Jeotermik enerjide yeni bir devir mi başlıyor?

Jeotermik enerjide yeni bir devir mi başlıyor?
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

İzlanda jeoterik enerji kullanımında yeni bir devri başlatma telaşında.

İzlanda jeoterik enerji kullanımında yeni bir devri başlatma telaşında.

Bir araştırma projesi kapsamında, yeraltındaki ısı enerjisini kullanmak için geleneksel olarak katedilen mesafe 2 katına çıkarılıyor.

Yaklaşık 5 kilometre derinden sondajla çıkarılan buharın ısısı 500 dereceye kadar yükselebiliyor.

Henüz deneme aşamasındaki projede herşeyin yolunda gitmesi durumunda yeryüzüne çıkarılan bu ısı enerjisi eski oranlara kıyasla 10 kat fazla elektrik enerjisi üretebilecek.

Dünyanın iç katmanlarında bulunan sıcak sıvı ve buharın kayda değer bir enerji üretme kapasitesi var.

Burada, Reykjanes yarımadasında dünyanın en yüksek ısıya sahip sondaj kuyusu bulunuyor.

Bu sondaj kuyusunda bugüne kadar en fazla 2,5 kilometre derinliğe kadar inilmişti.

Ancak araştırmacılar daha derine indikçe, “son derece kritik şartlar” adını verdikleri durumlarda 500 derece sıcaklıkta buhar buldular.

Magma rezervuarlarına yakın bulunan bu buhar, 2,5 kilometre derinlikten çıkarılan ısı enerjisinden 10 kat daha fazla enerji üretme kapasitesine sahip.

Geliştirilmiş Derin Jeotermal Sistem DEEPEGS İzlandalı şirketlerin öncülüğünde uluslararası ticaret birliği tarafından geliştirilen bir araştırma projesi.

DEEPEGS’in proje kordinatörü Gudmundur Fridleifsson, projenin hedefini şöyle tanımlıyor :

“Daha derinde sondaj yapmalı ve doğaya yer altındaki ısıyı yeryüzüne çıkarması için yardım etmeliyiz. Eğer bu sıcaklıkta sıvıya rastlarsak, işte bu tehlikeli olabilir. Ancak, elde ettiğimiz buharı yeryüzüne çıkarmayı başardığımız takdirde bununla 30, 40 hatta 50 megawatts enerji üretmeyi hedefliyoruz.” Fridleifsson’a göre burada elde edilen bulgular dünyanın başka bölgelerinde de kullanılabilcek.

DEEPEGS araştırma ekibinin karşılaştığı en büyük sorunlardan biri yeni derin sondaj tekniklerini el yordamıyla, nereye sondaj yaptıklarını görme fırsatları olmadan denemek zorunda olmaları.

Makine mühendisi Albert Albertsson karşılaştıkları zorlukları şuı şekilde ifade ediyor:

“Bilinmeyen bir yerde sondaj yapmak büyük zorluk. Bugün, yerin altından ne çıkardığımızı çıkana kadar görme fırsatımız yok. Karşılaştığımız en önemli problem sıvının kimyası. Ölçeklendirme ve aşınma gibi sorunlarla ilgilenmemiz gerekiyor.”

Yer kabuğunda sondaj yapmak tehlikeli bir faaliyet. Derinlere indikçe, bir magma rezervuarına denk gelme veya yer altında gerçekleşen depremlere maruz kalma riski de artıyor.

Öte yandan buharı yeryüzüne çıkarmak, aynı zamanda karbondioksit ve kükürt gibi zehirli gazları da yeryüzüne çıkarmak anlamına geliyor.

Derin sondaj tekniği üzerine yapılan araştırma 2018 yılının sonunda tamamlanacak. Eğer bu teknik, klasik jeotermik kaynaklardan daha fazla enerji üretebilir ve içerdiği riskler kabul edilebilir seviyelere çekilebilirse jeotermik enerji için yeni bir devir başlamış olacak.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Türkiye'de kömürlü termik santraller nerelerde var?

Ölümcül yılan zehrinden şifa bulmak mümkün mü?

Motorlu araçların hayatımızı tehdit eden partiküller salmasına engel olunabilir mi?