İran'la Anlaşma Ortadoğu'yu nasıl etkileyecek

İran'la Anlaşma Ortadoğu'yu nasıl etkileyecek
© 
By Bora Bayraktar
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
REKLAM

İran ile BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ve Almanya arasında imzalanan anlaşma tam anlamıyla uygulanabilirse Ortadoğu’daki dengeleri köklü bir biçimde etkileyecek. Anlaşma’nın Suriye’den Yemen’e kadar uzanan coğrafyada sonuçlar doğuracağı açık. Ayrıca Suudi Arabistan’la İran arasındaki çekişmeden, ABD’nin bölgedeki ilişkilerine kadar pek çok meselede bundan sonra farklı bir Ortadoğu göreceğiz.

Bölgesel Soğuk Savaş

Anlaşmanın ilk sonucu İran ile Suudi Arabistan arasındaki rekabetin İran lehine dengeye oturması olacak. Suudi Arabistan İran’a karşı son yıllarda Körfez İşbirliği Teşkilatı üzerinden bölgesel bir güç olma yönünde önemli adımlar atmıştı. Mısır’daki askeri darbeden Libya’daki iç savaşa, Yemen’deki karışıklıktan Suriye ve Lübnan’a kadar pek çok bölgesel sorunda inisiyatifi ele geçirmişti. Yemen savaşında Arap koalisyonu kurarak askeri müdahalede bulundu. Libya’da da General Hafter’i desteklemek için BAE ile ortak harekat düzenledi. Körfez’in en önemli hedefi bölgedeki İran etkisini kırmaktı. Bu anlaşmadan sonra İran Batı desteğini arkasına alabilirse Suudi Arabistan’a karşı denge sağlayacak ve bölgede bu iki ülke arasındaki Soğuk Savaş, vekalet savaşı devam edecek.

İsrail ve Suudi Arabistan'a karşı denge

ABD’nin bölgesel düzeninde İkinci Dünya Savaşı sonrasında İsrail, Türkiye ve İran’dan sonra en önemli müttefikleri oldu. Ancak 1979 İslam Devrimi’nin ardından İran’ı kaybetti. Washington’un Ortadoğu politikalarının en önemli iki unsuru Suudi Arabistan ve İsrail kaldı. Ancak Obama yönetimi hem İsrail ile hem de Riyad ile İran yüzünden sorun yaşıyor. ABD Filistin’de inisiyatif İsrail’de olduğu için bu konuda Tel Aviv hükümetlerini dizginleyemiyor. Netanyahu ve Şaron gibi sağcı liderler Yahudi lobisinin de etkisiyle Amerikan dış politikasını rehin alabiliyor. Suudi Arabistan ise radikal ideolojisi, anti-demokratik yapısı ile El Kaide ve Daiş‘e katılımları ve finansmanı engelleyememesi nedeniyle ABD için başağrısı. Üstelik Amerika 11 Eylül saldırılarını gerçekleştiren 19 teröristten 15’inin Suudi Arabistan vatandaşı olduğunu unutmuş değil. Şimdi İran üzerinden bu iki müttefikini dengeleme şansı kazandı. ### Işid ile mücadelede İran faktörü

Batılı ülkeler iki yıldır yakındıkları radikal örgüt Işid’e (Daiş) karşı etkili biçimde savaşacak bir müttefik bulamadı. Kendi askerini Irak ve Suriye’ye sokmadan örgütü zayıflatmak isteyen Washington bu noktada İran’ı önemli bir faktör olarak görüyor. Kürtlerin ve Irak Ordusunun bu konuda yetersiz olduğu anlaşıldı. Havadan müdahale de tek başına yetmedi. Oysa ki Işid için İran ve Şiiler varoluşsal bir düşman. Bu nedenle İran meseleyi ciddiye alıyor. Askeri kapasitesi de ortada. Artık Batı ile ilişkilerini çözen bir İran Işid’e karşı daha önemli bir aktör olacak.

Suriye iç savaşında Esad rejiminin eli güçlenecek

Nükleer Anlaşma İran’a yaptırımların hafifletilmesi, Tahran’ın 100 milyar dolar gibi bir kaynağa ulaşması anlamına geliyor. Bu kaynak bir süredir Irak, Suriye ve Yemen’de aktif biçimde çatışmalara destek veren İran için finansman sıkıntısının ortadan kalkması anlamına geliyor. Hem İran ekonomisi toparlanacak, içeride rejimin eli güçlenecek hem de bölgesel operasyonlar için Tahran’ın eli güçlenecek. Zaten son haftalarda İran destekli 15 bin milis gücünün Suriye’nin kuzeyine yerleşmesinin sonuçları görülüyor. Aynı şekilde Hizbullah da yeni bir motivasyonla muhalefeti Lübnan-Suriye sınırında iyice etkisizleştirdi. İnsan ve malzeme sıkıntısı çeken Esad rejimi de Temmuz ayı içinde başlayan ilerleme sürecinde İran’dan daha çok destek alacak. Bu da Suriye’deki iç savaşın rejim lehine uzaması anlamına geliyor. ### Türkiye için riskler ve fırsatlar

Anlaşma Türkiye için de riskler ve fırsatlar sunuyor. Türkiye İran’a yaptırımlar dolayısıyla ciddi bir ekonomik kayıp yaşamıştı. Enerji ihtiyacını başka ülkelerden almak zorunda kalmasının yanı sıra dış ticarette kayıplar yaşamıştı. İran’ın sisteme entegre olması Türkiye’ye de ekonomik açıdan avantajlar sunabilir. Ancak burada ikili ilişkileri zehirleyen Suriye faktörünün aşılması önemli bir sorun. İran’ın ABD ile ilişkilerini bir düzene sokması Tahran yönetimini Türkiye için Batı ile ilişkilerde bir rakip pozisyonuna getirebilir. Bu da Türkiye için bir düşünülmesi gereken bir durum. Türkiye geçmişte İran ile Batı arasında ilişkilerin düzelmesi için çaba harcamıştı. Şimdi sürecin dışında kalmaması önemli bir unsur.

Anlaşmada neler var

Tabi bütün bunlar anlaşmanın yürümesine bağlı. İran nükleer tesislerinin kontrol edilmesini kabul etti. BM denetçileri askeri alanları İran’ın izni ile kontrol edebilecek. Bu Irak için aynı zamanda bir risk. Saddam Hüseyin BM denetçilerini kabul etmediğinde Bağdat bombalanmıştı.
Anlaşmaya göre petrol, doğal gaz, finans, havacılık ve deniz taşımacılığı alanlarında yıllardır süren yaptırımlar kalkacak, İran yurtdışındaki milyarlarca dolarlık varlığına yeniden ulaşabilecek. BM silah ambargosu beş yıl, füze yaptırımı ise sekiz yıl daha yürürlükte kalacak. Eğer İran anlaşmayı ihlal ederse yaptırımlar 65 gün içinde tekrar başlayacak.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Avrupa Birliği, Bosna Hersek ile üyelik müzakerelerinin başlatılması konusunda anlaştı

Liderler, Brüksel'deki zirvede 'nükleer enerjiye dönüş' planını kabul etti

UAEA Başkanı Grossi'den Bağdat'a 'barışçıl nükleer program desteği' ziyareti