Taşeron firmalar işçilerin haklarını gasp ediyor

Taşeron firmalar işçilerin haklarını gasp ediyor
By Valérie Gauriat
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Fransa'nın kalbinde Touraine'in üzüm bağlarındayız. Avrupa'nın tadı sayılan üzümlerin tam hasat zamanı. Konumuz taşeron işçiler.

Mladen, karısı ve kızları ile birlikte birkaç yıldır Bulgaristan’dan buraya çalışmaya geliyor. Üç haftalık hasattan sonra, tarlada diğer şarap üretimi işleri için kalacaklar. Mladen bu işin kendisi için iyi bir kısmet olduğunu söylüyor.

Bulgar işçi Mladen: “Bulgaristan’da çok az para var. Fransa iyi.”

euronews: “İyi mi gerçekten?”

Mladen: “Tabii ki iyi! İki kızım var. Bu sayede Bulgaristan’a döndüklerinde üniversiteye gidebilirler.”

euronews: “Çocuklarının eğitimi için?”

Mladen: “Evet, burada çalışıp para kazanıyoruz. Sonra döndüklerinde okula gidecekler. Bulgaristan’da çok para yok.”

Aile, üzüm bağının sahibi Jacky Blot tarafından işe alınan 12 yabancı taşeron işçi arasında yer alıyor. Toplamda 100 işçi çalıştıran Jacky, bu işçileri Bulgaristan’dan bir aracı taşeron firma vasıtası ile buluyor.

Şarap imalatçısı, şaraplarının kalitesini ve elle hasat geleneğini korumak için bunun gerekli bir çözüm olduğunu belirtiyor:

“Bağda yaklaşık 1000 üzüm fidesi var. 300 bin şişe şarap yatıyor burada. Fırsatı kaçırmamak lazım. Hasat için 2 gün öncesi çok erken; 2 gün sonrası ise çok geç. Üzümler kesinlikle tam vaktinde kesilmeli. İşin en zor tarafı, hasat yapılması gereken fidelere yeterli sayıda işçiyi doğru zamanda yönlendirmek. İşimiz dikkat gerektiren zor bir iş. Eskiden yerel halktan insanlar bu işlerde çalışırdı. Fakat şimdi bu işi yapacak insanı bulmak zor. O yüzden Fransa dışından insanlar getirtiyoruz.”

Jacky, yabancı taşeron işçiler Fransızlardan daha pahalıya mal olduğu için sayılarını sınırlı tutuyor. Fakat bu işçilerin daha özverili çalıştığını ekliyor:

“Fransız işçilere saatine 18 Euro ödüyorum. Yani kesintilerden sonra Fransız’ın cebine yaklaşık 13 Euro para giriyor. Oysa Bulgarlar için ödediğim miktar 40 Euro. On iki tane Bulgar işçi için 500 Euro ödüyorum. Onlar bana pahalıya mal oluyor fakat eminim ki işi kesin vaktinde bitirecekler.”

Bir diğer üzüm bağı sahibi Nicolas Brunet, bir zamanlar Bulgar taşeron firmalar vasıtası ile işçiler çalıştırmış. Fakat artık çalıştırmıyor. Dahası, bağlarına sezonluk işçi olarak gelen iki Bulgaristanlıyı tam zamanlı olarak yanında işe almış.

Anatoliy, geçici taşeron işçi olarak çalışmaya geldiği yerde, 7 yıldır sürekli çalışıyor.

Bulgar işçi Anatoliy Todorov: “Burada ayda 1200 Euro alıyorum. Bulgaristan’dan 6 kat daha fazla. Büyük bir fark var.”

İşveren için de önemli bir fark. Her şeyden önce küçük aile çiftliğinin sürdürülebilirliğini sağlamak için yerel halktan bulması zor olan sadık işçilerini korumak istiyor.

Çiftlik sahibi Nicolas Brunet bazı aracıların uygulamalarına tamamen karşı. Bu yüzden taşeron firmalarla çalışmadığını vurguluyor:

“Taşeron işçi sisteminde, sözleşmelerde konaklama ve yiyecek ücretleri için kesintiler var. Bunların kalitesi de çok düşük. Ayrıca Bulgaristan ya da Romanya’da sosyal güvenlik ve işsizlik adı altında bu kişilerin maaşlarından kesintiler yapılıyor. Fakat bu primler devlete çoğu zaman ödenmiyor. Modern köleliğin bir diğer şekli olan bu durum beni şok etti. Ben buna alet olmak istemiyorum. Bu yüzden işçilerimi Fransız mevzuatı altında kaydediyorum. Hem onlar hem de benim için her şeyin açık ve net olmasını istiyorum.”

Saint Martin le Beau kasabasının Belediye Başkanı Angelique Delahaye ile buluşuyoruz. Aynı zamanda Avrupa Parlamenteri olan Delahaye, bir sebze tarlasının da işletmesini yürütüyor. Belediye Başkanı, yerel halktan tarlada çalışacak insan bulamadığı için düzenli olarak yabancı taşeron işçilere başvurduğunu belirtiyor:

“AB’nin genişlemesiyle, doğu ülkelerinin kırsal alanlarından gelen, bu tür tarım işçileri tarlalarda istihdamı kabul ediyor. Asıl konu, üye ülkelerdeki kontrol eksikliğidir. Ayrıca, üye devletlerin kendi kanunlarına dahil ettiği mevzuatlar üzerindeki kontrolleri, ne AB Komisyonu ne de AB Parlamentosu yapabilir. Dolayısıyla her devlet kendi içinde kontrollerini yapar, eğer dolandırıcılık yapan kişiler varsa yaptırım uygular. Bu kadar basit.”

Mevsimlik işçilerden, şirket için düzenli olarak çalışan bir kişiyle karşılaşıyoruz. Bunlardan bazısı aracısız direk Fransız çiftliğine çalışıyor.

İşçilerden bir tanesi, geçmişte şüpheli bir Bulgar taşeron firmasıyla yaşadığı sorunlar yüzünden kameraya çıkmak istemiyor:

“Ücret, saatler, sözleşme ve sosyal güvenlikle ilgili bir sorunum vardı. Bunun için iş denetimine başvurdum zaten. Sekiz ay çalıştım. Fakat emeklilik, hastalık için sosyal güvenlik primleri 3 ay ödendi. Açıkçası 5 ay sigortasız çalıştırıldım.”

Anatoliy ve ailesi ile patronlarından kiraladıkları çiftlik evinde buluşuyoruz. Taşeron işçilerin sömürülmesi ile ilgili çok şey duymuş ve geçmişte kendi başından da buna benzer bir şey geçmiş. Şimdiki amacı, birçok geçici sözleşme sonrasında işsiz kalan karısı Petya için sabit bir iş bulmak. Böylece gerekli maddi imkana kavuşup kendi evini satın almak istiyor.

Anatoliy: “Fransa’da çalışmaya başladığımda oğlum 2 buçuk yaşındaydı. Bulgaristan’a gittiğimde beni tanımadı. Yanımda olacak başka bir baba istiyorum diyordu. Oğlum sekiz yaşına gelinceye kadar ben burada çalıştım. Benim için şu anda en önemli şey ailemle birlikte bir ev yapmak. Fransa’da sadece bana ve aileme ait bir ev inşa etmek istiyorum.”

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

"AB taşeron işçi sorununa çözüm bulmazsa güven kaybına uğrar"

AB'de sömürülen taşeron işçilerin dramı

Görünmez işçiler: Düşük ücretlerle Avrupa çiftliklerinde sömürülen ve tehlikeye atılan insanlar