Brüksel'de Tenkil Müzesi: KHK mağdurları yaşadıkları dramı anlattı

Brüksel'de Tenkil Müzesi: KHK mağdurları yaşadıkları dramı anlattı
By Gülsüm Alan
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Brüksel'de Tenkil Müzesi: KHK mağdurları yaşadıkları dramı anlattı

REKLAM

Son yıllarda Türkiye'de yaşanan insan hakları ihlallerini hayat hikayeleri üzerinden dünyaya duyurmayı hedefleyen "Tenkil Müzesi" Brüksel'de Avrupa kurumlarına yakın bir bölgede bulunan Basın Külübü'nde (Press Club) ziyaretçiler ile buluştu. Müzede Yunanistan'a ulaşmak amacıyla Meriç'i geçmeye çalışırken hayatını kaybeden Türk vatandaşlarının özel eşyaları da sergileniyor.

Açılışa çok sayıda akademisyen, Avrupa parlamenteri ve gazeteci katıldı. Görevlerinden ihraç edilenler yaşadıklarını anlattı.

"Eşim 13 gün işkence gördü"

Kapatılan Zaman Gazetesi eski Brüksel Temsilcisi Selçuk Gültaşlı moderatörlüğünde bir panel ile açılan organizasyonda aralarında 13 gün işkence gördüğü iddia edilen ve daha sonra hayatını kaybeden öğretmen Gökhan Açıkkollu'nun eşi Mümine Açıkkollu da vardı. Tenkil Müzesi'nin insanlık adına utanç verici olduğunu belirten Açıkkollu "Eşimin ifadesi alınmadan vefatından sonra hainler mezarlığına defnedilmek istendi. biz kabul etmedik tabi ki, onun için memleketimize götürüp defnettik. Her türlü insani muameleden mahrum bir şekilde, her türlü işkenceyi reva görerek eşimin vefatına, ölümüne sebep oldular. iki çocuğum ile birlikte çok büyük sıkıntılar yaşadık atlatmakta çok zorlandık, çocuklarım travma yaşadı, kızıma psikolojik destek aldırmak zorunda kaldım. Şu anda yeni bir başlangıç yapmaya çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.

"Beni hayattan koparmaya çalıştılar"

Adem Korkut, henüz 28 yaşında. Gülen Hareketi ile bağlantılı olduğu gerekçesi ile babası tarafından ihbar edilenler arasında bulunuyor: "Babam beni ihbar etti. 18 aylık bir tutukluluk dönemi geçirdim. Gözaltında maalesef psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kaldım. hapishanede de farklı maduriyetler devam etti. Aslında Bizleri hayattan koparmaya çalıştılar. Ben direndim, bir şeyler yapmaya çalıştım. Yenilebilir şeylerden resimler yaptım. Sakal fırçamdan farklı boyutlarda resim fırçaları yaptım. Yaklaşık 10'un üzerinde resimlerim oldu bu şekilde. Satranç oynuyordum, bilmeyenlere de öğretiyordum. Koğuşta satranç turnuvaları düzenledik. Birincimiz için kupa hazırladım."

"Soykırım olarak adlandırıyorum, başka bir tarifi yok bunun"

15 Temmuz darbe girişimden sonra Mehmet Ali Uludağ'ın da hayatı altüst oldu. Mehmet Ali Uludağ "Eşimin vücudunda stresten bir çok kabarıklıklar oluştu, artık dayanılmaz bir hal almıştı Türkiye'deki baskılar. Eşim Esma Uludağ 3 çocukla birlikte Meriç'i geçerek Yunanistan'a ulaştı. Tek başına 3 çocukla hayat mücadelesi veriyordu, her gün ayrı bir sıkıntı, kiralar çok yüksekti, altı bucuk ay dayanabildi bu sıkıntılara onun ardından 8 defa ev değiştirdi. Sekizinci evi değiştirdiği gün daha fazka dayanamadı ve beyin kanaması geçirerek hayatını kaybetti. Umarız artık bu soykırım, soykırım olarak adlandırıyorum başka bir tarifi yok bunun, bu durum artık son bulmalı. Türkiye artık normal hukuk devletine dönsün." diyor.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Sinan Özcerit: Üniversiteden arkadaşları ve akrabası ile görüştüğü için kardeşim gözaltına alındı

Video | İstanbul'da Erasmus'a gitti, Türkçe öğrendi, Anthony Brüksel'de Türk mahallesine yerleşti

'Dokuz ay ömrüm kaldı' diyen Prof. Dr. Savaş'a 'zaruri hal' pasaportu