Küresel ısınmanın çok bilinmeyen katalizörü: N2O

Küresel ısınmanın çok bilinmeyen katalizörü: N2O
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Azot protoksit iklim üzerinde karbondioksitten 300 kat daha güçlü

Azot protoksit sera etkisi olan çok güçlü bir gaz. Norveç‘te araştırmacılar özellikle tarım alanlarında salınan bu gazın etkileriyle daha iyi mücadele edebilmek için azot protoksiti daha iyi tanımaya çalışıyor.

Kahkaha gazı olarak da bilinen N2O sembolüne sahip Azot protoksitin çevreye çok zararlı olduğu biliniyor. Oslo’da çalışan araştırmacılar sera etkisine yol açan bu güçlü gazla mücadele için bir robot geliştirdi. Geliştirilen robot ölçümler yapılmasına ve laboratuarlarda yapılan çalışmaların deneylerinin sahada yapılmasına imkan sağlıyor.

Azot protoksit küresel iklim üzerinde karbondiyoksitten 300 kat daha güçlü etkiye sahip. Avrupalı araştırmacılar küresel ısınmaya yüzde 10 oranında katkısı olan ve ozon tabakasına da zarar veren bu gazla mücadele için çalışmalarını sürdürüyor.

“Eğer bir projenin bir alandaki azot protoksit salınımını azaltacağını düşünüyorsanız, bunu tesbit edebilmek için orada tüm sezon boyunca tekrar tekrar, tekrar tekrar ölçüm yapmanız gerekir. Çünkü bu gazın salınımı günden güne büyük değişiklşilkjler gösterebilir.
Bir odacığı toprağa indiriyor ve 3 dakika süre içerisinde bu odacıkta oluşan gaz miktarını ölçüyoruz.” (Lars Bakken, çevre bilimci akademisyen, Norveç, Life Sciences Uni.)

Genel olarak bu alanda ölçümler elle yapılıyor ve bu da çok fazla zaman alıyor. Burada ise “tümüyle otomatik hale gelmesi ve veri toplanması amacıyla tüm veriler otomatik olarak kaydedilip muhafaza ediliyor.”

Robot tarlanın farklı işlemlere tabi tutulan farklı bölümlerini inceliyor. Kahkaha gazının oluşumu bakteri kökenli bir doğa olayı. Fakat nitrojen kökenli gübrelerin kullanılması bu oluşumun çok daha hızlanması ve artmasına yol açıyor. Araştırmacılar tam olarak hangi bakterinin gazın yayılması emilmesine nasıl etki ettiğini tesbit etmeye çalışıyor.” (Pawel Lycus, mikrobiyolog, Norveç, Life Sciences Uni.)

“Bazı bakterilerin N2O üretimine sebep olduğunu bazılarınınsa bunun emilmesine yardımcı olduğunu biliyoruz. Fakat toprakta bulunanların büyük çoğunluğu bazen üretime katkı yapıyor bazen de emilimini sağlıyor. Çalışmalarımızın amacı moleküler ve biyokimyevi temelde azot protoksitin üretim ve emilim işleminin nasıl olduğuna dair bilgilerimizi arttırmak.”

Araştırmalardaki hedeflerden biri ilgili bakteriyi kontrol altına alabilmek, bir diğer anlatımla da azot protoksitin indirgeyicisi bakterinin kontrollü olarak üretilebilmesini sağlamak:

“Bu halen protoksit azotu önleyebilen tek madde olarak bilinen çok özel bir protein. Burada da gördüğünüz gibi proteinin merkezindeki bu bakır atomları reaksiyon için olmazsa olmaz öğeler. Biz de biyokimya açısından bakterinin bu proteini nasıl ürettiğini anlamaya çalışıyoruz.” (Manuel Soriano-Laguna Biyokimyager, East Anglia Univ.)

Son yıllarda azot protoksit salınımı belirgin bir şekilde arttı. Proje koordinatörü Asa Frostegard’a göre yalnızca kullanılan gübre çeşitleri değil aynı zamanda toprağın içeriği ve onun işlenme şekli de temel derecede önem arzediyor.

“Gübrelerin etkisi belki geri planda düşünülebilir fakat daha iyi işleme yöntemlerine ihtiyaç duyuyoruz. Toprak havalandırılmalı, aşırı miktarda gübre kullanılmamalı. Elde ettiğimiz bir diğer bilgiyse toprağın ph’ını yükseltebilirsek bu da asit etkisi yapıyor ve protoksit azot miktarını önemli ölçüde azaltabiliyoruz.”

Küresel ısınmanın önlenemeyişi birçok disiplini birlikte çalışmaya itiyor. Sera gazlarıyla mücadelede de mikrobiyoloji, biyokimya ve robot teknolojisindeki bilgi birikimi ve çalışmaların ortak projelerde yer alması büyük önem taşıyor.

Daha fazla bilgi için:
https://nora.nmbu.no

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Ölümcül yılan zehrinden şifa bulmak mümkün mü?

Motorlu araçların hayatımızı tehdit eden partiküller salmasına engel olunabilir mi?

Omega 3 ihtiyacını karşılamada devrim yaratacak besin kaynağı: Mikroalgler