Didier Reynders: "Mültecileri cömertliğimizden değil çıkarlarımız için kabul ediyoruz"

Didier Reynders: "Mültecileri cömertliğimizden değil çıkarlarımız için kabul ediyoruz"
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Belçika Dışişleri Bakanı Didier Reynders Euronews’un Lyon’daki genel merkezinin yeni binasının açılışını gerçekleştirdi. Siyasi lider dört yıldan

REKLAM

Belçika Dışişleri Bakanı Didier Reynders Euronews’un Lyon’daki genel merkezinin yeni binasının açılışını gerçekleştirdi.

Siyasi lider dört yıldan buna Belçika’nın diplomatik ilişkilerinden sorumlu. Avrupa ülkelerin birlikten çıkıp çıkmalarında özgür olduklarını savunuyor. Kendisine Avrupa’nın içinde bulunduğu ekonomi kriz ve göçmen sorunu hakkındaki sorularımızı yönelttik:

Sophie Desjardins, euronews:
Didier Reynders, Belçika politikasının “köklü” isimlerindensiniz. 1999 yılında Maliye Bakanlığı görevindeydiniz ve Euro’ya geçiş dönemini siz yürüttünüz. 15 yıl aradan sonra Euro hakkında neler diyeceksiniz? Göze alınan her şeye değer miydi?

Didier Reynders:
Euro Avrupa’nın uluslararası arenadaki konumunu güçlendirdi. Sanayi alanında bir örnek vermek gerekirse Euro’ya geçildiği günden itibaren Airbus Boeing’e göre rekabetli hale geldi. Artık Euro bazında sözleşme imzalayabiliyoruz. Büyük çaplı ihracatları Euro ile gerçekleştirebiliyoruz. Bu Avrupa’daki bir çok şirketin işlerini kolaylaştırdı aslında. Yeni neslin de referans parası oldu. Belki de Avrupa’nın gerçekleşmesini beklediği en son hayallerinden biri bu. Ve şimdi halka sunmak için yeni hayal arayışı içerisindeyiz.

euronews:
Doğru ama bu para birliğinden bazıları çıkmaya bazıları da girmeye çalışıyor. Temelinde büyük emelleri olan bu birlik, direnişçiler karşısında sağlam durabilecek mi?

Didier Reynders:
Euro, ekonomik enstrümanları güçlendirebildiğimiz için ayakta kaldı. Avrupa Merkez Bankası diğer bankalar üzerinde gerçek bir kontrol gücüne sahip. Bankacılık krizi bu dönemde atlatıldı. Ama özellikle bir gelişme söz konusu. 1999 yılında Maliye Bakanı olarak başladığım yıllarda AB’de sadece 15 ülkeydik. Şimdiyse Euro Bölgesi’nde 19 ülke olduk. 15 yıl önce böyle bir durumun olacağını söyleseydik kimse inanmazdı. Aynı hızla devam edersek daha da gelişeceğimizden eminim.

euronews:
Peki Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nden çıkma ihtimali düşünülebilir mi?

Didier Reynders:
Olabilir tabi ama öncelikle Yunanların bunu istemesi gerek. Seçeneklerin olduğu bir Avrupa neden olmasın.

euronews:
Bundan bir kaç zaman önce böyle bir durumun zararımıza olacağını söylemiştiniz ama.

Didier Reynders:
Yunanların Birlik’ten çıkmasının kolay olabileceğini söylemiyorum. Böyle bir şeyi istemem de. Yunanistan’ın AB’de Euro Bölgesi’nde kalmasını istiyorum. İngiltere’nin de AB’de kalmasını istiyorum. Ama seçimler yapılmışsa buna karşı gelmenin bir anlamı yok. Fakat böyle bir durum gerçekleşirse şayet bunun doğuracağı bir krizin üstesinden gelebiliriz. Şimdiye kadarki korkumuz bu krizin İspanya ve Portekiz başta olmak üzere diğer ülkeleri de peşinden sürüklemesiydi.

euronews:
Evet haklısınız.

