Suriyeli sığınmacılar neden zengin Körfez ülkelerini değil Avrupa'yı seçiyor?

Suriyeli sığınmacılar neden zengin Körfez ülkelerini değil Avrupa'yı seçiyor?
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Avrupa Birliği, son yılların en büyük mülteci akınıyla başa çıkabilmek için en iyi yolu tartışırken, Körfez ülkeleri giderek artan bir tonda

REKLAM

Avrupa Birliği, son yılların en büyük mülteci akınıyla başa çıkabilmek için en iyi yolu tartışırken, Körfez ülkeleri giderek artan bir tonda, Suriye’den kaçan sığınmacılara yeterince yardım etmemekle eleştiriliyor. Ancak Körfez ülkeleri ise bu eleştirileri kabul etmiyor.

Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Dışişleri Bakanları, son toplantısında, resmen “Suriye krizine siyasi çözüm ve mülteci krizinin çözülmesi için dünya çapında çaba gösterilmesi” çağrısı yaptılar. Dışişleri Bakanları, “Suriye krizinin başladığı 2011 yılından bu yana Suriyeli kardeşlerinin Körfez ülkeleri tarafından memnuniyetle karşılandıkları ve tıpkı kendi vatandaşları gibi bedava sağlık, eğitim ve çalışma hakkından yararlandıklarının” altını çizdiler.

Ancak Suriyeli sığınmacılar sorunu rakamsal bir sorun değil. Kuveyt, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri sivil savaşın başından bu yana, kapılarının milyonlarca sığınmacıya açık olduğunu söylüyor ama buna rağmen, Suriye halkı Orta Doğu’da kalmaktansa, bütün risklerine rağmen, şansını Avrupa’da denemek istiyor gibi görünüyor.

Euronews’a konuşan Iraklı sığınmacı Ali, “Körfez ülkeleri bize hiçbir yardımda bulunmadı. Avrupa ise, bazı ülkeler hariç, kapılarını bize açtılar. Çoğu bize yardım etti” diyerek bu durumu anlattı.

Sığınmacılar nerede?

Ululararası Af Örgütü 3.8 milyonluk sığınmacı nüfusunun yüzde 95’inin 5 ülkeye kaçtığını söylüyor: Türkiye, Lübnan, Ürdün, Irak ve Mısır… En ağır yükü sığınmacı sayısı 2.2 milyonu bulan Türkiye ve sığınmacı nüfusu ülke nüfusunun dörtte birini geçen Lübnan çekiyor. Öte yandan Af Örgütü’nün raporuna göre, 6 Körfez ülkesi Katar, Birleşik Arap Emirlikleri,Suudi Arabistan, Kuveyt ve Bahreyn sığınmacılar için tek bir kamp kurulmadığını . belirtti.

Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Kuveyt, sığınmacılara yardım konusunda üzerİlerine düşen, maddi ve manevi tüm sorumlulukları yerine getirdikleri konusunda ısrar ediyorlar. Her ülke kendi yaptıklarını anlatıyor:

Birleşik Arap Emirlikleri:

  • 100 binin üzerinde Suriyeli’nin oturum iznini uzatarak ya da vizelerini yenileyerek ev sahipliği yaptık.

  • 17 binden fazla Suriyeli öğrenci 2011 yılından bu yana bizim okullarımıza devam etmiştir.

  • Suriyeli mülteciler için yiyecek ve barınak sağlayan bölgesel projeleri finanse ettik ya d finansal destek verdik. Yaklaşık 10 bin Suriyeli sığınmacının barındığı ve yardım gördüğü Ürdün’deki El Fhoud kampı buna bir örnektir.

  • 1.5 milyon sığınmacıyı tedavi eden Ürdün’de Birleşik Arap Emirlikleri’nin kurduğu, ameliyat, kardiyoloji ve çocuk üniteleri bulunan hastaneye finansal destek verdik.

Suudi Arabistan:

  • Biz savaşın başından bu yana büyük bir memnuniyetle 2.5 milyon sığınmacı ağırladık ama onlara “kendi güvenlikleri ve saygınlıkları” açısından sığınmacı muamelesi yapmadık. Sığınma kamplarına da yerleştirmedik.

