Hayvanlar için kullanılan antibiyotikler insan sağlığını tehdit ediyor

Hayvanlar için kullanılan antibiyotikler insan sağlığını tehdit ediyor
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Insiders bu hafta İspanya'ya giderek hayvanların hızlı bir şekilde büyümeleri için kullanılan antibiyotik ilaçların insan sağlığına etkisi araştırdı.

Avrupalılar et yemeyi seviyor. Her sene bir Avrupalı kişi başına 10 kilo dana eti, 22 kilo tavuk ve 31 kilo domuz eti tüketiyor. Ancak işin ilginç tarafı, Avrupa’da üretilen antibiyotik ilaçların yüzde 50’si besi hayvanları için kullanılıyor. Bu ilaçların çok yaygın olarak kullanılmasının sebebi, mikrop öldürücü özellikleri…

Peki çiftçiler neden antibiyotik kullanıyor? Konuya açıklık getirmek için İspanya’nın Katalan Özerk Bölgesi’nde yer alan Lerida (yeyda) şehrine gidiyoruz. İşte burada, Neus ve Axel’in başında bulunduğu üretim tesisinde her sene 120 bin domuz bu şekilde doğuyor. Neus ve Axel tüm kurallara harfiyen uyuyor. Büyüme evresinde hayvanlara antibiyotik vermiyorlar. Çünkü bu 2006 yılında yasaklanmış.

Onlara göre antibiyotik, hastalığı tedavi etmek ya da bulaşmasını önlemek için kullanılmalı. Bu durum suistimal edilmemeli…

Neus Serentill, Terraple Çiftliği Genel Müdürü: ‘‘Örneğin bu kutu içindeki bir domuz ishal olursa, antibiyotiği sadece ona vermeyiz. Ancak bu sayı üçten fazlaysa, diğer 13 küçük domuza da ilaç verilir.’‘

Antibiyotik kullanımını azaltmak için bir bilgisayar yazılımı geliştirilmiş. Burada şu anda 3 bin 500 baş domuz bulunuyor.

Neus Serentill, Terraple Çiftliği Genel Müdürü: ‘‘Bu şemada bazı domuzların yem yemediğini görebiliyorsunuz. Bu sayede hastalık teşhisi koyabiliyor ve daha az antibiyotik kullanıyoruz.’‘

Neus, daha az antibiyotik kullanınca hayvanların et kalitesinin arttığını söylüyor ve etik açıdan da hayvanlara böyle davranılması gerektiğini belirtiyor.

Neus Serentill, Terraple Çiftliği Genel Müdürü: ‘‘Bazı yavru hayvanlar kendilerini yeterince besleyemiyor. Bu sebeple annelerinden süt içerken yardıma ihtiyaçları oluyor. Bunu yapmaları ilk 24 saat için çok önemli. Bu sayede bağışıklık kazanıyorlar. Ne kadar çok süt içerlerse o kadar az hasta oluyor ve daha az antibiyotik alıyorlar.’‘

euronews: “İngiliz bilim insanlarının araştırmasına göre, 2050 yılında antibiyotik direnci yüzünden senede yaklaşık 10 milyon insan ölecek ve bu ölümlerin sayısı kanserden fazla olacak. Peki bu hastalık hayvanlardan insanlara nasıl geçiyor? Acaba bu konuda çiftçiler ne yapabilir?’‘

Bu sorunun cevabını Barcelona Üniversitesi’nde bulduk. Jordi Vila, Avrupa’da antibiyotik direnci konusundaki en önemli isimlerden biri…

Jordi Villa,Barselona Kliniği, Mikrobiyoloji Bölümü Başkanı: ‘‘Hayvanların sindirim sisteminde bakteriler bulunur ve bakteriler bu ortamda çok rahat yaşar. Biz hayvanlara antibiyotik veririz. Hızlı gelişmeleri için de bu dozajı artırırız. İşte sorun da burada başlıyor. Antibiyotik direnci bakterileri bu sayede insanlara geçiyor.’‘

Jordi Villa’ya göre çiftçileri bu konuda suçlamak anlamsız. Çünkü hayvanlardaki bakterilerin aşırı şekilde büyümelerinin tek sorumlusu onlar değil. Bu sorun, sanıldığından çok daha büyük. Bununla birlikte, bu konuda bazı önlemler alınmalı. Örneğin bu etteki bakterinin insanlara bulaşmaması için en az 10-15 dakika 60-70 derece ısıda pişirilmeli. Ayrıca ete değdikten sonra da eller yıkanmalı…

Jordi Villa,Barselona Kliniği, Mikrobiyoloji Bölümü Başkanı: “Diyelim ki aldığınız bir tavuğu yıkadınız. Tavuğa temas ettiğiniz için, dirençli bakteriler elinize geçti. Eğer hemen sonra elinizi yıkamadan salata yapmak için marul doğrarsanız, tavuktaki bakteriler marula geçecektir. Ve marulu da pişirmeden doğrudan yiyoruz.’‘

Lerida’daki bu kasap dükkanında her gün onlarca kilo et satılıyor. Müşteriler kalite konusunda çok hassas. Özellikle de antibiyotik kullanımı konusunda…

Rosa Maria, Kasap: ‘‘Bu Galiçya tavuğu. Kalitesi yüksek ve antibiyotik kullanmadan 45 gün mısırla beslenmiş.’‘

Bu sorun daha çok üretim maliyetiyle alakalı… Örneğin organik tavuk, normal tavuktan altı kat daha pahalı… Sektördeki bazı profesyoneller, kalite konusunda pek de titiz değil.

Rosa Maria, Kasap: ‘‘Bu konuda daha fazla bilgimiz olursa elbette iyi. Ancak şu anda bu tarz etleri daha çok büyük marketler satıyor; geleneksel kasaplar değil…’‘

Peki çözüm nerede? Sadece uzman ve et üretici firmalar değil, daha başka birçok kişi de besicilik sektöründe antibiyotik kullanımının azaltılmasını istiyor. Avrupa’da bu konuda yeni bir yasa çıkarılması gündemde… Bazıları bu alanda yeni antibiyotik ilaçlar üretilmesini savunuyor. Ancak bu konuda çok ciddi çalışmalar yapılması gerekiyor. Ve elbette bir an önce harekete geçilmeli…

Jordi Villa,Barselona Kliniği, Mikrobiyoloji Bölümü Başkanı: ‘‘Olabilecek en kötü senaryoyu düşünelim ve antibiyotik üretilmediğini farz edelim. 30 sene boyunca doğal antibiyotik kullanan insanlar, hastalıklara karşı hassas hale gelecek. Ancak böyle giderse 20,25 sene içerisinde artık hiçbir antibiyotiğin etkisi kalmayacak.’‘

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Avrupa'daki kesimhaneler yeterince denetleniyor mu?

Besi hayvanlarına verilen antibiyotik insan sağlığını tehdit ediyor

Görünmez işçiler: Düşük ücretlerle Avrupa çiftliklerinde sömürülen ve tehlikeye atılan insanlar