15 Temmuz darbe girişimi sırasında kimisi darbeye direndiği esnada, kimisi hiçbir şeyden habersiz açılan ateş sonucu yaşamını yitiren ve yaralanan aileleri çocuklarının hatıralarıyla yaşıyor.
REKLAM15 Temmuz darbe girişimi sırasında kimisi darbeye direndiği esnada, kimisi hiçbir şeyden habersiz açılan ateş sonucu yaşamını yitiren ve yaralanan aileleri çocuklarının hatıralarıyla yaşıyor.
Güler ailesi komiser yardımcısı olan kızları Gülşah Güler'i Gölbaşı'ndaki Özel Harekat Daire Başkanlığına darbe gecesi gerçekleştirilen saldırıda kaybetti. Güler'in ailesi gurur duydukları kızlarının hatıralarını oluşturdukları odada yaşatıyor.
Gülşah Güler'in kıyafeti, ayakkabıları, fotoğrafları ve çizdiği resimleri odada muhafaza eden aile, günün büyük bölümünü de burada geçiriyor.
Kızına olan özlemini bir nebze de olsa dindirebilmek için zamanını bu odada geçirdiğini dile getiren anne Güler, kızının ölümüyle hayattaki her şeyin adeta yarım kaldığını söylüyor.
Gülşah Güler’in kız kardeşi Büşra Güler de her 15 Temmuz'da acı ve gururu aynı anda yaşadıklarını belirterek, "Ablamı annem gibi görüyordum, o yüzden aslında annemi kaybettim. Bütün günümüz ablamın hatıralarıyla dolu odasında geçiyor. Konuşmasak da onun beni anladığını çok iyi biliyorum. Ayrılık çok zor ama şehit kardeşi olduğum için çok gururlu ve mutluyum." diye konuştu.
Eyüp Yılmaz, Akıncı Hava Üssünden açılan ateş sonucu 2 arkadaşıyla hayatını kaybeden Yasin Yılmaz'ın babası..
15 Temmuz gecesi Yasin Yılmaz ve 4 arkadaşı, ellerinde bayraklarla darbeye teşebbüs edenlere karşı Ankara Kazan'daki Akıncı Üssü nizamiyesi önünde toplandı. Darbeci komutanların askerlere ateş emrini umursamayan Yılmaz, darbe girişimini protesto etti.
Evli ve bir çocuk babası Yasin Yılmaz'ın babası Eyüp Yılmaz, AA'ya yaptığı açıklamada çocuklarını hiçbir zaman unutamadıklarını söyledi.
Olay gününü anlatan Yılmaz, oğlunun 15 Temmuz gecesi işten gelip yorgun olduğu için erken uyuduğunu belirterek, "Arkadaşları oğluma mesaj atmışlar. Uyanıp telefona baktığında yanımıza gelip 'baba, ben dışarı çıkıyorum' dedi. 5 arkadaş buluşup bir taksiye binerek Akıncı Üssü'ne gitmişler. Daha sonra gelinim oğlumu aradığında telefona bakanlar oğlumun yaralı olduğunu söylemiş. Ben de ondan sonra hastaneye gittim." diyor.
Darbe girişimine karşı koyarken 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde yaşamını yitiren Cengiz Hasbal'ın ailesi de o geceyi ve unutamıyor.
Giresun'un Şebinkarahisar ilçesi Sarıyer köyünde yaşayan Ahmet Hasbal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 'köprüye giden iki oğlundan birini şehit verdiğini' söyledi.
Oğulları Cengiz ve Hüseyin'in köprüye gittiklerinden haberdar olduğunu anlatan Hasbal, "Hüseyin beni aradı, Cengiz de kimle konuştuğunu sormuş, Hüseyin 'babam' demiş, Cengiz de 'selam söyle' demiş. Ondan sonra sabah Hüseyin ile görüştük, 'baba Cengiz kalp krizi geçirdi' dedi. Ben oğlumun yaralandığını İstanbul'da öğrendim." diye konuştu.
Hasbal şöyle devam etti:
"Köprüye gittikleri anda üzerilerine ateş açılmış, onlar da ön taraftaymış, yaralıları ve şehitleri kenara çekmişler, ikinci ateşte Cengiz yaralanmış. Hüseyin'in yanından kurşun geçmiş, o anda Cengiz, 'abi ah' demiş, yere yığılmış. Ertesi gün gittik ameliyat oldu ama 19 gün sonra şehit oldu."
Darbe girişimi sırasında darbeci askerlerin silahından çıkan kurşunla sol kolunu kaybeden 15 Temmuz gazisi Üzeyir Civan da vatanın korunması için mücadele vermenin gururunu yaşadığını söylüyor.
Üzeyir Civan, Tuzla Orhanlı gişelerinde yaralandıktan sonra yine aynı bölgede direnişini sürdüren bazı vatandaşların yardımıyla Kurtköy'deki özel bir hastaneye yetiştirildi.
Civan, yapılan müdahalelere rağmen sol kolunu kaybetti.
Gümüşhane'de yaşayan Üzeyir Civan, darbeyi önlemek amacıyla Sabiha Gökçen Havalimanına gitmek üzere yola çıktıklarını ancak Tuzla Orhanlı gişelerinde araçlarını bırakarak yaya olarak yola devam ettiklerini ve askerlere 4-5 metre mesafe kalacak şekilde yaklaştığını belirterek olayı aktardı:
REKLAM"Onlara yaptıklarının yanlış olduğunu söyleyerek kışlaya dönmeleri için ikna edebileceğimi düşündüm. İki elim havada mevzi değiştirdiklerini gördüğüm 7-8 askerin üzerine doğru koşarak gidiyordum. 'Durun, yapmayın. Silahlarınızı bırakın, hepimiz kardeşiz' diye bağırdım. Onlara doğru koştum hatta öncesinde yanımdakilere de 'Asker polis kardeştir' diye sloganlar attırmıştım ancak onlar bana hedef gözeterek ateş etmeye başladılar. Ameliyattan sonra baktım ki sağ elim sarılı, avucumun ortasından ise bir kurşun girmiş ve parmağımı kırmış. Bir iki defa sol koluma doğru baktığımda kolumda kesikler olduğunu algılıyordum. Ameliyattan sonra da kolumun gittiğini gördüm."