Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimi geride kaldı.
Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimi geride kaldı. Ancak ülkede siyasilerin mücadelesi bitmiş değil.
Zira bütün gözler Haziran ayında yapılacak parlamento seçimlerinde. Cumhurbaşkanı seçilen Emmanuel Macron bu sefer mecliste çoğunluğu sağlamanın yolunu arayacak.
Yeni başbakan ve hükumetin mecliste güvenoyu alması için bu şart.
Gazeteci ve siyasi analist Nabila Ramadani bu noktaya dikkat çekiyor: “Emmanuel Macron’un karşısındaki ilk en büyük sorun Ulusal Meclis’te çoğunluğu sağlamak olacak. Ancak bu şekilde reformlarını hayata geçirebilir ve etkili bir yönetim sergileyebilir.”
Yarı başkanlık sisteminin olduğu Fransa’da anayasaya göre en üst siyasi lider olan Cumhurbaşkanı, başbakanı atayabilir, hükumetteki bakanlarla ilgili tavsiyede bulunabilir.
Parlamento seçimleri sonrası üç siyasi senaryodan bahsedilebilir.
Birinci durumda Macron mecliste siyasi çoğunluğu sağlar. Böylece politikalarını rahatlıkla hayata geçirebilir.
İkinci senaryoda Yürüyüş Hareketi meclisteki en büyük grup olur ancak çoğunluğu sağlayamaz. Bu durumda Macron’un hareket kabiliyeti kısıtlanmış olur.
Son olarak kohabitasyon durumu. Macron başbakanını partisi dışından atamak zorunda kalabilir.
Fransa’da 1986 – 1988, 1993 – 1995 ve 1997-2002 yılları arasında olmak üzere üç kez kohabitasyon dönemi yaşandı.
Bu süre zarfında cumhurbaşkanı ve meclis arasında birçok konuda ikilik çıktı.
2000 yılında cumhurbaşkanının görev süresinin beş yıla indirilmesiyle bu sorunun üstesinden gelmek amaçlandı.
Macron’un takımı 11-18 Haziran’daki seçimden güçlü bir zaferle çıkmak için çalışıyor.
Ülkede yapılan son Ipsos /Sopra Steria anketine göre Fransızların yüzde 61’i Yürüyüş Hareketi’nin mecliste çoğunluğu sağlamasını istemiyor.