AB küresel krizlere çare bulabilecek mi?

AB küresel krizlere çare bulabilecek mi?
© 
By Akif AltundasWashington muhabiri Stefan Grobe
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Küresel Tartışmalar‘ın bu bölümünde, Euronews Washington muhabiri Stefan Grobe, Avrupa Komisyonu Kıdemli Başkan Yardımcısı Frans Timmermans‘ı konuk

Küresel Tartışmalar’ın bu bölümünde, Euronews Washington muhabiri Stefan Grobe, Avrupa Komisyonu Kıdemli Başkan Yardımcısı Frans Timmermans’ı konuk ediyor.

Frans Timmermans kimdir?

  • Kasım ayından bu yana Avrupa Komisyonu’nun birinci başkan yardımcısı
  • 2012 – 2014 yılları arasında Hollanda Dışişleri Bakanı oldu
  • 1998 – 2007 ve 2010 – 2012 yılları arasında İşçi Partisi’nden Hollanda Temsilciler Meclisi üyeliği yaptı
  • Yasama deneyimi öncesinde, ulusal ve Avrupa düzeyinde birçok kamu ve diplomatik görevlerde bulundu
  • 54 yaşında olan Timmermans, dört çocuk babası ve altı tane Avrupa dili konuşuyor

Stefan Grobe, euronews:
“Dünya liderlerinin, gezegenin en acil sorunları hakkında konuşmak için bir araya geldiği New York’ta Birleşmiş Milletler’deyiz. Avrupa Komisyonu Kıdemli Başkan Yardımcısı Frans Timmermans, Suriyeli göçmenler krizi, hukukun üstünlüğü, bireysel haklar ve yeni kalkınma hedefleri gibi konulardan sorumlu olarak birliği temsilen burada bulunuyor. Şu an kendisiyleyim ve ‘Avrupa’nın dünyaya vereceği mesaj nedir?’ öğrenmek istiyorum.”

“Frans Timmermans, New York’ta Birleşmiş Milletler binasında Global Conversation’a konuk olduğunuz için teşekkürler. Çok kişsel bir şeyle başlayacağım. Sizin ilk adınınız Francis, yani Papa’nın ki gibi. Burada Amerika’da olduğu üzere, siz Protestan bir ülkede Katolik misiniz? İnancın ve dinin kişisel ve siyasi hayatınızda ne kadar önemli olduğunu öğrenmek istiyorum.”

Frans Timmermans:
“Kişisel hayatımda önemli. Doğru, ben bir Roma Katolik’iyim. Hollanda’nın geldiğim ilinde 1960’ların sonuna kadar insanların yüzde 80’i Roma Katolik mezhebindendi. Din, ebeveynlerimin ya da büyük ebeveynlerimin hayatında olduğu kadar benim hayatımda önemli bir rol oynamıyor. Fakat kişisel görüşüm, din önemli bir unsur. Hristiyanlıkta, İsa’nın hayatında ve onun öğretilerinde ilham buluyorum. Fakat bu sadece bir ilham. Açıkçası her gün düşündüğüm bir şey değil.”

euronews:
“Papa’nın burada çok görkemli bir ziyaretine şahit olduk. Kendisi, sizin de benimseyeceğiniz göçmen sorunu, yoksullukla mücadele gibi bazı meseleleri gündeme getirdi. Ayrıca kontrolsüz kapitalizmi de eleştirdi. Merak ediyorum bu eleştiriye katılıyor musunuz? Papa’yı bir müttefik olarak görüyor musunuz?”

