefomyopati
Yenidoğan Ölümü
Alzheimer Hastalığı
Parkinson Hastalığı
Multisistem Hastalığı
Myodisplatik Sendrom
Myopati
Ataksi
Distoni
Sağırlık
“3 ebeveynli bebek” yöntemi nasıl işliyor
Tüp bebek yönteminin kullanıldığı “3 ebevenyli bebek” tekniğinde, hasta annenin yumurtasındaki genetik materyal, sağlıklı mitokondriye sahip donörün yumurtasına ekleniyor ve bu sayede sağlıklı mitokondri doğacak bebeğin genlerine taşınmış oluyor.
“Etik değil” eleştirisi
Bu tekniği destekleyenler, “3 ebeveynli bebek” sayesinde çiftlerin sahip oldukları genetik hastalıkların çocuklarında da görülmesinin önüne geçileceğini ve sağlıklı nesiller yaratılacağını düşünüyor. Fakat karşı çıkanlar da yok değil. Onlar ise tekniğin daha çok etik boyutu üzerinde duruyor. Tıpkı Anglikan Kilisesi gibi. Kilise’nin üst düzey yetkilileri, “güvensiz” ve “etik değil” dedikleri tekniğin uygulanmaması için hükümete çağrıda bulunuyor.