Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hollanda’da yaşanan diplomatik skandalların ardından Hollanda’nın Türkiye’den ve Türk halkından özür dilemesini istediklerini…
REKLAMDışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hollanda’da yaşanan diplomatik skandalların ardından Hollanda’nın Türkiye’den ve Türk halkından özür dilemesini istediklerini söyledi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ayrıca, Hollanda’nın Türkiye’den özrünü yazılı olarak iletmesini istediklerini söyledi.
#Metz'de Basın mensuplarının sorularını yanıtladık. Bir kere daha söylüyoruz: “Hollanda'nın özür dilemesi yeterli değil” pic.twitter.com/Y3lfhvLPON
— Mevlüt Çavuşoğlu (@MevlutCavusoglu) March 12, 2017
Çavuşoğlu, Fransa’nın Metz şehrinde Türk halkıyla yapacağı buluşma toplantısı öncesinde basın mensuplarının Hollanda ile yaşanan krize ilişkin sorularını yanıtladı.
Bir basın mensubunun konunun Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürülüp götürülmeyeceğine ilişkin sorusu üzerine Çavuşoğlu, dünden bu yana Avrupa Birliği dönem başkanı Malta’nın dışişleri bakanı dahil birçok dışişleri bakanı, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland’ın ekibi ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanı Pedro Agramunt ile görüştüğünü kaydetti.
Hollanda vatandaşı ve AB Komiseri Frans Timmermans ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’ya fiziki şiddet uygulandığı sıra dahil, toplam üç kez görüştüğünü, daha pek çok görüşmeler yaptığını anlatan Çavuşoğlu, Hollanda Dışişleri Bakanı Bert Koender ile görüşmesinde bakanın yardımcı olacaklarını söylemesine rağmen o sırada büyükelçiliğe vekalet eden Türk maslahatgüzarının götürülüp karakolda hücreye atıldığını aktardı.
Olayın ardından da Avrupalı pek çok muhatabını aradığını vurgulayan Çavuşoğlu, “Herkesin söylediği, ‘Şu ana kadar gördüklerimize, duyduklarımıza inanamıyoruz.’ Ama hadi bir açıklama yapın? O zaman işte Avrupa içinde dayanışma
ön plana çıkıyor. Yazık” diye konuştu.
Türkiye’den de Türk milletinden de özür dilemelisiniz
Konunun AİHM’e taşınıp taşınmayacağına ilişkin soru üzerine Bakan Çavuşoğlu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve ilgililerin gerekli mütalaaları yaptığını söyledi.
Çavuşoğlu, “Ne gerekiyorsa uluslararası hukukta AİHM dahil mücadelemizi sürdüreceğiz ama önce böyle mert bir şekilde, bu Hollanda’nın faşizan uygulamasının yanlış olduğunu Avrupalılardan da duymak istiyoruz. Sadece bizim gibi ülkelere ders vermeye kalkmasınlar, Avrupa’nın göbeğinde bu faşizan uygulamaya eleştiri yapacaklar mı yapmayacaklar mı merakla bekliyorum şimdi” dedi.
Hollanda maslahatgüzarını sabaha doğru çağırdıklarını ve büyükelçinin Türkiye’ye gelmemesi gerektiğini söylediklerini anlatan Çavuşoğlu, “Türkiye’den de Türk milletinden de özür dilemelisiniz, bu özrü de yazılı olarak iletmelisiniz, dedik. Hollanda seçimde birkaç oy alabilmek için bu ucuz politikaya başvurdu. Topunuzun oyu ne, birinizin yüzde 17, birinizin yüzde 16, işte onlarla boğuşuyorsunuz”
Hollanda’daki bu partiler ve siyasetçilerin marjinalleştiğini vurgulayan Çavuşoğlu, “Zemin kayması yaşaya yaşaya Wilders’ın çizgisine gitmişler” dedi.
Hollanda hükümeti, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın Türk toplumuyla ve diplomatik temsilcilerle bir araya gelmek amacıyla geçen hafta sonu yapacağı ziyaretleri engellemişti.
Rotterdam’da Türk Başkonsolosluğuna geçmesine müsade edilmeyen Kaya’nın önce korumaları gözaltına alınmıştı.
Kaya’yı aracından çıkarmaya çalışan polis, vinçli çekici getirip aracı zorla çekme girişiminde bulunmuştu.