Frans Timmermans:
“Kesinlikle. Özellikle ekonomimizin temeline oturduğu şekille bağlantılı, ahlaki önem taşıyan konularda. Sanırım kendisi, doğal kaynaklarımızın tükenmesi, tabiatın korunması, birbirimizle ilgilenme ihtiyacı ve sürdürülebilir kalkınma üzerine çok önemli konulara değindi. Öte yandan toplum içinde savaş ve zulümden kaçan insanlara sahip çıkmak gerektiğinden bahsetti. Bu yüzden onun öğretilerinin genel olarak toplum için büyük önem taşıdığını düşünüyorum.”

euronews:
“Burada olma nedenlerinizden biri, Avrupa Komisyonu’nda da yetkili olduğunuz bir konu olan önümüzdeki 15 yıl için belirlenen 17 başlık altından toplanan yeni küresel kalkınma hedefleri. Özetle bu hedefler, gezegenimizle, barışla ve refahla alakalı. Avrupa bu sürece ne gibi katkılarda bulunabilir ve dünyaya verdiğiniz Avrupa mesajı nedir?”

Frans Timmermans:
“Aslında ezber bozan kalkınamamış diğer dünyaya nasıl kalkınma hamleleri yapılacağını gösteren bin yıllık kalkınma hedefleri oldu. Şimdi ezber bozan hedefler ise hepimizi etkileyen istikrarlı kalkınma olacak. Ev ödevimizi iyi yapmalıyız çünkü ekonomik yapımızı sürdürülebilir hale getirmemiz lazım. Doğal kaynaklarımızın tükenmesinin önüne geçmeliyiz, zira sınırsız değiller. Bir aşamada artık nihayete ererler. Ayrıca sosyal sürdürülebilir bir ekonomi oluşturmamız gerekir. Çünkü Avrupa’ya bakarsanız orta sınıflar ekonomik yapıya güvenlerini kaybediyor, kendilerinin ve çocuklarının geleceğinden umutsuz hale geliyorlar. Doğru olanı yapamazsak o zaman derin bir buhranın içine gireriz. İşte bu sebeple sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin diğer ülkeler için olduğu kadar bizim için de önemli olduğunu düşünüyorum.”

euronews:
“Bazı eleştirmenler, kadınlara karşı ayrımcılığa son verme gibi hedefleri ölçmenin zor olduğunu iddia ediyor. Kimilerinin de çok genel kapsamlı olduğunu. Buna cevabınız nedir?”

Frans Timmermans:
“Çözüme isteksizseniz onların kötü olduğuna dair bir bahaneyi her zaman bulursunuz diye düşünüyorum. Fakat kadınlarla ilgili konu çok basit. Aynı iş için eşit ödeme yapmak. Eşit ödeme rakamlarla ölçülebilir, gayet açık. Bazı şeyleri hala doğru halledemiyoruz. Çocukların bakımı erkek ve kadının paylaşmak zorunda olduğu ortak bir iş bilincini ailelere vermekle başlar. Erkeklere iş haricinde çocuklarına zaman ayırmalarına yardımcı olacak kolaylıklar sağlanmalı. Kariyerlerinin yolunda ilerlerken baba olduklarında çocuklarına yeteri kadar vakit ayırmalarına imkan vermeli. Bu hakkı elde etmek için önümüzde gideceğimiz hala uzun bir yol var. Kadının iş gücüne ihtiyaç duyulması kültürel bir değişimi de gerektirir. Bu iş gücü olmazsa kaybederiz. Kadınların ekonomik potansiyellerine ihtiyacımız var. Demografik kalkınmaya bir göz atın. Herkesi içeri almazsak kaybederiz. Ekonomik yönden küçülürüz. Bu gibi şeyler küçük ve basit görünebilir ancak bir kez politikaları bu yönde geliştirirseniz çok net kazançlar sağlarsınız.”

euronews:
“Gelişmiş ve gelişmekte olan dünyayla, Avrupa ve gelişmekte olan komşularıyla arasında küresel işbirliği çabalarına rağmen, arada hala büyük boşluklar var.”

Frans Timmermans:
Kesinlikle.

euronews:
“Etrafımıza baktığımızda hiçbir şeyden faydalanamamış bir Orta Doğu görüyoruz. Tabii ki Suriye’deki mülteci krizinden bahsediyorum. Herkesi içeriye almada, çözümler bulmada oldukça tutkulu ve ön plandasınız. Bu kadar zaman neyi beklediniz? Şimdi bana yaşadığınız hayal kırıklığı hakkında neler söylemek istersiniz?”

