İVME Paketi: Uzmanlar artıları ve eksileriyle yorumluyor

İVME Paketi: Uzmanlar artıları ve eksileriyle yorumluyor
© REUTERS
© REUTERS
By Menekse Tokyay
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Ekonomi ve Maliye Bakanı Berat Albayrak 'İVME’ adlı yeni finansman paketini açıkladı. Uzmanlar paketin makro-ekonomiye orta vadede olası etkilerini yorumluyor.

REKLAM

Türkiye'de Merkez Bankası rezervlerinin eridiği, döviz krizinin gündemden düşmediği ve işsizlik verilerinin son 10 yılın zirvesine çıktığı bir dönemde Ekonomi ve Maliye Bakanı Berat Albayrak 'İVME’ (İleri, Verimli, Milli Endüstri) adlı yeni finansman paketini açıkladı.

Faaliyet alanı olarak ham madde, ara malı imalatı, makine imalatı ve tarıma odaklanan paket sayesinde üç kamu bankasının katılımıyla yıl sonuna kadar 30 milyar TL finansman sağlanması planlanıyor.

İmalatçı ve ihracatçı şirketlere olduğu gibi “ithalat bağımlılığı yüksek, dış ticaret açığı veren, istihdama katkı veren ve ihracat potansiyeli yüksek” sektörlere de destek sağlanacak.

TOBB olumlu buldu

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada “Albayrak'ın açıkladığı hammadde ve ara malı imalatı, makine imalatı ve tarıma yönelik İvme Finansman Paketi, orta ve uzun vadeli olumlu etkileri olacak, üretimin katma değerini artıracak iş dünyasına yönelik önemli bir destektir,” dedi.

TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu'nun Paket hakkındaki görüşü

Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir ise, paketin yönteminin doğru olduğunu, ancak önemli olanın uygulama olduğunu, doğru firmalara finansman imkanı sunulması gerektiğini açıkladı. Özdebir’e göre, yeni yatırım yapan firmalar, stratejik ve yüksek teknolojili ürünler üretenler önceliklendirilmeli.

Bu sene ikinci paketini açıklamış olan Bakan Albayrak'a göre bütçe haziran ayından itibaren cari fazla verecek ve 'Türkiye işsizlikte en kötüyü geride bıraktı'.

Ürün odaklı finansmanı amaçlayan yeni paket, Ziraat Bankası, Halkbank ve Vakıfbank gibi üç kamu bankasının öncülüğünde oluşturuldu.

İstanbul merkezli Alnus Yatırım Menkul Değerler A.Ş.’de araştırma müdürü olan Yunus Kaya, yeni paketin, hammadde ve ara malı imalatı, makine imalatı ve tarımda çalışan şirketlere özellikle işletme kredisi olarak büyük fayda sağlayacağını düşünüyor.

Askıdaki yatırımlar devreye girecek

Ayrıca, Kaya’ya göre, ülkeye döviz girişini destekleyecek şirketlere de beklettikleri yatırımları devreye almalarını sağlayabilir.

euronews Türkçe’ye konuşan Kaya, paketi sektörel bazda çarpıcı bir örnekle açıklıyor:

“Türkiye tekstil ve konfeksiyon ihracatı 2018'de 27,4 milyar dolarla toplam ülke ihracatının %16,3’ünü sağlarken ithalat 6,4 milyar dolar olmuş ve net ekonomiye katkısı 21 milyar dolara ulaşmıştır. Bu kadar gelir üreten sektörde, zaten iyi konumdaki şirketlere değil, ithalatta payı yüksek olan elyaf ürünlerinin içerde üretimine yönelik çalışan şirketlere destek verilecek.”

Ancak, Kaya’ya göre paketin artıları olduğu gibi eksikleri de var:

“Kaynak dağıtımında Türkiye için katma değere sahip üretim yapanlar öncelikli olacak ve 3 ana sektör olarak hedef daraltılmış durumda. Verilecek kredi büyüklüğünün 30 milyar TL olması, toplam kredi stokunun %1,2'sine denk geldiğinden az gelebilir,” diyor.

Makro-ekonomik dengelere yansır mı?

