Lübnan Başbakanı Hariri: Suriye'deki savaşa dahil olmak bize zarar verir

Lübnan Başbakanı Hariri: Suriye'deki savaşa dahil olmak bize zarar verir
© 
By Anelise BorgesSertaç Aktan
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Euronews'a özel açıklamalar yapan Hariri Lübnan'ın artık kendi reformlarına ve önceliklerine odaklanacağını ve bölgedeki içsel Arap çatışmalarından kendini uzak tutacağını söyledi.

Lübnan Başbakanı Said Hariri Rusya ile iyi ilişkilere sahip olduklarını belirterek, Suriye lideri Beşar Esad yerine Rusya Devlet Başkanı Putin ile muhatap olmayı tercih ettiğini söyledi.

Euronews muhabiri Anelise Borges'in sorularını cevaplayan Hariri Suriye'deki savaş, Rusya'nın bölge politikaları ve Lübnan iç siyasetine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Yıllardır süren iç savaşla çalkalanan Suriye'nin geleceği konusunda da görüşlerini açıklayan Saad Hariri Suriye'nin Beşar Esad'ın değil kontrolünün Rusya'da olduğunu belirtti.

Lübnan'ı bir arada tutan adam

Lübnan sıklıkla uçurum kenarında dolaşan bir ülke görüntüsü veriyor. 15 yıl süren iç savaş ülkede hayatın her alanında iz bıraktı. Bölgedeki savaş Lübnan'da kurulan son derece kırılgan ve hassas dengelere sahip politik düzeni sürekli test eder vaziyette.

Ülke parçalı bir bulmaca gibi. Pek çok Lübnanlı için o parçaları bir arada tutabilen kişi Saad Hariri.

Euronews: Sayın Hariri, Lübnan için son derece önemli bir yıl öyle değil mi? Seçimler oldu ve neredeyse son 10 yıldır gerçekleşen ilk parlamento seçimleriydi. Neden bu kadar zor gerçekleşiyor? Bu şekilde olması sizin bu ülkeyi yönetmenizin neredeyse imkansız hale geleceği anlamını taşımıyor mu?

Lübnan Başbakanı Said Hariri: Hayır, bir düzene ulaşacağımızı düşünüyorum. İnsanlar anlamalı ve düşünmeli ki bu 4 yıl süresince devam edecek bir hükümet. Sizin de söylediğiniz gibi 10 yıllık seçimsiz bir dönemin ardından gelen yeni bir parlamento dolayısıyla yeni üyeleri var ve tüm siyasi grupların hacimleri değişti. Dolayısıyla bir ulusal birlik hükümeti veya uzlaşı hükümeti yaratmak biraz zor olacak. Kim hangi konuda ne istiyor ne kadar istiyor bu kadar çok sayıda tarafın beklentilerini tatmin etmek kolay değil.

Euronews: Lübnan gibi bir yeri idare etmek kolay bir iş olamaz, bunun için oldukça zor bir tarihi geçmişe sahipsiniz, tüm inançlar arasında komplike bir güç paylaşımı düzenlenmiş. Şimdi bu zor düzene bir de etrafınızdaki savaş durumu eklendi. Burada konuştuğum çok sayıda kişi bana sizin bu bulmacada tüm parçaları bir arada tutan kişi olduğunuzu söyledi. Sizce neden? Lübnan’I idare edecek doğru kişi neden sizsiniz?

Said Hariri: Ben kendimden önce Lübnan’ı düşünüyorum ve Lübnan’da hükümeti oluşturan siyasi gruplar içerisinde herkesle konuşabilecek birine ihtiyaç duyulduğuna inanıyorum. Eğer anlayış saptayabilen tavizkar bir yönetim istiyorsanız bunun için tüm tarafların biraz taviz vermesi gerekli. Herkesin içinde ben belki biraz daha fazla taviz veriyorum çünkü ülkemin partimden ve diğer partilerden daha önemli olduğunu düşünüyorum.

