Cumhurbaşkanlığının 43 sayılı yeni kararnamesinin hedefi ne? Uzmanlar değerlendiriyor

Cumhurbaşkanlığının 43 sayılı yeni kararnamesinin hedefi ne? Uzmanlar değerlendiriyor
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

7 Ağustos tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan, "Hazinenin Cumhurbaşkanı kararı ile yurtiçindeki ya da yurtdışındaki şirketlere iştirak etmesini sağlayan” 43 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, birçok soru işaretini de beraberinde getirdi.

REKLAM

Resmi Gazete'de 7 Ağustos tarihinde yayımlanan, "Hazinenin Cumhurbaşkanı kararı ile yurt içindeki ya da yurt dışındaki şirketlere iştirak etmesini sağlayan” 43 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, kapsamı, hedefi ve hangi kriterlere göre uygulanacağına dair birçok soru işaretini de beraberinde getirdi.

Yapılan eleştirilerin başında, bu kararname ile serbest piyasa ekonomisinden kamu ekonomisine dönüldüğü geliyor.

Peki Cumhurbaşkanlığının yeni kararnamesinin kapsamı, hedefi, kriterleri, Türk ekonomisine yansımaları ne olacak? Uzmanlar euronews'e değerlendirdi.

İnşaat ve enerji sektörüne yönelik mi?

İddiaların odağında, batmış veya zora girmiş olan inşaat ve enerji şirketlerinin belli bir süre sonra borçlarının ve hisselerinin devlet tarafından satın alınarak bataktan kurtarılabileceği, dolayısıyla borçların Hazine'den, yani vatandaşın "cebinden" ödenecek olması endişesi yer alıyor.

Gazeteci Murat Yetkin, websitesinde şöyle açıklıyor durumu:

“Kararname, bankaların elinde biriken ipotek yükünün tahvil türünden ikincil piyasalarda yeniden para ve krediye çevrilebilmesi amacıyla kurulacak İpotek Finansmanı Kurumuna Hazine’nin, yani devletin de ortak olmasına imkân veriyor. Bu girişimin arka planında AK Parti iktidarının ekonomideki lokomotifi sayılan inşaat sektörünün, konut fazlası ve talep düşmesi nedeniyle durgunluğa girmesi yatıyor. Kredi faizlerinin düşürülmesine rağmen konut sektöründe (sadece onda değil, örneğin otomobil satışlarında da) gerilemenin devam ettiği gözleniyor.”

TÜİK’in Temmuz ayında açıkladığı verilere göre istihdamda en fazla daralma inşaat sektöründe yaşanırken, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği verilerine göre ise kapanan inşaat firması sayısı yüzde 23 artış gösterdi, kurulan firma sayısı ise yüzde 117 oranında düştü.

Hazine ve Maliye Bakanlığı açıklama yaptı

Ancak, gelen eleştiriler karşısında, Hazine ve Maliye Bakanlığı, söz konusu kararnamenin, esasen mevcut sistemle ilgili yetki ve sorumlulukların düzenlenmesini hedeflediğini ve şirket kurtarmanın amaçlanmadığını açıkladı.

Euronews Türkçe’ye konuşan ekonomi yazarı Uğur Gürses, konunun çok muğlak bir alan içerisinde ele alındığını kaydediyor.

“Esasında kurum ve kurallar çok da kalmadığı için keyfi yönetim altında bunların sadece "şekil düzenlemesi" olduğu, yani "kitabına uydurma" konusundaki açıklamaya da şaşırmıyorum,” diyor.

"Meclis onayı gerekiyor"

Gürses’e göre; “hükümete ya da cumhurbaşkanına şirketlere Hazine'nin ortak olması konusunda yetki veren bu tür düzenlemelerin parlamentolardan çıkması gerekir.”

“Çünkü bu bir bütçe hakkıdır. Bütçeden harcama yapıyorsunuz, varlık satın alıyorsunuz,” diye vurguluyor Gürses.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi bölümünden Prof. Cem Başlevent ise, bu uygulamanın ardında Türkiye’ye yatırım yapmakta çekinceleri olan uluslararası şirketlere Hazine’nin ortak olması ve böylece kendilerini güvenli hissetmelerinin sağlanması, yatırımların da artması gibi bir beklentinin söz konusu olduğunu belirtiyor.

“Her ne kadar birçok ekonomist bu yöndeki beklentileri dillendirmiş olsa da, şirket kurtarma konusundaki iddialara cevaben yapılan açıklamayı göz ardı edip “hayır yapacaklar” demek niyet okumak olur,” diye ekliyor Başlevent.

İktisatçı yazar Mustafa Sönmez ise, euronews Türkçe’ye yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanlığı kararı ile Hazine’nin şirketlere ortaklığının, bugünün kriz koşullarında akla sadece kurtarma operasyonlarını getirdiğini belirtiyor.

REKLAM

Gazeteci Murat Yetkin, kişisel sitesinde yaptığı değerlendirmede, söz konusu kararnamenin, bir zamanlar Türk ekonomisinin lokomotifi olan inşaat ve bankacılık sektörlerini rahatlatmaya yönelik olarak tasarlandığını ve özel şirketlere devletin sadece Cumhurbaşkanı’nın onayıyla ortak olması, devletin ekonomideki rolünü artırmaya dönük bir girişim olduğunu ileri sürmüştü.

Adaletsizlik doğma riski

Sönmez’e göre, eğer bu kararname ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıklamasının aksine bir şirket kurtarma girişiminde bulunulursa, adaletsizlik doğar ve anti-demokratik bir uygulama söz konusu olur.

“Avrupa Birliği ülkelerinde bu tür işler, belli dengeleri ve objektif kuralları içerir,” diye ekliyor Sönmez.

Yurtiçi ve yurtdışındaki özel şirketlere iştirak edilmesine dair kriterlerin henüz belirlenmemiş olması da uzmanların dikkat çektiği eleştiri noktalarından biri.

REKLAM

Sönmez, “Hem sektörler hem firmalar düzleminde kriterler olması beklenir normalde. Ama kurtarma, kendi başına adaletsizlik sayılabilir. Hata yapan bedelini öder. İflas eder, şirketi elden çıkarır. Kural budur. Bedeli neden vergi mükellefine ödeteceksiniz?”, diyor.

Euronews Türkçe’nin AK Parti Aydın Milletvekili ve TBMM Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu Başkanı Mustafa Savaş’a kararname hakkındaki eleştiri ve endişelere dair değerlendirmelerini alma girişimleri cevapsız kaldı.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Son veriler ışığında Türkiye ekonomisi ne durumda? Yalçın Karatepe yorumluyor

Türkiye ekonomisi yılın ilk çeyreğinde yüzde 2,6 küçüldü

En hızlı gerileme inşaat sektöründe, mevcut adımlar sektörü canlandırmaya yetmez