Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan Türk ekonomisinde yaşanan son gelişmeleri Euronews için kaleme aldı. Pekcan'a göre uzmanlar tahminlerinde yanıldı.
REKLAMTürkiye Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan
Geçen ay yayımlanan istatistikler, uzmanların olumsuz yorumlarını boşa çıkardı ve aslında Türkiye’nin “reel” ekonomisinin oldukça güçlü bir durumda olduğunu gösterdi.
Son dönemde manşetlerde ekonomik daralma vurgusu sıklıkla yer almasına rağmen en önemli ekonomik verilerden biri olan Eylül ayı ihracatımız rekor derecede artış kaydetti. Sanayicilerimiz her geçen gün daha fazla üretiyor, firmalarımız dünyanın dört bir köşesindeki müşterilerine daha fazla hizmet sağlıyor. İşte bu Türkiye ekonomisinin gerçek yüzüdür. Bu aynı zamanda istihdamdır, yatırımdır.
Eylül 2018’de geçen yılın aynı ayına göre ihracatımız %23 arttı ve aylık ihracatımız 14.5 milyar dolar seviyesine ulaştı. Yine Eylül 2017 ile karşılaştırıldığında Avrupa Birliği’ne ihracatımız yüzde 25; Doğu Asya ülkelerine ihracatımız ise yüzde 80 arttı.
Her ne kadar Türkiye belli başlı bazı sektörlerle – örneğin otomotiv veya beyaz eşya - tanınıyor olsa da ihracat artışı sadece birkaç sektörün başarısından kaynaklanmıyor. Oldukça geniş tabana yayılmış ve her sektörün az ya da çok katkısıyla bu başarı elde edilmiş vaziyette. Örneğin otomotiv ihracatımız %21 artarken tarım ürünleri ihracatımız %16,5; tekstil konfeksiyon %14 ve çelik ihracatımız –ABD’nin ilave gümrük vergisi uygulamalarına rağmen - %104 arttı.
Şurası aşikar ki bu rakamlar şans eseri elde edilmedi. Bu başarı etkin ekonomi yönetiminin, işgücünün ve iş insanlarımızın maharetinin ve girişkenliğinin bir sonucudur. Son dönemde doğrudan ülkemizi hedef alan gerek politik gerekse ekonomik saldırılarla nasıl baş edeceğimiz konusunda oldukça donanımlı ve hazırlıklıyız.
Ticari ortaklarımız ve dostlarımız dün olduğu gibi bugün de tüm bu süreçlerde bizimle beraber yer aldılar. ABD’ye ihracatımız, Ocak-Temmuz döneminde geçen yılın aynı dönemine göre, %10 arttı. En önemli ticaret ortağımız AB ülkeleri de bizim kural-bazlı ticaret sistemi yaklaşımımıza tam destek verdiler ve bunun neticesinde karşılıklı ticaret hacmimizde önemli bir artış trendi yakaladık. Örneğin yakın zamanda Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde gerçekleştirdiğimiz Almanya ziyaretinde Hazine ve Maliye Bakanımız ile birlikte iki ülke iş dünyası temsilcilerini bir araya getirdik. Bu faaliyetin ardından Alman Şansölyesi Sayın Angela Merkel, mevkidaşım Alman Ticaret Bakanına benzer bir organizasyonun bu ay sonunda Türkiye’de gerçekleştirilmesi talimatını vermiştir.
Öte yandan, hükümetler nezdinde iyi ilişkiler kurmanın tek başına yeterli olmadığının da gayet farkındayız. Bu nedenle Hükümet olarak sanayicilerimizin ve üretim kapasitemizin sağladığı imkanlar konusunda yurtdışında farkındalık oluşturmak için her türlü desteği vermeye devam ediyoruz. İş dünyamızla beraber Türk-malı ürün ve hizmetlerin, firmalarımızın ürettiği projelerin dünya çapında tanıtılması için omuz omuza çalışmalar yapıyoruz. Ticaret Bakanı olarak atanmamın üzerinden yaklaşık 3 ay geçti ve bu sürenin neredeyse yarısı hedef olarak belirlediğimiz ülkelerde Türkiye sanayisini, ihracatını ve ekonomik dinamizmini anlatmak için yollarda geçti.
Hedefimiz Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını kutlayacağımız 2023’te 500 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşmaktır. Buna kararlıyız ve Eylül ayı ihracat rakamlarımız hem bu hedefe ulaşma yolunda bizleri çok daha fazla motive ediyor hem de yaptığımız çalışmaların neticelerini görmemizi sağlıyor.
Financial Times’ta bir köşe yazarı, ihracata dayalı ekonomimizin son dönemde verdiği "hızlı ve güçlü büyüme” sinyallerini “şüpheli” olarak nitelemişti. Akıllarda soru işaretleri uyandırma konusunda hiçbir sıkıntımız yok fakat şu hususun altını çizmek isterim ki başarımızın temelleri şüphe bırakmayacak derecede sağlam.
_*Yorum sayfamızda yayınlanan makaleler, Euronews'ün editoryal görüşünü yansıtmaz _
Bu haberler de ilginizi çekebilir
2 günde 1 intihar: Fransız çiftçilerin 40 yıllık sorunu
AB Zirvesi sona erdi: "AB-Türkiye anlaşması daha iyi uygulanmalı"