Cannes'ın en büyük favorilerinden "Son of Saul" anlatım tarzı ile etkileyici

Cannes'ın en büyük favorilerinden "Son of Saul" anlatım tarzı ile etkileyici
© 
By Ozgur Zenturk
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Cannes Film Festivali’nde yarışma kategorisinde yer almak bir başarıyken, bir yönetmenin ilk filminde buna ulaşması daha da az rastlanır bir durum

REKLAM

Cannes Film Festivali’nde yarışma kategorisinde yer almak bir başarıyken, bir yönetmenin ilk filminde buna ulaşması daha da az rastlanır bir durum.

Macar yönetmen László Nemes, başrolünü Géza Röhrig’e emanet ettiği “Son of Saul” Şaul’un Oğlu’nda farklı bir soykırım filmine imza atıyor.

2. Dünya Savaşı’nda Naziler tarafından uygulanan soykırımın simgesi haline gelen Auschwitz’de geçen film, cesetlerin yakıldığı fırınlarda çalışan Yahudi bir tutsağın yaşamına odaklanıyor.

Kendisi gibi tutsakların cansız bedenlerini fırınlara taşıyan bir kişinin yaşadıkları yüzünüze tokat gibi vuruyor.

Sorulamıza Cannes’da cevap veren yönetmen Nemes çektikleri film hakkında, “Biz güzel bir film yapmamayı seçtik, bütün geleneksel estetik yaklaşımını reddettik. Güzel komposizyonları bulmakta zorlanacaksınız. Bu tür şeylere izin vermedik. Bu ikonografik bir film değil o yüzden afişte filmden fotoğraf alamadık. Filmin dinamizmininden ziyade, soykırım filmlerinin duygusallığına düşmemek önemliydi.” şeklinde konuştu.

Hiç görmediğimiz bir şiddet filmde her yerde. Beklenenin aksine şiddet izleyicinin gözüne sokulmaktansa aktörlerin bakışından okunuyor. Nemes’in başarmaya çalıştığı da bu, yakmak için götürdüğü bir cesedin kendi oğluna ait olduğunu fark eden bir babanın oğlu için klasik bir Yahudi cenaze töreni yapmaya çalışmasının yarattığı duyguları izleyiciye aktarmak.

Nemes, bu noktada amaçlarını açıklıyor:

*“Kameranın görüş açısı dışında bir çok aksiyon oluyor fakat bunu izleyici hayal ediyor. Bu onların hayal gücü. Ve biz onlara bu kamera dışı aksiyona bir geçiş yaratmaya çalıştık. Bu filmin büyük sorusu: Başka türlü gösterilemez duyguları, izlenimleri hayal gücü yoluyla kışkırtabiliyor muyuz?”*Yapımın başarısının en önemli anahtarlarından biri de film boyunca omzunun üzerinden her hareketini takip ettiğimiz Saul karakterini canlandıran Geza Röhrig’in kusursuz yorumu. Hareketleri, yürüyüşü ve tonlamalarıyla beyaz perdede parlayan Röhrig, karakteri yaratmak için tarihçi Gideon Graif’in kitabından esinlenmiş.

Sorularımızı yanıtlayan Röhrig, “Kitabın adı “Gözyaşlarımız Olmadan Ağladık” ve temelde şu anda İsrail’de yaşayan 8 Sonderkomando ile yapılmış röportajlara dayanıyor. Dünya’da 20 tanesi hayatta şu anda. Onlarca yıl suskunluktan sonra, bu 13 yıl boyunca kendileriyle röportaj yapan tarihçiyle deneyimlerini paylaşmaya başlamışlar. Çünkü hikayeyi kelime kelime alabilmek için. Yakın akrabalarına bile Auschwitz’deyken ne görevde olduklarını söylememişler.”

Ses, görüntü, hikaye anlatımı her alanda Son of Saul öne çıkıyor.

Saul’un Oğlu, eleştirmenler tarafından verilen yıldızlarla, Altın Palmiye’nin en önemli favorilerinden biri.

Filmin Fransa’da Eylül ayında vizyona girmesi beklenirken, Tükiye gösterim tarihi ise henüz belli değil.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Johnny Depp'in yeni filmi 'Jeanne du Barry' Cannes'ta açılış filmi olacak

Amélie Poulain KGB ajanı mıydı? Yönetmeni Jeunet yıllar sonra açıkladı

Oyuncular Birliği ödüllerinde rekor kıran 'Herşey Her Yerde Aynı Anda' filmi Oscar'a göz kırpıyor