Terör saldırıları sonrası bir yılda Fransa'da neler değişti?

Terör saldırıları sonrası bir yılda Fransa'da neler değişti?
© 
By Akif Altundas
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Bundan tam bir yıl önce Said ve Şerif Kouachi kardeşler Fransa’nın başkenti Paris’te Charlie Hebdo mizah dergisine saldırmış ve 12 kişiyi öldürmüştü

REKLAM

Bundan tam bir yıl önce Said ve Şerif Kouachi kardeşler Fransa’nın başkenti Paris’te Charlie Hebdo mizah dergisine saldırmış ve 12 kişiyi öldürmüştü.

Olaydan iki gün sonra Amedi Coulibaly adlı terörist yine Paris’te Musevilere ait bir markete saldırmış ve 4 rehineyi katletmişti.

Güvenlik güçleri daha sonra üç silahlı saldırganı da öldürmüştü. Dünyayı dehşete düşüren kanlı eylemler sonrası tüm dünyada “Ben Cahrlie’yim” (Je Suis Cahrlie) tepkisi dalga dalga yayılmış ve teröre karşı küresel bir dayanışma başlamıştı.

Fakat bu saldırıların son bir yılda ne gibi etkileri oldu? 7 Ocak 2015 yılından bu yana Fransa’da değişen beş konuya bir göz atalım.

Sivil özgürlükler kısıtlandı

Londra Üniversitesi Akademisi’nde Fransız ve Avrupa siyaseti üzerine uzman Philippe Marliere’e göre, Cahrlie Hebdo tıpkı ABD’deki 11 Eylül ve İngiltere’deki 7 Temmuz saldırıları sonrasında olduğu gibi Fransa’daki sivil özgürlüklerin kısıtlanmasını tetiklemiştir. Profesör Marliere Euronews’e yaptığı açıklamada şunları ifade etti: “Hükumetler bu istisnai olaylar sonrası sert güvenlik kanunlarını meclisten kolaylıkla geçirebilir. Çünkü muhalefetin desteği kolaylıkla elde edilebilir. Oluşan travma sonrası insanlar, özgürlüklerinin kısıtlandığına değil sadece teröristlerin yakalanması ve gelecekte başka saldırıların engellenmesi için polisin daha fazla güçlendirilmesini ister. Bunun en bariz örneği ise Fransız istihbarat servisinin başarısızlığını dile getiren bir kaç haberin ülke medyasında çok kısık sesler olarak yer almasıdır.”

Fransa’da bahsedilen güvenlik ve istihbaratla ilgili yeni kanunlar geçtiğimiz Temmuz ayında yürürlüğe girdi.

Uluslararası Af Örgütü ise bu yeni mevzuatın çılgınca ve orantısız olduğunu savundu

13 Kasım saldırıları sonrası ise ülkede gündelik hayatta önemli kısıtlamalar getiren üç aylık bir olağanüstü hal (OHAL) ilan edildi.

Access Now isimli bir ifade özgürlüğü kampanya grubu ise olanlara karşı daha sık denetleme mutlaka daha iyi bir denetleme değildir diye itiraz ediyordu.

Grup, Charlie Hebdo saldırıları sonrası yayınladığı açık mektupta“Fransız yetkililerin de kabul ettiği bir gerçek var ki ne yetersiz denetimler ne de sıkı takipler, bu saldırıları hiçbir şey engelleyemezdi.”

King’s College London’da öğretim görevlisi ve uluslararası güvenlik uzmanı Matthew Moran Euronews’e verdiği demeçte Fransa’nın yeni kanunları sivil özgürlükler için derin etkiler içeriyor demiş ve eklemişti: “Çıkarılan kanunlar daha ziyade sağ kanat siyasetçilerden umulacak cinsten. Nedeni ise 2015 yılındaki saldırıların Fransa’da siyasi alan üzerinde birikmiş etkisinin bir göstergesidir. …Cumhurbaşkanı Hollande, Nicolas Sarkozy ile Sarkozy’nin cephesinden savaşıyor. Sağa doğru geniş bir açılım Ulusal Cephe’nin elinde oyuncak olmak demektir.”

Siyasette sağ kanada yöneliş

2015 yılında Fransa’da siyaset sağa doğru bir ivme kazandı. Bunun gerekçesinin ise Cahrlie Hebdo saldırılarının tepkisi olduğu söylendi.

Aşırı sağcı parti Ulusal Cephe, Aralık ayındaki bölgesel seçimlerin ilk turunda, biri sosyalistlerin kuvvetli olduğu Nord-Pas-de-Calais olmak üzere iki bölgede birinci gelmişti. Ulusal Cephe, her ne kadar rakiplerinin ittifak manevralarıyla ikinci turda başarısız olsa da 6 milyon 800 bin civarında oy alarak bir rekora imza atmıştı. Bu sonuçlara göre partinin lideri Marine Le Pen’e 2017 cumhurbaşkanlığı seçimlerinin en kuvvetli adaylardan biri olacak gözüyle bakılıyor.