"İstifa ederek sisteme bir şok etkisi vermek istedim"

Euronews: Geçtiğimiz sene Suudi Arabistan’daki bir televizyona çıkarak istifa ettiğinizi duyurmuştunuz. İstifanız şok etkisi yaratmıştı ancak istifa şekliniz de destekçileriniz ve tüm dünya için ciddi bir sürpriz olmuştu. Ne olmuştu o zaman? Neden bu şekilde yaptınız?

Said Hariri: Sisteme bir şok etkisi vermek istedim çünkü o dönem ülkenin iyi yönetilemediğine ve hükümetin taraflara kulak vermediği bir yönetim şekline evrildiğine inanıyordum. Ayrıca bölgemizdeki zorlukları biliyorsunuz. Lübnan olarak tarafgirlik yapmayan bir pozisyona ihtiyacımız var. Benim istifam da insanlara ‘bakın bu gidilen yol doğru değil, Lübnan’ın her konuda nötr olmasına gerek yok ama tüm içsel Arap çatışmalarından kendimizi uzak tutmalıyız ve soyutlamalıyız’ uyarısını vermek için pozitif bir şoktu.

Euronews: Verdiğiniz mesajdan da öte bu mesajı hangi sözcüklerle nerede verdiğiniz önemliydi. Suudi Arabistan ile olan ilişkiniz hakkında bize neler söyleyebilirsiniz?

Said Hariri: Suudi Arabistan ile olan ilişkim mükemmel seviyededir. Bu durum hem onların hem de Lübnan’ın çıkarınadır. Şunu iyi anlamalıyız ki bugün tüm Körfez, Yemen gibi yerlerde olup bitenler nedeniyle son derece gergin bir bölgeye dönüşmüştür. Biz de bu nedenle Lübnan olarak ulusal çıkarlarımıza odaklanmalıyız. Şunu kast ediyorum; Yemen’deki veya Suriye’deki kavgalara kendimizi dahil etmek Lübnan’a yalnızca sorun getirecektir. Lübnan’da bu görüş paylaşmayan siyasi gruplar olduğunun farkındayım ve bu eskiden Lübnan siyasetini felce uğratan bir durumdu. Şimdi ise siyasi farklılıklarımızı bir kenara koyup ülke çıkarlarını düşünüyoruz.

Euronews: Yeniden Lübnan’a odaklanmaktan söz ediyorsunuz. Lübnan’ın şu anda neye ihtiyacı var, neye öncelik verecek neye yoğunlaşacaksınız?

Said Hariri: Reformlar. Reformlara ihtiyacımız var. Özellikle ekonomimize odaklanmamız gerekiyor. 1.5 milyon mülteci bulunuyor ülkemizde ve bu bizim Lübnan’da fikir birliği ile tek bir ses haline gelerek çözmemiz gereken bir mesele. Farklı yerlerden farklı öneriler geliyor. Bu konuda Ruslarla birlikte çalışmamızı önerenler var örneğin ama biz bu mültecilerin gönüllü olarak ülkelerine dönmelerini arzu ediyoruz elbette. Birleşmiş Milletler Mülteci Ajansı’nın buraya müdahil olması gerekli çünkü maddi desteğe ihtiyacımız var. Suriye’deki rejimin bu insanlara zarar vermeyeceğini garanti altına almamız gerek. Bu bizi ülke olarak her gün etkileyen bir konu ve artık bir çıkış stratejisi üzerinde çalışmaya başlamazsak Lübnan’ı ve Lübnanlıları feda etmiş olacağız.

Euronews: İstifanıza geri dönmek istiyorum. Geçtiğimiz yıl Lübnan’daki düzensizlik ve yıkımdan İran destekli Hizbullah’ı sorumlu tuttunuz. Oysa şimdi Hizbullah parlamentoda çoğunluğu elinde tutuyor. Bu ne anlama geliyor?