  • Yüz binden fazla genç Suriyeli bizim okul ve kolejlerimizde eğitim görmektedir.

  • Ürdün’de binlerce sığınmacıya sağlık hizmeti veren bir hastane kurduk.

Kuveyt:

  • Suriye krizinin başladığı 2011 yılından bu yana, ülkede bulunan Suriyeliler için vize kuralları yumuşatıldı, vizesi olanların süreleri kolaylıkla uzatıldı.

  • Kuveyt’te yaşayan Suriyeli sayısı 120.000’i buldu.

  • Kuveyt sivil toplum örgütlerine göre, Suriyelilere 85 milyon Euro yardım yapıldı.

Toplamda, 6 Körfez ülkesi (Suudia Arabistan, BAE, Kuveyt, Katar, Bhreyn ve Oman), Suriyeli sığınmacılar için 800 milyon Euro yardım ettiklerini söylüyorlar.

Uluslararası Kızılhaç Örgütü, Körfez ülkelerinin mali desteğini selamlıyor. Örgüt Birleşik Arap Emirliklerini (BAE), özellikle Ürdün’deki Suriyeliler’e yağtığı yardımlardan dolayı, “bu yılın en çok insani yardım yapan ülkesi” ilan etti.)

Peki sorun nerede?:

Burada problem Körfez ülkelerinin cömert olup olmadığı değil, kendileri ağırlamak yerine daha çok diğer ülkelerinin ağırlamasını beklemeleridir. Suudi Arabistan kendi ülkesinden milyonlarca Suriyeli sığınmacının geçtiğini söylüyor ama bunu gösterecek hiçbir kanıt sunmadı. Human Rights Watch acil yardım Direktörü Peter Bouckaert, Euronews’e, “Suudi Arabistan’a giren ve çıkan sığınmacıları saymak, sığınmacı almak anlamına gelmiyor” dedi:

“Bazı Suriyeliler Körfez ülkelerinde iş bulmuş olabilirler ama hala geniş sayıda Suriyeli’ye sığınmacı statüsünden doğan oturum ve çalışma hakkı verilmiş değil.”

Sonuçta sadece varlıklı Suriyeliler savaş sonrası konforlarını sürdürebiliyorlar. Körfez ülkelerinden aldıkları turist vizesi ile savaştan uzak kalabiliyorlar. Diğerleri belki ülkeye girmeyi başarıyorlar ama orada kalabilmek için büyük mücadele veriyorlar.

Neden Avrupa’yı tercih ediyorlar

Yanıt basit: Avrupa’nın yasaları onlarınkinden daha iyi.
Resmi olarak, Körfez ülkeleri, sığınmacıların statüsünü belirleyen, hükümetlerin sorumluluklarını tanımlayan 1951 Birleşmiş Milletler Mülteciler Sözleşmesi’ni hala imzalamış değil. Pratikte, bu sığınma talebinde bulunan geniş sayıdaki mülteciler için standart bir sistem olmadığı anlamına geliyor.

Kültürel açıdan Körfez ülkeleri nadiren vatandaşlık veriyor, hatta varlıklı ve uzun süredir ülkede çalışan yabancılar için bile zor bir süreç işliyor. Böylece, kendi doğal kaynaklarının yerli halkın hakkı olduğuna inanıyor ve önce onları koruyor.

Oysa Avrupa’daki sığınmacı hakları, mültecilere belirsiz süre ülkelerinde kalma, sosyal hakları elde etme, barınma, eğitim, dil kursu ve iş eğitimi garantisi veriyor.

Başvuru süreci ve faydalanma biçimleri ülkeden ülkeye
değişiklik gösterebilir. Bu nedenle göçmenler, Danimarka, Macaristan ya da Avusturya’da kalmak yerine, İsveç ya da Almanya’yı tercih ediyor. Ama temel prensipler aynı kalıyor.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Körfez ülkeleri Doha'da toplandı

ABD heyeti kipa izni verilmemesi nedeniyle Suudi Arabistan ziyaretini yarıda kesti

Suudi Arabistan: Filistin devleti tanınmadan İsrail ile diplomatik ilişki kurmayız