Türkiye seçimlere hazırlanırken dolar rekor tazelemeye devam ediyor

Türkiye seçimlere hazırlanırken dolar rekor tazelemeye devam ediyor
By Faruk Can
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Türkiye 24 Haziran seçimlerine hazırlanırken oy tercihlerindeki en önemli etkenlerden biri olan ekonomide alarm zilleri çalıyor. Dolar Türk lirası karşısında yeni rekorlar kırmaya devam ediyor

REKLAM

Türkiye 24 Haziran seçimlerine hazırlanırken oy tercihlerindeki en önemli etkenlerden biri olan ekonomide alarm zilleri çalıyor.

Hergün yeni rekorlar kıran dolar 5 TL'nin kapısına dayandı.

Böylece yılbaşından bu yana liranın dolar karşısında değer kaybı yüzde 17’nin üzerine çıktı.

Mayıs ayı başında konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek kurlardaki hareketliliğin finans piyasaları kaynaklı olduğunu belirtti. Şimşek, "Enflasyon dinamiklerine baktığınız zaman kur eksenli bir baskı söz konusu. Ama önemli ölçüde reel ekonomiden kopuk, döviz piyasası söz konusudur. Bu endişelerin hızlı bir şekilde Merkez Bankası'nın atacağı adımlar, hem de seçim sonrası bu zor dönemin geride kalacağı, yeni bir reform hamlesiyle bu dönemin kapanacağını ümit ediyorum" dedi.

Şimşek’in yorumları ekonomi çevrelerinde Merkez Bankası’nın dolardaki yükselişi dindirmek piyasalardaki harareti düşürmek için faiz arttırımına gideceği beklentilerini yükseltti.

Fakat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İngiltere ziyaretinde verdiği bir röportajda düşük faiz politikalarında kararlı olduğunu ve merkez bankasının kanunen bağımsız olsa da kendilerinden gelen sinyalleri dikkate alması gerektiğini söylemesi piyasalarda soğuk duş etkisi yaptı.

Bu da Türk lirasındaki satış baskısının daha artmasına ve doğal olarak değer kaybının sürmesine yol açtı.

Peki Türk lirasındaki değer kaybı neden reel ekonomiyi etkiliyor ve hangi noktadan sonra alarm veriyor?

Öncelikle Türk lirasındaki değer kaybı aslında reel ekonomideki sorunların sebebi değil sonucu. Yani aslında yüksek cari açık, yüksek enflasyon ve bütçe açığı Türk lirasına olan güvenin azalmasına dolayısıyla döviz kurlarının yükselmesine neden oluyor. Seçim döneminde açıklanan vaatler de bütçe açığıyla ilgili endişeleri arttırıyor.

Öte yandan yükselen dolar, ödemeler dengesi negatif olan ülke ekonomisinde cari açığın finanse edilmesini daha da maliyetli hale getirerek bir kısır döngü oluşturuyor. İşte bu nokta da alarm zilleri çalıyor çünkü ekonomik çöküş öncesi geri dönülemez noktaya çok yaklaşıldığı anlamına geliyor.

Çünkü ekonomideki güven kaybı Ekonomist Atilla Yeşilada’ya göre ilk olarak yabancıları uzaklaştırırken bunu elindeki Türk lirası mevduatlarını dövize çeviren yerleşikler takip eder; son aşamada ise yabancı bankalar ‘bunlar ödeyemez’ diye hayıflanarak kredileri keser.

Reel ekonominin durumu

2017 yılında yüzde 7’nin üzerinde büyüme kaydeden Türkiye G20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ekonomi oldu. Fakat uzmanlar diğer makroekonomik veriler ele alınınca bu büyümenin çok da sağlıklı olmadığı görüşünde. Zira enfasyon 2017’nin tamamında yüzde 11,92 olurken aynı dönemde cari açık 47,1 milyar dolar oldu. Bu verilerle birlikte hızlı büyümenin aşırı ısınmaya neden olacağı uyarıları da her geçen gün daha da artıyor.

Bankaların özel sektöre verdiği kredilere sağlanan 250 milyar liralık devlet garantisi ve bazı temel kalemlerde gidilen geçici KDV kesintileri bu büyümeyi destekleyen en önemli kalemler arasında gösteriliyor. Bu önlemlerin geçici olmasının yanısıra kredi garanti fonunun sanayi gibi uzun vadeli değer yaratabilecek alanlar yerine inşaat sektörü ve yeni yatırım yerine işletme sermayesi şeklinde kullanılması ise ekonomi çarklarının uzun vadede sıkıntı yaşayacağına işaret ediyor.

Özel sektör

Özel sektörün durumu da alarm veren alanlardan birisi.

Özel sektörün yurtdışından sağladığı toplam kredi borcu 245 milyar dolar seviyesinde.

Kurdaki her artış şirketlerin sırtındaki yükü arttırırken bu borçlarını çevirebilmek için de dev holdingler de dahil firmalar kredilerini yeniden yapılandırma çabasına girişiyor.

Bu noktada gelen son ve daha kötü söylenti ise kredi geri ödemelerinde uzun süredir sıkıntı yaşayan Türk Telekom’un en büyük hissedarı OTAŞ’ın bankalar arasında kredi miktarlarıyla orantılı olarak paylaşılacak olması.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

24 Haziran seçimleri: Kadın yok, aileye vurgu var

CHP Brüksel Temsilcisi Sevinç: Ülkemizin refahı için AB reformlarını savunuyoruz

Ekonomideki 'U dönüşü' sonrası Merkez Bankası'nın rezervleri artıyor