Levent Baştürk: SETA Raporu açık bir şekilde fişleme, şeytanlaştırma ve hedef gösterme

Levent Baştürk: SETA Raporu açık bir şekilde fişleme, şeytanlaştırma ve hedef gösterme
© Samuel Corum / AASamuel Corum
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

SETA'nın yabancı kuruluşlarda görev alan gazetecilere dair Raporu, basın ve ifade özgürlüğü, kişisel bilgilerin gizliliği gibi alanlardaki kritik tartışmaların odağında kalmayı sürdürüyor.

REKLAM

SETA Vakfı’nın, euronews Türkçe’nin de aralarında yer aldığı “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” başlıklı raporuna tepkiler büyüyor.

Çağdaş Gazeteciler Derneği, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) başta olmak üzere meslek kuruluşları, raporu bir fişleme belgesi olarak görürken, TGS Pazartesi günü SETA hakkında suç duyurusunda bulunacağını açıkladı.

TGS Akademi Direktörü Orhan Şener, euronews Türkçe’ye yaptığı açıklamada, rapora ilişkin olarak “İktidar yanlısı olmayan gazetecilik faaliyetini muhaliflik olarak gösterip kriminalize edilerek, terörist imasıyla “uzantı” olarak nitelendirilerek bu gazeteciler açık bir hedef haline getirilmektedir.” yorumunda bulundu.

euronews Türkçe çalışanı gazeteci Kamuran Samar’ın "Basın çalışanlarını amatörce fişleme çalışması. Koca düşünce kuruluşunu iyice rezil bir duruma düşürdüğünüz için utanmalısınız" şeklindeki tweetine yanıt olarak raporu hazırlayanlardan İsmail Çağlar, bilgilerin "tamamen açık kaynaklardan toplandığını" belirtmişti.

Çağlar, euronews Türkçe’nin rapor hakkında görüşme talebine ve kendisine söz hakkı vermek üzere ısrarlı önerisine herhangi bir geri dönüşte bulunmamayı tercih etti.

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran ise, raporu "andıç" olarak nitelendirenlere yönelik olarak Twitter üzerinden açıklamada bulunarak, "uluslararası medya kuruluşlarının bazılarının Türkiye ofisinde çalışanların belirgin siyasi pozisyonlarının olması bu kuruluşların tercihidir. Raporumuza yönelik fişleme ve andıç ithamlarının gerçeklikle ilgisi bulunmamaktadır," dedi.

Akademik bir dil ve metot gerekirdi

Ancak Şener’e göre, açık kaynaktan paylaşım gibi bir hedef var ise, raporda akademik bir dil ve metot kullanılmalıydı.

“Oysa raporda, lisans talebesinin kullanacağı, hocasının da beğenmeyeceği bir dil hakim. Ne söylem analizi, ne metin çözümleme, ne de ağ haritaları var. Böyle bir rapor hazırlıyorsanız, metodik ve etik olarak bahsi geçen kurumlara da söz hakkı vermeliydiniz, önceden bilgilendirmeliydiniz, hakkaniyetli davranmalıydınız.” diyor Şener.

Gazetecilik örgütlerinin ve DİSK Basın-İş gibi kurumların dile getirdiği bir diğer endişe de, gazetecilerin bu şekilde hedefe konmasının, toplumun bir kesiminin öfke ve fiziksel tepkisine konu olabileceği.

“Bu rapora bakınca, “milli hassasiyetleri yüksek” olan bazı gençler, meslektaşlarımızdan birine bir saldırıda bulunsalar bunun sorumluluğunu kim üstlenecek? Veya bir Alman düşünce kuruluşu TRT World’ün uluslararası yayınları hakkında böyle bir rapor paylaşsa biz ülke olarak ne tepki verirdik? Bu fişleme değilse nedir?” diye soruyor Şener.

Medya özgürlüğünün durumu

Uluslararası basın kuruluşlarının Türkçe servislerinin önde gelen bir haber alma kaynağı haline gelmesini, uzmanlar Türkiye’deki medya özgürlüğünün geldiği noktayla ilişkilendiriyor.

“Ana akım medyayı bambaşka bir şeye dönüştürürseniz, bir güç boşluğu oluşur ve birileri de siyasi ve ekonomik olarak onu doldurmak isteyecektir. Talep var ki, arz da oluyor,” diye açıklıyor Şener.

Şener, kurumların ve meslek kuruluşlarının söz konusu vakfa dava açmasını önemli buluyor:

“Elden gelen tüm tepki gösterilmelidir. Mevcut sistem içinde adli makamlar nezdinde mevcut araçlar olabildiğince kullanılmalıdır. Hızlı ve toplu tepki gösterilmelidir.”

Eski Vakıf çalışanları da raporu eleştiriyor

Rapor, SETA’nın eski çalışanlarından bazıları tarafından da açık ve net bir dille eleştirildi. Şubat 2012 - Temmuz 2013 tarihleri arasında SETA’da araştırmacı olarak çalışan Levent Baştürk, rapora ilişkin olarak Twitter hesabından yaptığı değerlendirmede, “ana akım medyanın iktidarla ilişkisinin toplumu haber alma hakkından mahrum edecek boyuta gelmesi de masaya yatırılması gereken mevzulardan biri değil mi?” sorusunu gündeme getirdi ve ekledi:

“Aynı manşetle çıkan gazeteler ve hepsi iktidarı öven köşe yazarları otoriter rejimlerin bir vasfı. Şeytanlaştırdığınız ve yabancı medyanın uzantıları olarak adlandırdığınız yayınların ilgi görmesinin sebebi, sizlerin çalıştığı medya organlarının vatandaşları güdülmesi gereken koyun yerine koymasının bir sonucudur.”

euronews Türkçe’ye konuşan Baştürk, SETA’da kendi çalıştığı dönemde de kurumda bir nitelik arayışı olduğunu kaydediyor.

“Ancak şu an bu kuruma hiçbir şekilde düşünce kuruluşu denemez; bir çürümüşlük içerisinde. Yapılan şey açık bir şekilde fişleme, şeytanlaştırma ve hedef gösterme,” diyor Baştürk.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

20'den fazla örgütten SETA raporuna ortak kınama

Euronews'ten SETA'ya kınama: Raporda basın özgürlüğü hiçe sayılıyor

SETA'nın gazetecileri hedef alan raporu yargıya taşınıyor