Didier Reynders:
En büyük korku bu. Ancak şimdi bununla mücadele için daha güçlü ekonomik enstrümanlarımız mevcut. Ama tekrar ediyorum benim tercihim önümüzdeki gün ve saatler içerisinde Yunanistan ile bir anlaşmaya varılması. Ve bu anlaşma da sanıldığı kadar zor değil aslında. Yunanistan’a zaman verebiliriz. Yunanistan’ın borcunu ödeyebilmesi için gerekli zamanı verebiliriz. Faiz oranlarını çok düşük seviyelere indirebiliriz. Avrupa ülkeleri Yunanistan’a verdiği her borç üzerinden para kazanıyor. Ama Yunanistan’da daha güvenilir bir yol arayışı içerisine girmeli.

euronews:
Yunanistan’da Syriza, İspanya’da siyasi sahneyi alt üst eden Podemos gibi hareketler, AB’nin siyasetine karşı olduklarını dile getiriyorlar. Onları ciddi ye alıyor musunuz?

Didier Reynders:
Evet kesinlikle çünkü bu siyasi gelişimi sadece onlar değil bir çok ülke yaşıyor. Avrupa’nın krizle en çok mücadele eden güney ülkelerinden böyle bir karşı hareket oluşmasını anlayışla karşılıyorum. Bunlar tamamen Avrupa Birliği’ni reddetmiyor yeni siyasi akımların ortaya çıkmasını istiyor.

euronews:
Evet zaten bunu dile getiriyorlar. Daha sosyal ve farklı bir Avrupa istiyorlar.

Didier Reynders:
Farklı bir Avrupa. Bunun tartışması yapılabilir. Bu farklı siyasi oluşumların tezlerini paylaşmıyorum ama siyaset değişikliğine gitme isteklerini anlayabiliyorum. Yunanistan ve diğer ülkelerdeki siyasilerin şunu kavramalarını istiyorum: ülkedeki siyaseti öncelikle ülkedeki hükümet belirler. Benim de örneğin Yunan hükümetinden beklediğim “şu tedbirleri almak ve uygulamak istiyoruz” demeleri. Örneğin Yunanistan’da bir parti çıkıp “zenginlerden daha fazla vergi alınmalı” diyorsa, bu Yunan halkının tercihi. Ülkedeki herhangi bir siyasi partinin programını onayladığımı söylemiyorum. Ama alternatif çözümler varsa, o halde uygulasınlar.

euronews:
İngiltere’de David Cameron yeniden seçildi ve ülkenin AB’den çıkması için referandum düzenlemek istiyor. Sizce bu bir kumar mı?

Didier Reynders:
Her zaman tehlikelidir aslında. Çünkü referandum gibi durumlarda halkın ne karar vereceğini hiç bir zaman bilemeyiz. Ama burada önemli bir soru söz konusu. Diğer Avrupa ülkelerinde de bu soru sorulmalı. Avrupa’da yetkiler nasıl düzenlenmeli. Yerel mi ulusal mı bölgesel mi Avrupa düzeyinde mi? Bazı yetki ve istidatların daha fazla Avrupa düzeyinde olmasına izin verilmeli. Örneğin güvenlik ve savunma gibi…

REKLAM

euronews:
Cameron’a karşı ne tür tavizler verilebilir? Nerede durulması gerek?

Didier Reynders:
Kırmızı çizgimiz seçenek sunmamak. Her ülkenin seçim hakkı olduğunu söylememek. Bu Avrupa düzeyinde bir karar olmalı. Birlik metodunu korumalıyız.

euronews:
Fransa’da Charlie Hebdo’ya yapılan saldırlardan bu yana Avrupa terör tehdidi altında yaşıyor. Terörle mücadelede konularında tartışmaların odağındasınız. İlerleme var mı?

