İdlib: Suriye'nin ve bölgenin kaderini elinde tutan şehir

İdlib: Suriye'nin ve bölgenin kaderini elinde tutan şehir
© 
By Sertaç Aktan
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Suriye'nin kaderi gelip İdlib'e dayanmış görünüyor. Muhalif grupların yanı sıra cihadcı örgütlerin de son kalesi haline gelen İdlib'de pirincin taşını ayıklamak iyice zorlaştı. Rusya, İran, Türkiye, Avrupa ve ABD şimdi tüm tarafların gözü İdlib'in üzerinde

REKLAM

Suriye'nin İdlib kentine yönelik gelişmeler bölgede devam eden uluslararası satranç oynunun sonucunu belirleyebilecek önemli bir dönüm noktasına yaklaştı. Meşru ve gayrı-meşru tüm muhalif grupların bir araya geldiği İdlib Suriye'nin geleceğinde söz sahibi olmak isteyen tüm yerel ve uluslararası taraflar için artık hayati önemde. Gelişmeler hızlandıkça Türkiye için de zaman ve hareket sahası daralıyor.

Rusya destekli Esad rejimi İdlib'i de alarak muhalefete tamamen son vermek ve tüm bölgede yeniden hakimiyetini ilan etmek istiyor. ABD bölgede Rusya ve İran'ın etki kazanmasını istemiyor ve bunun için Kürt grupları destekliyor. Türkiye PYD gibi örgütlerin desteklenmesini istemiyor ancak Rusya karşısında ABD'nin dengeleyici gücüne ihtiyaç duyuyor. Ne var ki ABD ile arası kötü olan Türkiye farklı düzlemlerde Rusya ile yakınlaşıyor ve Astana süreci ile de bölgede diplomatik çözümler geliştirmeye çalışıyor. Türkiye başta Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) olmak üzere bazı muhalif grupların ülke yönetiminin geleceğinde paydaş olmasını ve bu şekilde bölgede etki sahibi olmayı arzu ediyor ancak Rusya ve İran buna sıcak bakmıyor.

Astana süreci çerçevesinde üçüncü toplantı 7 Eylül'de İran'ın başkenti Tahran'da gerçekleşecek. Bunun öncesinde Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 24 Ağustos'ta Rus mevkidaşı Sergei Lavrov ile görüşmüş ve Moskova'da yaptığı açıklamalar ile İdlib konusunun ne kadar hassas olduğuna dikkat çekmişti.

"Askeri çözümün tüm bölge için felaket olabileceğini" belirten Çavuşoğlu'nun ardından 27 Ağustos'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Astana sürecinin üçüncü zirvesine katılmak için Tahran'a gideceğini duyurdu.

İdlib tüm muhalif grupların son kalesi oldu

Idlib yalnızca ÖSO değil bazı cihadçı grupların da sığındığı son alan olarak görülüyor. Birçok uzman buraya yapılacak olası bir askeri operasyonun güneydeki bölgelere kıyasla çok daha uzun süreceğini ve daha kanlı geçeceğini düşünüyor.

Bölgenin nüfusu 2017'de Rusya, Türkiye ve İran arasında uzlaşılan Astana planına çatışmasızlık bölgesi olarak dahil edilmesiyle hızla arttı. Kısa süre içinde 1,5 milyondan 3 milyona yükselen nüfusa Suriye'nin farklı noktalarından geri çekilen muhalifler ve cihadçı gruplar da ilave oldu. Bunun üzerine Rus ve Suriye hava kuvvetleri buraya düzenli olarak bombardıman gerçekleştirmeye başladı. Rusya atılan askeri adımları "Astana sürecinin İdlib'deki teröristleri kapsamadığını" söyleyerek savunuyor.

Askeri operasyon halinde Türkiye'ye doğru 3 milyon kişilik dev bir göç dalgasının daha başlaması Türkiye'yi ve Avrupa'yı endişelendirirken bölgenin tamamen Rusya-Şam rejimi kontrolüne geçecek olması da Kürtleri ve ABD'yi düşündürüyor. Göç olasılığı ve insani boyutu nedeniyle özellikle Türkiye, Almanya ve Fransa konuyu son derece ciddiye alıyor. Bu nedenle Astana görüşmelerine paralel şekilde istişarelerde bulunmak üzere Türkiye, Rusya, Almanya ve Fransa’nın katılacağı dörtlü bir zirvenin İstanbul'da düzenlenmesi bekleniyor.

Bunun yanı sıra İran da Esad rejimine güçlü destek vermeye devam ediyor. Şam'a giden İran Savunma Bakanı Tuğgeneral Emir Hatemi, burada "teröre karşı verilen mücadeleden ötürü" Esad'a teşekkür ederek İdlib dahil, Suriye'nin her yerinin 'özgürleştirileceğini söyledi.

İdlib'de sular bulanık

Bugün İdlib'de onbinlerce savaşçı olduğu tahmin ediliyor. Bunlar içinde Ahrar El Şam ve Nur El Din El Zenki'nin olduğu Cabat Tahrir Örgütü, Hayat Tahrir El Şam (HTŞ) ve Cabat El Vatan lil Tahrir ile ÖSO gibi çok sayıda fraksiyon ve farklı gruplar iç içe geçmiş bulunuyor.