Frans Timmermans:
“Tabii ki size mantıklı görünen şeyleri arkadaşlarınız görmediğinde bazen hayal kırıklığı yaşıyorsunuz. Ancak bu sizin bakış açınıza bağlı bir şey. Avrupa bu alanda hızla ilerliyor. Diğer alanlarda ilerlediğimizden daha hızlı. Örneğin, daha bir ay bile olmadı, Başkan Junker Avrupa Parlamentosu’nda bir konuşma yaptı ve Avrupa Konseyi geçen hafta büyük ve tarihi bir karar alarak komisyonun bir çok alanda sunduğu teklifleri kabul etti. Üye devletlerin hepsi tarafından paylaşılan bir durum değil ama büyük ülkeler farklı yönlerde daha hızlı hareket ediyor. Biz sığınma politikamızın bazı ilkelerini gerçekten revize ediyoruz. Bunu oldukça çabuk yapıyoruz. Açıkçası baskı altındayız. Fakat önceki tecrübeler göstermiştir ki Avrupa hep büyük baskılar altında ilerledi. Yıllardır aynı şey oldu.”

euronews:
“Avrupa’nın büyük bir sürprizle karşılaştığı nasıl açıklanabilir? Suriye iç savaşı bayadır devam ediyordu. Ancak bir şekilde aniden yüz binlerce kişi Avrupa’ya akın etmeye başladı…”

Frans Timmermans:
“Sanırım daha çok durumun iyileşeceği, başka birilerinin onlarla ilgileneceği düşüncesiyle bilerek bilmemezlikten gelmeye benziyordu. Dublin Sözleşmesi, göçmen sorununda ülkeleri tek başına bırakıyordu. Bu da İtalya ve Yunanistan gibi ülkelere uzun süre hayal kırıklığı yarattı. İtalya yıllardır ‘Hey dinle bu artık tahammül edilemez bir hal aldı. Bak Lampedusa’da neler oluyor. Başka çözüm bulmalıyız.’ Diğerleri de ona ‘Evet evet kendi başının çaresine bak’ diyordu. Sonra anlaşmanın şartlarını yerine getirmemeye başladılar. Yani insanları, Avrupa’nın diğer yerlerine kolayca gitmeleri için serbest bıraktılar. Parmak izlerini almıyorlardı. Kayıtlarını yapmıyorlardı. Onlara kalacak yer temin etmiyorlardı. Onların İsveç ve Almanya’ya gitmelerine izin vererek buralarda göçmen nüfusun artmasına neden oldular. Günün sonunda şu sonuca vardık: Her iki taraf, giriş yapılan ülke de, ulaşılan ülke de durumdan rahatsız. Sorunu çözmede her iki taraf için bir yol bulmalıyız. Bunu yapmanın yolu da, önce acil durumlarda tüm üye devletlerin yüke ortak olmasını sağlamak. Sonra kayıt, parmak izi alımı, gelenlerin mülteci ve göçmen ayrımının, en başta Avrupa ülkesine ulaştıkları anda yapılması gerekir. İşte bu yüzden yardımcı üye devlet fikrini yürürlüğe soktuk. Bunlar esas olarak birbirine bağlı olan iki unsur. Birini yapmazsanız bazı ülkeler, diğerini yapmazsanız başka bazı ülkeler kendilerini yalnız bırakılmış hisseder.”

euronews:
“Mülteci sayısında ani bir artış gördük. Bunun kendiliğinden olduğunu düşünüyor musunuz?”