Aracın kilidini açmak zorunda kalan Bakan Kaya, başka bir araçla polis eskortuyla Almanya’ya götürülmüştü.
Bu faşist uygulama karşısında Demokrasi adına dünyanın tavır alması gerekiyor! Bir kadın bakana yapılan bu muamele asla kabul edilemez.
— Dr.Betül Sayan Kaya (@drbetulsayan) March 12, 2017
Hollanda güvenlik güçleri, cumartesi gecesi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’ya destek vermek için Rotterdam’a giden Türk vatandaşlarını dağıtmak için polis köpekleri ve atlı polisleri kullanarak sert şekilde müdahale etmişti.
Wilders'ın Köpekleri / Dogs of Wilders pic.twitter.com/2F7NrOYQQH
— Mevlüt Çavuşoğlu (@MevlutCavusoglu) March 12, 2017
Bu arada Türkiye ile ilişkileri düzeltmek istediklerini dile getiren Hollanda Başbakanı Mark Rutte ise özür dilemeyeceklerini dile getirdi.
Seçim çalışmaları için bulunduğu Amsterdam’da basına demeç veren Rutte, şöyle konuştu:
REKLAM“Bazı Türk siyasetçiler Hollanda’nın Nazizm ve faşizmle ilişkisinden bahsediyorlar. Rotterdam Belediye Başkanı’nın da dün söylediği gibi bu ülke, İkinci Dünya Savaşı sırasında Naziler tarafından bombalandı. Bu tarz konuşmalar kesinlikle kabul edilemez. Kesinlikle özür dilemeyeceğiz, yaptıklarından dolayı onlar özür dilemeliler”
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Skandalın hesabı mutlaka sorulacak
Koaceli’de halka seslenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hollanda’da yaşanan skandalın hesabının mutlaka sorulacağını ve bu ülkenin bedel ödeyeceğini söyledi.
Hollanda’nın önce uluslararası hukuku ve demokrasiyi öğrenmesi gerektiğini de dile getiren Erdoğan şöyle konuştu:
“Hollanda Avrupa Birliği üyesi bir hukuk devleti gibi değil, bir muz cumhuriyeti gibi davranmıştır. Yıllarca Türkiye’ye insan hakları, hukuk, demokrasi nutukları çekenlerin kendilerinin aslında bu değerlerden ne kadar uzak olduğunu tüm dünya gördü. Şimdi yaptıkları terbiyesizliğe kılıflar uydurmaya çalışıyorlar. Ne söylerlerse söylesinler, mızrak çuvala sığmaz, yapılan işin adı bir skandaldır. Hollanda, bu terbiyesizliğinin bedelini mutlaka ödeyecektir”
REKLAM“Buradan Avrupa Birliği organlarını ve demokrasiyi, insan haklarını, hukuk devletini koruma misyonuyla çalışan tüm uluslararası kuruluşları, Hollanda’ya karşı seslerini yükseltmeye, hatta yaptırım uygulamaya davet ediyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Benim bakanım, diplomatik bir arabanın içinde mahkum. Ondan sonra da ‘bizim tayin edeceğimiz arabaya binmezse, çekiciyle alıp götüreceğiz’ diyorlar. Şu vahşete bak. Var mı eğilmek. Biz Allah’ın huzurunda eğiliriz, secdede eğiliriz, başka eğilmek yok. Çünkü bu ülke, kendini hem Avrupa Birliği değerlerine hem de küresel demokratik kabullere sığmayan, ancak faşist yönetimlerde görülebilecek bir konuma düşürmüştür. Meselenin 16 Nisan halk oylamasının ötesinde bir anlama sahip olduğu açıkça ortadadır. Avrupa kıtası, Türk düşmanlığı, Müslüman düşmanlığı, İslam karşıtlığı hastalıklarının pençesinde inlemektedir. Irkçı partilerin ve ırkçı söylemlerin giderek yükselmesi, Avrupa’nın geleceğini tehdit ediyor. Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında kaybedilen 10 milyonlarca insandan, yaşanan derin acılardan gereken derslerin hala çıkartılmadığını, üzüntüyle müşahede ediyoruz. Biz kendi medeniyetimizin, kültürümüzün ve tarihimizin bize tavsiye ettiği şekilde, insan öncelikli, yaşatma öncelikli duruşumuzu sonuna kadar sürdüreceğiz”