Said Hariri: Hayır çoğunluğu kontrol etmiyor, bu algı uluslararası toplumda ve bazı belli medya kanallarında işlendi. Hizbullah’ın yalnızca 30-40 üyesi var mecliste. Bugünkü meclis 3 veya 4 bloktan oluşuyor ve bunların içlerinde ortada duran, sağda olan, solda olan, hem sağa hem sola yakınlık duyan ılımlı insanlar var. Bugün buna inanıyorum ve istifa ettiğim zaman da bundan bahsediyordum. Siyasi görüş ayrılıklarımız var, Hizbullah bunun farkında ben de farkındayım. Asla benim örneğin Körfez politikalarımı benimsemeyecekler, ben de asla onların İran ve diğer bazı politikalarını benimsemeyeceğim ancak bu durum ülkeyi çalışmaz hale getirmemizi gerektirmiyor. Söylemeye çalıştığım, evet, bu farklılıklar hep olacak ve bu farkılıklar üzerindeki tartışmalar da sürecek.

Peki biz ne yapacağız o halde? Bu açmazlara mı odaklanacağız yoksa herşeyi bir diyalog masasında sakince konuşarak nasıl çözebileceğimizi mi bulacağız? Bizi bir arada tutan şeyler bizi ayıran şeylerden çok daha fazladır. Dolayısıyla bu ülke için çok fazla şey yapabiliriz. Örneğin, herkes yolsuzlukla mücadele etmek istiyor, herkes reform istiyor, herkes daha güçlü bir ekonomi istiyor

Euronews: Suriye’deki tüm muhalif gruplar neredeyse yok olmak üzere. Şimdi İdlib meselesi var ve orası içinde büyük bir askeri operasyon planı yapılıyor ki bu da Suriye’deki savaşın sonu olabilir. Bu durum Lübnan için ne anlama geliyor?

Öyle inanıyorum ki bu Rusya’nın burada gücünü arttırması ve Suriye’yi bundan sonra kontrol etmesi anlamına geliyor dolayısıyla biz de muhtemelen Rusya ile muhatap olacağız.

Putin'i Esad'a tercih ederim

Çok iyi, mükemmel diyebilirim. Rusya ve sayın Putin ile ile şahsen çok iyi ilişkilerim var. Kendisine çok saygı duyuyorum ve onun birlikte çalışabileceğimiz biri olduğunu düşünüyorum.

Euronews: Yani Beşar Esad ile muhattap olmak zorunda kalmayacağınızı düşünüyorsunuz, öyle mi?

Said Hariri: Başkan Putin ile muhattap olmayı tercih ederim.

Euronews: İyi geçindiğiniz bir dünya lideri de ABD Başkanı Donald Trump. Siz bizzat onun bölgedeki liderliğinden memnun olduğunuzu belirttiniz. Sizce Trump Ortadoğu’da iyi bir iş çıkarıyor mu?

Said Hariri: Ben Başkan Trump’ın söylediklerini yapan son derece akıllı bir kişi olduğunu düşünüyorum. Geçmişte yaşadığımız problem politikaların net olmamasıydı. En azından bugün ABD’nin politikasının ne olduğunu biliyorum ve bununla veya buna karşı ne yapmam gerektiğini hesaplayabiliyorum. Yine en azından ihtiyaç duyduğumuzda tüm konuları konuşabileceğimiz erişebileceğimiz biri var.

Bu haberler de ilginizi çekebilir

BM: İdlib'e yönelik operasyon 'kimyasal savaşa' yol açabilir

Moskova'da konuşan Suriye dışişleri bakanı: İdlib'de sonuna kadar gideceğiz

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Lübnan'da Dürzi bakanın konvoyuna saldırı: 2 ölü

Araştırma: Yapay zeka, yüzlerden siyasi eğilimleri tahmin edebiliyor

Boynundan bıçaklanan Güney Koreli muhalif lider taburcu edildi: Nefret siyaseti son bulsun