Profesör Marliere’e göre Ocak ayındaki saldırıların korku ve şüphe havası yaratmasından dolayı sağa doğru bir yönelim olsa da bunun bir diğer etkisinin hükumetin ekonomik performansı ve işsiz nüfustaki artıştan kaynaklanan başarısızlıkların insanların sağ cenahta toplanması sonucunu doğurduğudur.

Marliere şunları ekliyor: “Bunun açıklaması ekonomik fakat durum daha karmaşık. Zira bu belirsiz ortam terör saldırıları sonucu oluşan fiziksel korkular ve kişisel kimlik kaygısıyla yükselişe geçen ırka dayalı duygular ile insanları sarmış durumda. Neden ırkçılık yükselişte? Terörizm korkusu ve nüfusun bir kısmını günah keçisi ilan etme, yani Müslümanları. Tüm bunları karıştırırsanız çok zehirli bir kokteyl elde edersiniz. İşte bugün geldiğimiz yer burası.”

Dr. Moran ise Charlie Hebdo saldırısının aşırı sağcıların İslam Fransa Cumhuriyeti’ne uygun değildir iddiasına taze kan sağladığını söyledi. “Bunlar o kadar sinsi ve yabancı düşmanı söylemler ki sık sık terörle İslam’ın örtüştüğü üzerine denklemler kurar. Bu eski bir söylem değil fakat saldırıların şok edici tabiatından ötürü belki geçmişte olduğundan daha geniş bir kitlede yankı buldu.”

REKLAM

Artan ırkçılık

Fransa İslamofobi’ye Karşı Kolektif Mücadele Derneği’nin yayınladığı rapora göre İslam karşıtı hareketler Ocak ayındaki saldırılardan sonra ani bir yükselişe geçmiş durumda. Rapor, saldırılardan sonraki üç hafta içinde 120 Müslüman karşıtı olayın yaşandığının altını çiziyor. Fransa, nüfusunun yüzde 7.5’ine tekabül eden 4.7 milyon Müslüman’ın yaşadığı Avrupa’da en fazla Müslüman nüfusa sahip bir ülke olarak durum oldukça kaygı verici. Fransa Müslüman Konseyi, 2015 yılının ilk çeyreğinde 222 İslamofobi olayı ile karşılaşıldığını, bunun 2014’te aynı dönemde meydana gelen 37 vaka ile karşılaştırıldığında yüzde 500’lük bir artışın olduğunu açıkladı. Ayrıca ırksal bölünme ve gerginliklerin bir işareti olarak yayılan saldırılar yanında anti-Semitik saldırılarda da yükselme oldu. Fransız Yahudi Topluluğu Koruma Servisi, 2015’in Ocak ayından Mayıs ayına kadar 508 hadisenin vuku bulduğunu aynı zaman aralığında bir önceki yıl bu rakamın 276 olduğunu bildirdi.

Profesör Marliere çok çarpıcı bir gerçeğin de altını çiziyor. “Ocak ayından bu yana sadece açıktan ırkçı saldırılar değil Fransız kurumlarında sinsi gizli ırkçılık ve ayrımcılık arttı. Fransa’da siyaset anlamında çok kültürlülük yoktur. Fransız siyaset ve medya dünyasının kör olduğu nokta burasıdır. Gerçek şu ki Fransızlar konu İslam Dini olunca kültürel ve dini çoğulculuğu anlamak ve kabul etmekte zorluk çekiyorlar. Sade ırkçılık hakkında konuştuğumuzda tabii ki bu ırkçılığa karşı bir çok reddiyeler yapılıyor. Ancak asıl mesele bu ırkçılığın neden ve nasıl bir şekilde kendini ifade ettiğidir. Elbette kendini aşırı şekilde ele veren aptal konuma düşen ırkçı insanlar var ve Fransa’daki mevcut ırkçı karşıtı kanunlardan dolayı ceza alıyorlar. Fakat asıl sinsi ve hain cinsten bir ırkçılık var ki bunlara karşı cezai müeyyide uygulanamıyor ve çoğu zaman insanlar bunları ırkçılık olarak bile muhakeme edemiyor.”

“Bu sinsi ırkçılık eşitlik bakış açısından yola çıkar. Herkes aynı giyinmeli, konuşmalı ve tek tip bir hayat ve dünya değerlerine sahip olmalı der. Bu modeli her kim ihlal ederse o iyi bir vatandaş hatta insan değildir. Sanırım bizler bu noktadayız ve bu çok endişe verici bir durum.”

