Yaz aylarında turiste boğulan Avrupa durumdan şikayetçi

Yaz aylarında turiste boğulan Avrupa durumdan şikayetçi
By Sertaç Aktan
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Avrupa dünyanın en çok turist alan kıtası. Yaz aylarıyla birikte turist sayıları küçük turistik şehirlerde bile milyonları bulabiliyor. Turistik bölgelerin sakinleri ise artık bu durumdan şikayetçi.

REKLAM

Avrupalılar yoğun turist akınından rahatsız olmaya başladı. Özellikle yaz aylarında tavan yapan turizm bazı şehir ve kasabaları sakinleri için yaşanılmaz bir hale getirdi.

Tatilcilerin gözde mekanları Paris, Roma, Amsterdam gibi büyük şehirlerin yanı sıra Hırvatistan'ın ortaçağ yerleşkesi Dubrovnik gibi yerlerde yaşayanlar gelirlerinin önemli bir bölümünü turizme borçlular ancak günlük hayatları iyice zorlaşmış durumda.

Gürültü kirliliğinden artan suç oranlarına pek çok alanda sıkıntılar yaşanıyor ve özellikle küçük yerleşim birimlerindeki alt yapı büyük turist rakamları ile başedemiyor.

Örneğin İspanya'nın en turistik şehri olan Barselona'yı 2017'de toplam 30 milyon kişi ziyaret etti. Şehrin nüfusu ise sadece 1 miyon 625 bin kişi.

Turizm karşıtı örgütler doğuyor

* Turizm şehri öldürür (İspanya'da bir sokak afişi)

Bu konuda Avrupa genelinde protestolar artıyor ve sosyal hareketler hız kazanıyor. Bu yönde kurulan örgütler mevcut. Bir örnek 'Sürüdürülebilir Turizm için Mahalleler Asamblesi' (ABTS) ve bir başka örnek ise 'Turizme karşı Güney Avrupa Şehirleri Ağı' (SET). Bu iki organizasyon şu anda bu sosyal hareketin başını çekiyor ve turistik bölgelerde yaşayan sıradan vatandaşların turizmden nasıl etkilendiğini yetkililere duyurmaya gayret ediyorlar.

Turistler gittikleri yerlerde 'yerel halk gibi' yaşayarak oranın otantik havasını, yemeklerini ve aktivitelerini tecrübe etmek istiyor ancak bölgenin sakinleri orayı otantik yapan iş yerleri ve mekanların zamanla turistlere hediyelik eşya satan birbirinin aynısı dükkanlara dönüşmesinden, tur otobüslerinin fazlalığından ve her yerde uzun kuyruklara maruz kalmaktan şikayet ediyor.

Bunlarla birlikte turizm gelirleri kaynaklı olarak metrekare fiyatlarındaki büyük artışlar sonucu yerli halk bu bölgelerdeki kiraları karşılayamıyor, ev veya dükkan satın alamıyor. Gelen zengin yabancılar da ya kendileri yaşıyor ya da başka zengin yabancılara kiralıyor dolayısıyla bölgeyi otantik yapan doku ve değerler yok olmaya başlıyor. Bunu Paris ve Londra'nın en turistik noktalarında görmek mümkün.

Örneğin Venedik'te İtalyancayı ve İtalyan kültürünü, havasını deneyimlemeye giden bir turist sokaklarda İtalyan göremiyor ya da aşırı talep neticesinde son derece yüksek ücret ödeyerek bindiği gondolda 'O Sole Mio' şarkısını düşük ücretle çalıştırılan bir Bangladeşliden dinliyor.

Paris Louvre Müzesi - Mona Lisa tablosunu görmeye çalışan turistler

Tarihi şehirlerin alt yapıları aşırı turizmi artık kaldırmıyor

Bazıları dünya mirası kabul edilen şehirlerde turizmin altyapı üzerinde yarattığı baskı ve yıpranma da ciddi bir sorun halini aldı. Palma de Mallorca, Paris, Dubrovnik, Kyoto, Reykjavik gibi yerlerde çöp arıtma ve kanalizasyon sistemleri artık yeterli olamıyor.

Son olarak Taylandlı yetkililer Hollywood filmleri ile ünü artan Maya Plajı'nın turizm nedeniyle bir çevre felaketiyle karşı karşıya kaldığını görerek bölgedeki turizmi sınırlandırma kararı aldı.

Cruiser gemi turizmi sevilmiyor

Venedik'te dev bir cruise gemisi

Özellikle kıyı şehirleri uluslarararası gemi seyahati ile gezen turist kafilelerinin bir anda aşırı doluluğa ulaşmasına neden oluyor. Gemi kafilelerindeki turist sayısı bir günde on binleri bulabiliyor. Bu tarz turistler uğradıkları şehirlerde uzun süre kalmadıkları için şehirdeki otel ve restoran gibi hizmetleri çok nadir kullanıyor. Göreceli olarak az turizm geliri bırakan gemi kafilelerinden şehir sakinlerine sadece gürültü, görüntü ve fiziki kirlilik kalıyor.

Bazı şehirlerde kısa süreli kiralamalar yasaklanacak

Pek çok turistik yerde Airbnb aktivitelerine sınırlama getirildi çünkü bölgede yaşayan insanlar evlerini uzun dönemli kiralamaktansa günlük ve haftalık kiralama yoluna gitmeye başladı. Bu şekilde daha çok gelir elde eden evlerin değeri de haliyle aşırı artış gösterdi. Örneğin Amsterdam'da yakında yürürlülüğe girecek bir düzenleme ile kısa süreli kiralama yasaklanacak.

Uçakla seyahatin ucuzlaması, konaklama ve yerel ulaşımda iletişim teknolojilerinin sağladığı kolaylıklar ve avantajlar, yeterli ve gerekli düzenlemelerin yerel yetkililerce yapılmamış olması ve gelirini turizmden elde eden yerlerin farklı alanlarda kendilerini geliştirmemiş olmaları nedeniyle bu gelire muhtaç hale gelmeleri gibi sebepler 21. yüzyılda turizmin beklenmedik sorunlar doğurmasına yol açıyor. Neticede bu sorunlar da beklenmedik tepkilere neden olmaya başladı.

*Bu turizm değil, bu bir istila (Barselona'da bir pankart)

Turistik destinasyonların kapasite limiti

Uzmanlar herşeyin olduğu gibi turizmin de limitleri olduğunun görülmesi gerektiğini ve bir takım adımların atılması için küresel çapta ülkelerin işbirliğine gitmeleri gerektiğini ileri sürüyor. Aksi halde Manuel Delgado tarafından on yıl önce tanımı yapılan **'turist-fobi'**nin başlayabileceği uyarıları yapılıyor.

Bunun etkileri hali hazırda İspanya'da yaşanan turist karşıtı eylemlerde görülmekte. Marinalarda bulunan turist yatlarına düzenlenen saldırılar, turistlere karşı takınılan sert ve kaba tutumlar bu örneklerden bazıları.

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Güneş'in yapısına ve aktvitelerine ışık tutacak buluş

Hak mı suç mu?: Danimarka'da burka ve nikab yasağı protesto edilecek

Ek kaynaklar • Bussiness Standart, The Guardian

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Turizm patlaması Portekizlileri evlerinden etti

Diyarbakır'da inanç turizmi ile kalkınma planı

Fransa'da grevler turizme darbe vurdu