Kamu kurumlarının şeffaflığı Avrupa'daki yolsuzluğu azaltabilir mi?

Kamu kurumlarının şeffaflığı Avrupa'daki yolsuzluğu azaltabilir mi?
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Insiders bu hafta Avrupa Birliği'nde bulunan kamu kurumlarının şeffaflığını konu alıyor. Bazı kurumların yapısı şeffaf olmadığı için büyük yolsuzluk vakaları görülüyor.

“Bu Belçika waffle’ının fiyatı iki Euro. Yani Avrupa Birliği bütçesinin bir kişiye günlük ayırdığı paranın iki katından fazla. Bu yeni yönetmelik gerçekten de çok kötü hazırlanmış. Şimdi Avrupa kurumlarının başkenti Brüksel’de sorularımızın yanıtlarını arayacağız.”

Avrupa’da vergi veren vatandaşların paralarının nasıl harcandığı her zaman soruşturulmuştur.
Peki bu ne demek? Öncelikle mütevazi bir bütçe…

2016 yılında 158 milyar Euro vergi toplandı.

Bu miktar Avrupa Birliği’ndeki 28 ülkenin toplam milli gelirlerinin yüzde birine tekabül ediyor.
Ya da her vatandaş için 85 sent…

Avrupa’daki kurumların yönetim maliyeti toplam masrafların yüzde 6’sına tekabül ediyor.

Geri kalan bütçeyse Avrupa Birliği’ne üye diğer devletler ve üçüncü dünya ülkelerindeki faaliyetler için harcanıyor.

Marc Rogerson’ın sözcülüğünü yaptığı Avrupa Denetim Mahkemesi işte bu bütçeyi gözden geçirmekle görevli.

Yardım talebinde bulunanlar en çok tarım, doğal kaynaklar ya da bölgesel kalkınma gibi Avrupa fonlarından yararlanıyor. Yani paranın en kötü kullanıldığı alanlar…

Marc Rogerson, Avrupa Denetim Mahkemesi Sözcüsü: “Bu paranın yüzde dörtlük bir kısmı israf ediliyor ya da kurallara göre harcanmıyor. Örneğin bir anlaşmaya fon sağlandıktan sonra prosedür iyi takip edilmezse, bu anlaşma doğru tanıtılmıyor demektir. Bu da kurallara aykırı. Bazı karşılaştığımız durumları şöyle açıklayabilirim. Uçağın olmadığı bir hava limanı ya da gemilerin olmadığı bir liman. İşte paralar burada israf oluyor. Biz de bunları tespit edip söylüyoruz.”

Sahtekarlık tespit edilen durumlarda araya OLAF, yani ‘Avrupa Yolsuzlukla Mücadele Organizasyonu’ giriyor.

Bu kurum 2015 yılında yaklaşık 900 milyon Euro’luk bir meblağın geri kazanılması gerektiğini tespit etti.

Bu rakam bir önceki sene yaklaşık 187 milyon Euro’ydu.

Bu kuruma göre Avrupa Birliği kuruluşlarında görev yapan çalışanların karıştığı yolsuzluk bu rakamın sadece yüzde birine tekabül ediyor.

Yolsuzluğun büyük bir kısmı yapısal ve sosyal fonlar, gümrük, ticaret ve yabancı ülkelere yapılan yardım fonları üzerinden yapılıyor.

Avrupa Yolsuzlukla Mücadele Organizasyonu’nun yaptırım gücü bulunmuyor. Araştırılması gerektiğini tavsiye ettiği yolsuzluk vakalarının çoğunluğu da, üye devletlerin yetkilileri tarafından denetlenmiyor.

Bu kurumun başkanına göre, sınırları olmayan bu suçları takip etmek çok zor. One göre Avrupa Kamu Savcıları Ofisi’nin kurulması çok önemli.

