İktisatçı Yazar Sönmez: Son kararnamelerle aba altından sopa gösteriliyor

İktisatçı Yazar Sönmez: Son kararnamelerle aba altından sopa gösteriliyor
© 
By Sertaç Aktan
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Türkiye ekonomisi ve bu alandaki son kararnamelerini Ekonomist Yazar Mustafa Sönmez Euronews Türkçe'ye değerlendirdi.

REKLAM

Merkez Bankası'nın verilerine göre Mart sonu itibarıyla özel sektörün yurt dışından sağladığı uzun vadeli kredi borcu 2018 yıl sonuna kıyasla 127 milyon dolar artarak 210.2 milyar dolara çıktı. Özel sektör dış borçlarının bir yıl içinde yapılacak anapara geri ödemeleri toplam 60.4 milyar dolar ediyor.

Hükumetin döviz kurlarındaki artış nedeniyle ithalat ve döviz alış verişinde dolaylı kısıtlamalara gitme kararı aldığı anlaşılıyor. Bu alanda arka arkaya gelen cumhurbaşkanlığı kararnameleri bunun en önemli işareti.

Türkiye ekonomisi ve bu alandaki son kararnameleri İktisatçı-Yazar Mustafa Sönmez Euronews Türkçe'ye değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı kararnamesi ile döviz satışlarına yeni vergi getirildi. Bu alanda binde 1’lik verginin nasıl bir etkisi var?

Şimdilik fazla bir vergi değil bu. Hazineye yeni gelir elde etme amacından ziyade döviz alım satımından nemalanan, bu işten para kazanmaya çalışanları azıcık caydırmaya dönük bir önlem olarak algılamak lazım. Ancak tabi bu bir işaret “Bu önlemleri daha da artırabiliriz” mesajı diye anlamak lazım.

Endişe nedir? Toplumda çok ciddi bir güvensizlik var ve herkes birikimini korumak için güçlü para olan dövizlere yöneliyor. Bu yöneliş sadece orada kalmakla olmuyor, iniş çıkışlardan faydalanarak bu işten para kazanmaya çalışanları doğuruyor ki bu da yasak değil, yasa dışı bir şey değil. Serbest piyasa kurallarının içinde olan bir şey. Kısaca aba altından sopa göstermek için alınmış bir karar.

Mustafa Sönmez

Yurtdışı e-ticaret alışverişlerindeki vergiden muaf tutarlar da artık yüzde 18-20 düzeyinde vergiye tabi olacak. Bu önlem yurtiçi alış verişi arttırır mı? Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu da aslında aynı şekilde ithalatı ve döviz harcamalarını kısıcı bir niyet taşıyor. Türkiye’de yeterince döviz kazancı yok, ihracat ve turizm gelirleri yeterli değil. E-ticaret de ithalatı arttıran bir kalem olduğu için vergilerle caydırılmaya çalışılıyor.

Bütçe açığı şimdiden hedefin yarısını aşmış durumda. Bunu bekliyor muydunuz?

Yıllık hedef 80 milyar TL idi ve sadece 4 ayda 54 milyar TL’lik bir açık var. Bu, yıl sonunda hedeflenenin çok ötesinde bir bütçe açığı olacağını işaret ediyor. Yabancı ülkeler ve yatırımcılar bir ülkenin kamu maliyesini çok yakından izlerler. Eğer burada bir kötüleşme var ise, ciddi ölçüde sorun var demektir.

Türkiye uzun zamandır bu bütçe disiplinine dikkat ediyordu ancak son yıllarda krizi yatıştırmak veya krizin etkilerini yavaşlatmak için alınan önlemlerle bütçe açığı hızla büyüyor. Dolayısıyla bu durum özellikle dış yatırımcıları Türkiye’ye borç vermekten imtina ettiriyor bu da ciddi bir olumsuzluktur. Hazinenin merkez bankasının kaynaklarını, yedek akçelerini kullanacak olması da yeterli değil.

Önümüzdeki zaman diliminde en büyük sorun 'bütçe' olmaya aday. Daha vahimi şu an biz açığın tümünü göremiyoruz çünkü kamufle edilen başka açıklar olması çok muhtemel. Şeffaf bir bütçe maliyesi olmadığı için görünenden çok daha yüksek olabilir.

TÜİK verilerine göre Mart ayında sektörlerde toplam cirolar yıllık yüzde 20.8 artmış görünüyor. Diğer göstergeler olumsuzken bu nasıl oluyor?

Cirolar cari fiyatlarla açıklanıyor. Bu fiyatlardan enflasyonu arındırmak lazım. Arındırıldığı takdirde satışlarda ve cirolarda farklı sonuçlar ortaya çıkıyor ve özellikle perakende satışlarda gelirin azaldığı görülüyor. Çok ümit verici bir piyasa açılması, pazar açılması söz konusu değil.

Siz Türkiye’nin eninde sonunda IMF’nin kapısını çalması gerekeceğini söylediniz hep. Henüz bu olmadı. İstanbul seçimleri sonrası için öngörünüz nedir?

IMF’nin yolunu açacak olan şey ABD ile ilişkiler çünkü IMF’nin kapısını çalabilmek için herşeyden önce ABD’nin yeşil ışığına ihtiyaç var. O da S-400’den tutun Suriye meselesine PYD tartışmasına, İran ambargosuna dış politika ile ilgili pek çok noktayı ilgilendiriyor.

Eninde sonunda AKP rejimi ABD ile sulh olmaya mecbur olacak gibi görünüyor çünkü fazla bir çıkış yolu bulamıyor. Piyasalardan kaynak girişi hala gerçekleşmiş değil tersine piyasaları uzaklaştıracak şekilde Türkiye’nin risk primi 500’lere yaklaşıyor. İyice ayrışmış vaziyette olduğu için piyasalardan para bularak aşabilecek vaziyette değil. O nedenle eninde sonunda IMF’ye gidiş kaçınılmaz.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Euro Bölgesi ekonomik büyüme tahmini düşürüldü

Dünya Bankası, Türkiye'ye ilave 18 milyar dolar finansman sağlayacak

HRW'den Ankara'ya suçlama: Suriye'de Türkiye'nin kontrolündeki bölgelerde hak ihlalleri yaşanıyor