Frans Timmermans:
“Er ya da geç böyle olacağı belliydi. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) uzmanları, birçok sivil toplum kuruluşu, bir buçuk yıldır bizi ‘Dinleyin, göçmen patlaması olacak ve insanlar Avrupa’ya akın edecek’ diye uyardı. Yunanistan’ın Kos adasındaki göçmenlerle konuştum. Bana dedikleri şuydu: ‘Lübnan’da mülteci kampında yaşıyordum ve durumum fena değildi. Ancak iki yıl sonra param bitti, çocuklarımı doyuracak yemek bulamadım. Bu yüzden Almanya’ya gidip çalışıp para kazanmak istiyorum.’ Siz olsanız ne yapardınız? Ben de aynı durumda olsam bir baba olarak aynısını yapardım. Bu uzun yolculukta insanların bulundukları yerle ilgili bakış açısına sahip olduklarına emin olmalıyız. Böylece başka yerlere gitmezler. Bu yüzden Suriye için bir vakıf fonu oluşturduk. Orada en az 1 milyar Euro’luk bir kaynak sağlamayı umuyorum. Şimdilik 500 milyon oldu. Umarım üye ülkeler bunu 1 Milyar’a çıkarır. Bu sayede en az 3 milyon mülteciye daha iyi bir gelecek için yardım edebiliriz.”

euronews:
“Peki krizin henüz başında mıyız?”

Frans Timmermans:
Evet!!

euronews:
“Evetse, Avrupa daha fazla sayıda göçmene hazırlıklı o zaman?”

Frans Timmermans:
“Üye ülkeler anlaşmaya vardıkları konuları hem Konseyde hem de Avrupa Konseyinde çabuk şekilde uygulamaya başlarlarsa durumu kontrol altına alabiliriz. Avrupa halklarının isteği de bu yönde.
Bunu ivedi şekilde halletmeliyiz çünkü sorun kendiliğinden çabucak ortadan yok olmayacak.”

euronews:
“Amerika Birleşik Devletleri İç Güvenlik Bakanlığı, yaklaşık 4 bin İslamcı militanın mülteci kılığında Avrupa’ya sızdığını söylüyor. Bu az veya çok doğru bir değerlendirme mi? Avrupa’da terörün artmasından korkuyor musunuz?”

Frans Timmermans:
“Bu rakamdan ve değerlendirmeden haberim yok. Bu konu hakkında yorum yapma yetkim yok. Ancak Avrupa’ya akın eden insanlar arasında bazı suçluların ve teröristlerin olması muhtemel. Güvenlik servislerinin bu durumu yakından takip ettiklerini biliyorum. Yunanistan’da, başka yerlerde FRONTEX ve EUROPOL, yerel yetkili kurumlarla yakın işbirliği yapıyor. İnsanlar gelir gelmez onlarla görüşülüyor ve bu sayede kaçakçıların nasıl iş yaptığını anlıyoruz. Parmak izleriyle de gelen kişilerin kimliklerini tespit edebiliyoruz. Tüm bunları yaptığımız sürece tehdidi kontrol altına alabiliriz. Fakat insanlar savaş bölgelerinden kaçıyor ve biliyorsunuz buralardan sadece melekler kaçmaz. Asırlardır süren tarihi bir tecrübemiz var. Her savaşta bu şekilde kaçan suçlular her daim olmuştur.”

euronews:
“Son zamanlarda aşırı sağın Avrupa’da yükselişine karşı uyarıda bulundunuz. Mülteci kriziyle uygun şekilde baş edilmezse, ne tür sorunlarla karşılaşırız?”

Frans Timmermans:
“Aşırı sağın karmaşık konulara çok basit çözümler getirme avantajına sahip olması beni endişelendiriyor. Aklı başında her insan bunların işe yaramayacağını bilir. İşte tüm diğer siyasi partilerin, hareketlerin ve vatandaşların sorumluluğu karmaşık sorunların karmaşık çözümleri olduğudur. Karmaşık çözümler, onları Avrupa kontekstine uygun tam ve doğru şekilde yaparsanız işe yarar.”

euronews:
“Son konuşmanızda ‘Avrupa, yasalarının insanlığın ortak vicdanından kopuk olmadığı güvencesini verme hedefinde olmalıdır’ dediniz. Doğu Avrupa hükumetlerinin ‘Müslümanlara hayır’ şeklindeki kaba ifadeleri bu cümlenizle nasıl bağdaşıyor?”