Giovanni Kessler, Avrupa Yolsuzlukla Mücadele Organizasyonu Başkanı: “Yasa dışı para transferi açık bir pazar durumunda… Adalet noktasında, ortak pazar yok. Eğer sınırları geçerek işlenen bir suçu araştırmak istediğiniz de ve söz konusu suç üç farklı ülkede aynı anda işlenmişse, işin içinden çıkmak çok zor. Bu durumda, daha Avrupalı hareket etmek gerekiyor.”

Avrupa Konseyi’nde daha hızlı ilerleyen ‘multi-speed Avrupa’ kavramları tartışmaları arasında Avrupa’nın çok daha fazla denetlenmesi de konuşulan konular arasında…

Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker bu fikri destekliyor. Ancak yönetmelikler konusundaki görüşleri biraz farklı…

Jean-Claude Juncker, Avrupa Komisyonu Başkanı: “Artık Avrupalıların günlük hayatlarının her alanına karışmak istemiyoruz. Yanlış fikirde olan komisyon üyeleriyle tuvaletlerdeki sifonların nasıl Avrupa düzeyinde olması gerektiğiyle ilgili tıpkı bir aslan gibi savaştım.”

“Avrupa Komisyonu Başkanı artık tuvalet sifonlarını denetlemek istemiyor. Avrupalıların zamanını ve parasını korumak için bürokrasiye karşı savaş açmış durumda. Ancak bu kadar da kolay değil.”

Brüksel’deki bir sivil toplum örgütü olan Corporate Europe Observatory bu görüşe karşı çıkıyor. Bu kurumun başkanı, daha az yasanın vatandaşlar açısından daha az koruma anlamına geldiğini ve ceplerinden daha fazla para çıkacağını söylüyor.

Olivier Hoedeman, Corporate Europe Observatory Koordinatörü: “Bu yeni yasa taslağı ihtiyacımız olan sağlık ve çevre konusundaki düzenlemelerin önüne yeni engeller çıkarıyor. Bu sayede komisyonun önerdiği şeylere karşı endüstrinin elini güçlendirmiş oluyoruz. Son birkaç senede bunun birçok örneğini gördük. Komisyonun, binlerce insanın hastalanmasına ya da erken yaşta ölmesine sebep olan iç salgı yapısını bozan kimyasalların tanımlamasını yapması gerekiyor. Bu karar uzun yıllar boyunca ertelendi. Ve sonunda, sanayi lobisi bazı faaliyetlerle komisyonun yaptığı tanımlamayı büyük ölçüde zayıflattı.”

Vatandaşların çıkarlarını korumak Avrupalı kamu denetçilerinin görevi. Emily O’Reilly ve arkadaşlarının görevi kötü yönetilen Avrupa Birliği kurumlarını denetlemek. Goldman Sachs şirketi tarafından işe alınan eski komisyon başkanı Jose Manuel Barroso vakası da araştırdıkları konular arasında… O’Reilly karar veren mercilerin daha şeffaf olması gerektiğini, hatta Brexit müzakereleriyle ilgili ayrıntıları kamuya açmayı planladıklarını belirtiyor.

Emily O’Reilly, Avrupa Kamu Denetçisi: “İnsanlar kararların nasıl verildiğini bilmek istiyor. Zaten üzerinde çalıştığımız şeffaflık uygulamasının özünde bu var. Hangi kurum şeffaf değilse araştırılmalı. Komisyon makul bir oranda şeffaf. Parlamento da yine belli bir oranda şeffaf. En az şeffaf olan kurum aslında konsey. Peki konsey nedir? Konsey, aslında üye devletlerdir. Şeffaf bir yapıya bürünmek istemeyenler, üye ülkeler ve bu devletlerin siyasileridir. Çünkü vatandaşların hoşlanmadığı şeyleri Brüksel’e gelip değiştirmek mümkün.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Basın özgürlüğü kısıtlanan Polonya'nın AB uyum süreci nasıl ilerliyor?

Yunanistan AB üyeliğinin 60. yılında dar boğazda

Görünmez işçiler: Düşük ücretlerle Avrupa çiftliklerinde sömürülen ve tehlikeye atılan insanlar