Kömür madeni Yunan köyünde deprem etkisi yarattı

Kömür madeni Yunan köyünde deprem etkisi yarattı
© AP Photo/Thanassis Stavrakis
© AP Photo/Thanassis Stavrakis
By Gizem SunAP
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Yunanistan'ın linyit kuşağındaki küçük köyleri madencilik faaliyetleri sebebiyle her geçen gün yok oluyor

REKLAM

Yunanistan'ın linyit kuşağındaki küçük köyleri madencilik faaliyetleri sebebiyle her geçen gün yok oluyor. Tıpkı ülkenin kuzeyindeki Ayi Anaryiri'de olduğu gibi. Bir zamanlar 400'den fazla nüfusu olan bu köyde artık 50 kişi bile yaşamıyor. İnsanlar burayı mali sorunlardan dolayı değil, umutsuzluktan terk ediyor.

AP Photo/Thanassis Stavrakis

Maden ocakları toprak kaymalarını tetikliyor. Burada yollar çöküyor, evlerin duvarlarında çatlaklar oluşuyor. Oynak zemin sebebiyle evler çökme tehlikesi ile karşı karşıya. Duvarlardaki çatlakların daha da büyümemesi için kilisede çanlar bile çalınmaz olmuş.

AP Photo/Thanassis Stavrakis

Büyükbaş hayvancılık yapan Michalis Bitas, elektrik şirketinin köylülere sunduğu komşu bir şehirde daire masraflarını karşılama teklifini reddedenlerden. Bitas "Koyunlarım ve makinelerim var. Bir apartmana taşınıp ne yapacağım?" diyor.

AP Photo/Thanassis Stavrakis

Öte yandan madeni işleten PPC şirketinin bölgede 5 bin kişiye istihdam sağlaması köy sakinlerini ikilemde bırakıyor. Diğer bir avantaj ise, Yunanistan'da çoğunlukla Rusya'dan gelen ithal petrol ve doğal gazın aksine linyitin, finansal piyasa dalgalanmaları ya da jeopolitik istikrarsızlıklardan etkilenmemesi.

Ülke elektrik ihtiyacının sadece yüzde 15'i yenilenebilir kaynaklardan üretiliyor

Linyit yüksek karbondioksit salınımına sahip bir yakıt. Enerji yoğunluğunun düşük olmasından dolayı taşınması oldukça maliyetli olan linyit bu sebeple genelde çıkarıldığı yerde yakılıyor.

Avrupa Birliği kömürü yenilenebilir enerji ile değiştirme konusunda oldukça kararlı. Ancak Polonya'da düzenlenen Birleşmiş Milletler iklim müzakerelerinde alınan karar ve uzmanların küresel ısınmanın sonuçlarına ilişkin tüm uyarılarına rağmen Yunanistan, kömür üretimi ve kullanımını aralıksız sürdürüyor.

ABD federal hükümeti enerji verilerine göre yılda 36 milyon ton maden çıkaran Yunanistan, şu an dünyanın en büyük 12'inci linyit üreticisi. Bol rüzgar ve güneşe rağmen ülke enerjisinin sadece yüzde 15'i yenilenebilir kaynaklardan üretiliyor. Elektrik ihtiyacının yaklaşık üçte biri ise kömürle çalışan tesisler tarafından karşılanıyor.

AP Photo/Thanassis Stavrakis

Yunanistan'ın hala kömürden çıkış için bir planı yok

Yunanistan'ın Batı Avrupa'nın pek çok kesiminden farklı olarak yakın bir tarihte kömürü kullanmayı bırakma gibi bir planı yok.

Devlet kontrolündeki enerji şirketi PPC, kömürle çalışan üç elektrik santralini özelleştirecek.

Buna ek olarak neredeyse on yıl süren mali krizin ardından denizaşırı yatırım çekmeye çalışan Yunanistan, petrol ve doğalgaza olan bağımlılığını genişletmeye devam ediyor. Yunan hükümeti, batı ve güney kıyılarında petrol ve doğalgaz için arama çalışmaları sürdürüyor.

AP Photo/Thanassis Stavrakis

Yunan hükümetine mektup var

Hükümetin petrol ve gaz girişimleri çevreci grupların tepkisine yol açtı. Aralarında Greenpeace, Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), Uluslararası Af Örgütü ve Sınır Tanımayan Doktorlar'ın da olduğu 34 çevreci grup ve insan hakları örgütü Başbakan Aleksis Çipras'a bir mektup yolladı. Aktivistler Yunan hükümetine rotasını tersine çevirerek güneş ve rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir kaynaklara yatırım yapması yönünde çağrıda bulundu.

PPC şirketi yöneticisi Konstantinos Theodoridis, Associated Press'e yaptığı açıklamada linyitin azaltılarak diğer yenilenebilir enerji kaynakları ile değiştirileceğini, ancak enerji üretiminde kritik bir öneme sahip madenin daima stratejik bir yakıt olarak kalacağını söyledi.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Finlandiya 10 yıl sonra kömürü tamamen yasaklıyor

Erzincan depremi unutmuyor; yaralar 79 yıldır kapanmıyor

Almanya çevre ve iklim politikalarında 'ikiyüzlü' mü?