Didier Reynders:
Acil durumlar için atılmış adımlar var. Öncelikle koruyucu önlemler. Bunu ülkelerimizde görüyoruz. İkinci bir önlemse bilgi alışverişi. Yabancı militanların saldırılarına karşı koyabilmek için en etkili yöntem bu.

euronews:
Ben de bunu ifade edecektim. İstihbarat Avrupa Birliği’nin anahtar yetkinlikleri arasında değil.

REKLAM

Didier Reynders:
Hayır zaten terörle mücadele koordinasyonundan sorumlu Belçikalı yetkili Gilles de Kerkove da sıklıkla bundan şikayet ediyor. Örneğin istihbarat hizmeti için hiçbir koordinasyon bulunmuyor.

euronews:
Olsaydı etkili olur muydu sizce?

Didier Reynders:
Bir ilerleme söz konusu. Burada, Lyon’da İnterpol’e ziyarette bulunacağım. Çünkü güvenlik konularını ilgilendiren istihbarat alışverişini İnterpol’le yapıyoruz. Etkili evet ve dünyadaki öncelikli konular arasında. Her defasında bu bilgi alışverişinin geliştirilmesi gerektiğini savunuyorum. Örneğin hava yollarında yolcuların verileri: Bu beni çok şaşırtan konulardan biri çünkü bilgi istendiğinde özel hayatı ilgilendiren bilgilerin gizliliğinden bahsediliyor. Halbuki bunlar isim soy isim adres vatandaşlık gibi temel bilgiler. Acil bir durum olduğunda- German Wings’in Barcelone Dusseldorf uçağının kazasında örneğin- iki dakika içerisinde bana ulaşıp uçakta Belçikalı vatandaşın olup olmadığını sordular. Böyle bir veri bankamız olmazsa nereden bilebilirim. Dolayısıyla kaza gibi durumlarda bilgiye ulaşım herkes tarafından normal karşılanıyor. Ama terörle mücadele hayır. Bunu mantıksız buluyorlar.

euronews:
Göçmen sorunundan bahsedelim. Sığınmacıların yaşadığı dram her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Sığınmacıların farklı ülkelere dağıtılması iyi bir fikir ama bu kadarı yeterli mi?

Didier Reynders:
İltica konularında Avrupa düzeyinde daha güçlü bir dayanışma olmalı. Ülkelerinde zulümden kaçan insanlara kapılar kapatılmamalı, bu şans onlara tanınmalı. Ekonomik göç konusundaysa, ülkelerini yoksulluk yüzünden terk eden insanlar hakkındaysa, öncelikle kendi ülkelerinde onlara yardım edilmeli. Bu da ülkenin gelişimini hızlandıracaktır.

REKLAM

euronews:
Yıllardır aynı şeyler söyleniyor.

Didier Reynders:
Uzun yıllardır söyleniyor ama belki de yeteri kadar tekrarlanmıyor. Halkımıza şunu anlatmamız gerek: kriz zamanında göç politikalarını cömertliğimizden değil çıkarlarımızdan dolayı kabul ediyoruz. İnsanların yoksulluk nedeniyle ülkelerini terk etmemeleri bizim de çıkarımıza…Bir yandan da insan tacirleriyle mücadele etmeliyiz. Buna karar verildi. Sürekli olarak insan kaçakçılığı yapılıyor. Akdeniz’de neler olduğunu çok iyi görüyoruz. Bütün bu hatlar üzerinde çok ince çalışmalar yürütmemiz gerek. Kotadan bahsedilmesi pek hoşuma gitmiyor ama en azından ortak bir çaba gösterilebilinir. İnsanlar belirli ülkeleri seçiyor bazı ülkelere gitmek istemiyorsa da bu yük bir şekilde paylaşılabilinir. Sığınmacılar için harcanan mali yükten bahsediyorum.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Haiti, Fransa'dan milyarlarca dolarlık borcunu ödemesini istiyor

Paris Olimpiyatları'nın ateşi Yunanistan'daki antik Olimpia'dan yola çıktı

Fransa'dan vatandaşlarına İran, Lübnan, İsrail ve Filistin'e seyahat uyarısı