Doktor Moran, Fransız toplumunda bir ayrımın olduğunu söylüyor ve ekliyor “Toplum özellikle Fransa’ya ait eski koloni ülkelerinin Afrika kökenli genç insanlarını Cumhuriyet değerlerinden uzaklaşmış marjinal gruplar olarak görüyor. Aslında onlar Fransız toplumunun meşru bireyleri lakin öyle kabul edilmiyorlar. Toplumun bir parçası olmadıkları hissiyle onlara yaklaşılıyor. Fransız Müslümanlarının çoğunluğunun inancından uzak olan, İslam’ın radikal bir formunu kucaklayanların aşırı durumlarında ise onların kimliklerini Fransız değil başka bir zemin üzerine oturtmaya çalışıyorlar. Kendi toplumlarına ait oldukları gerçeğini kabul etmiyorlar.”

Yaralı Fransız toplumu

Marliere, Fransızların Ocak saldırılarının şok ve dehşet verici psikolojik etkisinden kolayca kurtulduğunu söylüyor ve ekliyor “Charlie Hebdo’da insanlar hedef alınmıştı evet ama onlar sıradan insanlar değildi. Peygamber’le dalga geçenler ve Yahudiler öldürülmüştü.”

REKLAM

Fakat 13 Kasım Cuma günü durum değişti. İntihar bombacısı silahlı adamlar, aralarında Müslümanlarında olduğu yüzlerce insanı rastgele katletmişti.

“Sanırım bu büyük bir fark yaratıyor. İnsanlar şimdi ‘orada ben de olabilirdim, bir sonraki saldırının kurbanı ben de olabilirim’ diye düşünüyorlar.”

“İngiltere’de 2005 yılında veya Amerika’da 2001 yılında olan saldırıların sonucu oluşan toplumsal travmaya daha fazla yaklaştık. Rastgele insanların öldürülmesi genel olarak tüm ülkeyi terörize etmeye ve yaralamaya muktedirdir. Bu yüzden yaraların kolay kapanmayacağını ve insanların endişe içinde olduğunu düşünüyorum.”

Bu yaralar iyileşir mi?

“Bu verilen karşılığın kalitesine bağlı. Yani topluma önderlik eden siyasetçiler, hükumet, medya sıradan halka gerektiği gibi hitap edebiliyor mu? Bu seviyede keyfiyete sahip bir cevabı henüz duyamadık.”

REKLAM

“Siyasette rahatlatıcı ve güven verici bir figüre ihtiyaç var. Hollande veya Valls’ın halka bunları verebildiklerini sanmıyorum. Size güven aşılayan birine ihtiyacınız var. Gerçekte bir terörist tehdit var lakin insanların güven hissettirecek ve rahatlatacak bir lidere ihtiyaçları var. Sürekli ‘ortada bir tehdit var daha sert politikalara ihtiyacımız var’ diyen, insanları korkuya sürükleyen, ırkçı ve özgürlükleri kısıtlayıcı önlemlere yönelen bir lidere değil.”

Basın özgürlüğü ‘korkunç bir durumda’

Charlie Hebdo dergisi bu hafta saldırıların ilk yıl dönümünde 1 milyon adet basılıyor. Fakat derginin Finans Müdürü Eric Portheault’ya göre çalışanlar kendilerini yalnız hissediyor. Portheault Fransız Basın Ajansı AFP’ye yaptığı açıklamada “Kendimizi çok yalnız hissediyoruz. Başkalarının da bizimle hiciv yapacağını umut etmiştik. Ancak hiç kimse bizimle bu savaşa katılmıyor. Çünkü çok tehlikeli. Ölebilirsiniz.”

Daily Beast yazarı Michael Moynihan’a göre, saldırının medya üzerinde ürpertici etkisi oldu.

Moynihan yazısında şöyle diyor: “Şu anda neredeyiz? Hiç kimsede karikatürleri gösterme cesareti yok. Ocak ayında bu yüzden 12 kişi öldürüldü. Ve hatırlayın bu olaydan bir ay sonra bir psikopat Danimarka’da düzenlenen bir toplantıda Peygamber’in karikatürünü yapan Lars Vilks’i öldürmeye kalkıştı. Olayda iki insan öldü.”

“Bu kadar kötümser olmaktan nefret ediyorum. Konu hakkında herkes yalan söylüyor. Bize insanların değerlerine saygı duyuyoruz diyorlar. Ama bizler korkutulduk. Paris’ten 10 ay, Danimarka’dan ise 10 yıl sonra çok berbat bir durumdayız.”

REKLAM

Sizin görüşünüz nedir?
Aynı fikirde misiniz? Charlie Hebdo saldırıları sonrasında Fransa’da değişen başka şeyler var mı? Düşüncelerinizi Twitter veya Facebook sayfamız üzerinden bizimle paylaşabilirsiniz.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Avrupalı genç Müslüman nesil sapkın ideolojilerden nasıl korunabilir?

Kanlı Charlie Hebdo saldırılarında öldürülenler kimdi?

Charlie Hebdo neden saldırıya uğradı?