Türkiye görüşmelerde önemli bir aktör ancak İdlib'teki muhalif güçler fraksiyon çeşitliliği nedeniyle kontrol altında tutulamıyor ve verimli iletişim sağlanamıyor. Kimin kim olduğunu anlama ve ayırt etme noktasında tüm taraflar sıkıntı yaşıyor.

Türkiye şimdilik isim vermeden bazı terörist gruplarının varlığını kabul ediyor ancak ayırt edilmesi son derece zorlaşan bu gruplar nedeniyle sivil bölgelerin ve binaların bombalanmasını da engellemeye çalışıyor.

Astana Mutabakatı çatışmasızlık için yeterli olmadı

Astana Mutabakatı’nın maddelerinden biri, teröristlerin ateşkes çerçevesinin dışında tutulacağını belirterek bunu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2015 yılında Suriye ile ilgili aldığı 2254 sayılı karara dayandırıyor.

Madde şöyle:

“Garantör ülkeler, ateşkes rejiminin çatışan taraflar tarafından uygulanmasını sağlamak adına gerekli tüm tedbirleri alacağını; güvenli bölgelerin içinde ve dışında IŞİD, El Nusra ve El Kaide veya IŞİD ile ve BMGK tarafından terör örgütü olarak kabul edilen tüm örgütlerle bağlantılı her türlü kişi, grup, oluşum, kuruluşlarla mücadeleyi sürdürmeye yönelik tüm tedbirleri alacağını; şimdiye kadar katılmamış olan silahlı grupların ateşkes rejimine katılmalarını sağlamaya yönelik çabalarına devam edeceğini taahhüt eder.”

HTŞ örgütü bu maddede terör örgütü olarak açıkça ismi anılan örgütlerden El Kaide ve El Nusra ile bağı olan ve İdlib'de en çok sayıda adama sahip baş aktörlerden biri konumunda.

Hürriyet yazarı Sedat Ergin analizinde "Türkiye ile Rusya’nın İdlib’deki cihatçı muhalif grupların geleceğini ilgilendiren bir plan üzerinde çalıştıklarını anlıyoruz" derken GazeteDuvar'a yazan Ortadoğu Uzmanı Fehim Taştekin de bu pazarlığın yeniden inşa sürecine Türkiye'nin alınması ve Kürtlere özerklik tanınmaması noktalarında düğümlendiğini ileri sürüyor.

Türkiye iki süper güç arasında sıkışma yaşıyor

Türkiye destekli grupların ileriki süreçlerde iktidar paydaşı olması Türkiye'nin en ciddi arzusu elbette ancak bunun için gerekli kozlar giderek azalıyor. Türkiye'nin ABD ile olan ilişkilerinde gelinen durum da bu noktada ciddi bir sorun teşkil ediyor.

Rusya süreç sonunda masada yer almak isteyen Türkiye'nin bir an evvel tavrını ve tarafını netleştirmesini istiyor. Başta PYD olmak üzere Kürt gruplara destek veren NATO müttefiki ABD ile de sorunlar yaşayan Türkiye iki süper güç arasında her geçen gün daha çok sıkışıyor.

REKLAM

Askeri çatışma kaçınılmaz noktaya mı geldi?

Al Monitor'da durumu değerlendiren Ortadoğu uzmanı gazeteci Mona Alami tüm diplomatik jestlere ve girişimlere rağmen İdlib savaşının artık kaçınılmaz biçimde şekil aldığını belirtiyor.

İdlib'deki gruplar da tüm hazırlıklarını bu senaryoya göre yapmaya devam ediyor. Son olarak bu gruplardan yapılan açıklamalar olası bir operasyon karşısında savaşacakları yönünde. Özellikle İdlib'İn yüzde 60'ını kontrol eden HTŞ'nin lideri Ebu Muhammed el Golani kaybedilen yerlerde yaşananların aksine İdlib'te hiçbir grubun teslim olmayacağını söylüyor.

Siviller zor durumda

Golani teslim olanların cezasını kendilerinin vereceğini belirterek ülkenin kaderini belirleyecek son çarpışmanın İdlib'de yaşanacağının sinyalini de vermiş oldu.

Esad güçleri bir süredir İdlib'de bulunan sivilleri teslim olmaya çağırıyor. Şimdi çok sayıda sivili hayati bir karar bekliyor. Esad güçlerine teslim olmak mı, 45 km mesafedeki Türkiye'ye göç etmek mi yoksa kalıp olası savaşta toz ininceye kadar risk altında beklemek mi...

Bu haberler de ilginizi çekebilir

REKLAM

IŞİD'in Afganistan lideri öldürüldü

Çavuşoğlu: İdlib'de askeri bir çözüm felaket olur

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Çavuşoğlu: İdlib'de askeri bir çözüm felaket olur

Çavuşoğlu ve Lavrov Suriye zirvesine hazırlanıyor

İdlib'de patlama: 39 sivil hayatını kaybetti