Frans Timmermans:
“İnsanlar işkence ve zulümden kaçıyorsa onlara dinlerini veya derilerinin rengini sorma hakkınız yoktur. Avrupa vahşetten kaçan insanlar için sığınacak bir yer. Aynı zamanda bazen Orta ve Doğu Avrupa’daki durumun gülünç hale getirildiğini düşünüyorum. Onlar yabancı düşmanı ırkçı toplumlar değiller, hayır değiller. Bizden farklı bir tarihe sahip toplumlar. İçlerinde çok çeşitliliğe henüz alışkın değiller. Fakat er ya da geç her toplum, AB’den dolayı değil küreselleşmenin gereği olarak bir şekilde çok renkli, çok sesli bir hal alacak. Buna alışsak ve ülke halkını buna hazırlasak çok iyi olur.”

euronews:
“Almanya Şansölyesi Angela Merkel, bir kaç gün önce, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve Orta Doğu’nun desteği olmadan bu kriz çözülemez dedi. Aldığınız desteğin seviyesinden memnun musunuz?”

Frans Timmermans:
“Uluslararası toplumun yavaş yavaş, peyderpey Suriye krizinde bir çözüm arayışına girdiğini düşünüyorum. Bildiğiniz gibi bu Suudi Arabistan, İran ve Rusya’nın etkisi ile pek çok seviyede müdahilin olduğu bir çatışmaya dönüştü. Ayrıca bir şekilde taraflar krizden çıkar sağladı. Bu da BM Güvenlik Konseyi’nden karar çıkmasına engel oldu. Güvenlik Konseyi çözümlerin ortaya çıktığı bir yer ve dünya topluluğu bu konuda bir araya geliyor. Sanırım adım adım, şimdi Rusya tarafından bazı açılımlar görüyorsunuz. İnanıyorum ki er yada geç bu korkunç duruma çözüm bulmak için çatışmada taraf olan tüm kesimlerin ve Suriye halkının dahil olduğu, özellikle küresel ölçekte daha geniş bir çözüm yolu bulunacaktır. Güvenlik Konseyi, bölgesel aktörler ve ülke içindeki gruplar birlikte krizden çıkış yolu bulmak için bir araya gelecek.”

euronews:
“Son bir soru daha, 5 yıl içinde kendinizi ve Avrupayı nerede görüyorsunuz?”

Frans Timmermans:
“Ben siyasetçi olmadan önce bir diplomattım. Diplomat olarak her zaman ileriye yönelik planlar yaparsınız, ‘Şuraya atanacağım, sonra şuraya sonra başka bir yere’. Siyasetçi olarak ise geceleri rahat uyumak, siyaset dışında bir hayatınız da olsun istiyorsanız siyasi geleceğinizi düşünmeyi bırakıp sadece anı yaşamalısınız. Bu yüzden 5 yıl sonra nerede olacağım konusunda en ufak bir fikrim yok. Umarım insanlar 5 yıl sonra arkamdan ‘İşlerin yarısını çok iyi yaptı, helal olsun’ derler. Bunu umut ediyorum. Fakat şimdiden ne yapacağımı kestiremiyorum. Ve 5 yıl içinde Avrupa nerede olacak; sanırım Avrupa daha iyi bir yerde olacak. Bugün başımıza dert olan kendine güven eksikliğinin üstesinden gelecek. Her birimizde olan güven eksikliğini o zaman gidereceğimizi düşünüyorum. Üye devletler arasında kesinlikle kabul edilemez düzeyde bir güvensizlik var. Dünyanın omuzlarımıza yıktığı zorlukların üstesinden gelmeyi arzusundaysak kendimize güvenimiz artar.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

AB, Çin’in tıbbi cihaz tedarikine ilişkin soruşturma başlattı, Pekin'den tepki gecikmedi

Güvenlik endişelerine rağmen TikTok'un Avrupalı politikacılar arasında popülaritesi artıyor

Brüksel, AB'de dondurulan Rus varlıklarının milyarlarca euroluk faizini Ukrayna'ya gönderecek