Resmi verilere göre Mart ayında 589 milyon dolar cari açığın kaydedildiği, ekonominin geçen yıl yüzde 2,6 oranında büyüdüğü ve halen seçim atmosferi içerisindeki Türkiye’de söz konusu paketin makro-ekonomik dengelere ne oranda yansıyacağı ise, merak konusu.

Koç Üniversitesi’nden Prof. Selva Demiralp’e göre, bir özel sektör borç sorunu yaşayan Türkiye ekonomisinde bu sorun çözümlenmeden ekonomiye güven kazanılması ve çarkların yeniden dönmeye başlaması çok zor.

2000-2005 yılları arasında Federal Reserve Board'da ekonomistlik yapmış olan Demiralp, esas sorunu çözmeden açıklanan diğer destek paketlerinden randıman alınmasını zor görüyor.

"Acil ameliyata girmesi gereken hasta"

euronews Türkçe’ye konuşan Demiralp, “Acil ameliyat olması gereken bir hasta düşünün. Bu hastaya sağlıklı beslen, spor yap diyerek hastalık geçmez. Sağlıklı beslenme ve spor elbette faydalı şeyler, ama mevcut şartlarda öncelik ameliyat,” diye açıklıyor tabloyu.

Demiralp’e göre Türkiye için en kısa sürede özel sektörün sorunlu kredilerinin bilançolardan temizlenmesi gerekiyor ve bu temizlik devlet bütçesinin yükünü de artıracaktır.

REKLAM

“Ancak bu temizlik bittikten, bütçe üzerindeki yük belirlendikten sonra açıklanacak diğer teşvik ve desteklere sıra gelir. Zaten ancak o noktada bu tür teşvikler yatırımları canlandırıcı ve ekonomide çarpan etkisi yaratarak büyümeyi destekleyici bir hal alır.”

Enflasyonu tetiklemez

Bununla birlikte uzmanlar, iddiaların aksine, yeni paketin enflasyonu tetikleyici bir tehdit oluşturacağını düşünmüyorlar.

Demiralp’e göre, bunun sebebi, Türkiye’de enflasyonun temel etmeninin güçlü talepten ziyade kurdan gelen geçişkenlik etkisi.

“Ancak paketin zamanlamasının daha iyi yapılması gerekirdi, çünkü bütçede önceliğin sorunlu kredilerin temizlenmesine ayrılması, ondan sonra imkan dahilinde bu tür teşviklerin uygulamaya konması daha doğru olur,” diye ekliyor Demiralp.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden Prof. Cem Başlevent de bu paketin imalatçı ve ihracatçılara yönelik olduğunun ve sunulan kredi faiz oranlarının piyasa gerçeklerinden çok da uzak olmadığının altını çiziyor.

REKLAM

“Hedeflendiği şekilde, bu destek yerli üreticilerin yabancı firmalarla rekabet edebilecek düzeye gelmesini ve cari açığın sürdürülebilir şekilde kapanmasını sağlarsa, buna kimsenin itirazı olmaz,” diyen Başlevent, önemli bir hususun da altını çiziyor:

“Ama uygun şartlarda finansmanın bir ülkede uzun vadeli yatırım ortamının oluşmasının koşullarından sadece biri olduğunu biliyoruz. Bekleyip görmek gerek.”

Başlevent’e göre, kısa vadede cari açığın cari fazlaya dönüşmesi ve işsizlikte en kötünün geride kalması, uyumlu ekonomik göstergeler değil.

“Zira cari fazla vermemiz büyük ölçüde ekonomik aktivitenin yavaşlamasından kaynaklanıyor ve bu da istihdam için kötü bir haber. Ama yaz aylarında tarım ve turizm istihdamındaki artış, manşete çıkan işsizlik oranını aşağı çekecek ve en kötüsü geride kaldı denebilecektir.”

Yaklaşan seçimlerin etkisi

Ancak, Başlevent’e göre, İstanbul’da yenilenen yerel seçimlerden çıkabilecek her iki sonuç da siyasi belirsizliği azaltmayacak ve bu da ekonomideki zorlukların devamı anlamına gelecek.

REKLAM
Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Albayrak: Ticaret savaşları ve finansal dalgalanmalara en hazırlıklı ülke Türkiye

Bütçe açığı haziran ayında geriledi, yılın ilk yarısında yükseldi

BofA raporu: Fon yöneticileri Türkiye'ye yeniden yatırım için henüz erken olduğunu düşünüyor