İstanbul'dan gönderilen sığınmacıların istihdam sorunu: Antep, Urfa ve Hatay'ın kapasitesi nedir?

İstanbul'dan gönderilen sığınmacıların istihdam sorunu: Antep, Urfa ve Hatay'ın kapasitesi nedir?
© AFP / İLYAS AKENGİN
By Menekse Tokyay
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Betam, “Suriyelilerin İşgücü Piyasasına Uyumu: Şanlıurfa, Hatay ve Gaziantep'te İstihdam Olanakları” konulu yeni raporunda Suriyeli sığınmacıların hazmedilme sorununu kapsamlı şekilde ele aldı.

REKLAM

Resmi rakamlara göre 3,6 milyon Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye’de son dönemde düzensiz göçle mücadele çalışmaları çerçevesinde İstanbul ilinde kaydı olmayan Suriyelilerin kayıtlı bulundukları şehirlerde ikamet etmek üzere geri dönmeleri doğrultusundaki uygulamalar gündeme geliyor.

İstanbul’da çok sayıda Suriyeli sığınmacı, kayıtlı oldukları güney ve güneydoğu illerine 20 Ağustos tarihine kadar dönmek zorunda. Bu süreçte gönderildikleri kentin bu sığınmacı topluluğunu “hazmetme yeteneğinin” ne olacağı ise ayrı bir soru işareti.

Keza ekonominin geçtiğimiz sene sadece yüzde 2,6 oranında büyüdüğü, işsizliğin yüzde 13,7 düzeyine çıktığı ekonomik koşullar altında Suriyeli sığınmacıların işgücü piyasasına uyumu da yerel dinamikler açısından sorunlu bir alan olmaya devam ediyor. Zira Suriyeliler sadece kayıtlı oldukları illerde kayıtlı şekilde istihdam edilebiliyor.

Şanlıurfa, Hatay ve Gaziantep'te tablo nasıl?

Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (Betam), Suriyelilerin İşgücü Piyasasına Uyumu: Şanlıurfa, Hatay ve Gaziantep'te İstihdam Olanakları” konulu yeni raporunda Suriyeli sığınmacıların işgücüne geçiş sürecindeki fırsat pencerelerini kapsamlı şekilde ele aldı.

Bu üç kentin özelliği, sayıları yüz binleri aşan Suriyeli sığınmacı sayısının yoğun olan illerin başında gelmeleri. Öte yandan, yerel halk ile Suriyeli sığınmacılar arasında gerek toplumsal uyum sorunları gerekse işsizlik sebebiyle uzun zamandır süregiden bir gerilim ortamı söz konusu.

Betam Direktör yardımcısı Doç.Dr. Gökçe Uysal’a göre; bu şehirlerde işgücü piyasası uyumu önceliklendirilmeli ve gerek talebin güçlü olduğu, gerekse çalışma izni alma zorunluluğunun olmadığı mevsimlik tarım işçiliği gibi alanlara yönelmeli.

"Genel hassasiyet, hem Suriyelilere hem ev sahibi topluluklara olanaklar açılması üzerine kurulu. Toplumsal barışın sağlanması açısından, Suriyeli sığınmacıları çalıştıran bölgelerin ürünlerine yönelik spesifik bir etiketlendirme getirilebilir ve bu etiketleri taşıyan ürünlere öncelik verilip vergi muafiyetleri getirilebilir," diyor Uysal.

Uysal, Suriyelilerin tarımda ucuz ve beceri seviyesi düşük işgücü talebini ağırlıklı olarak karşıladıklarına dikkat çekiyor.

AFP / İLYAS AKENGİN

Urfa ve Antep'te tekstil sektöründe istihdam edilebilirler

İŞKUR tarafından yayımlanan Şanlıurfa, Hatay ve Gaziantep İşgücü Piyasası Araştırma Raporları (İPA) 2018 yılı verileri kullanılarak firmaların işgücü taleplerinin incelendiği raporda, Şanlıurfa ve Gaziantep’teki işverenlerin eleman bulmakta en çok zorlandığı sektörün tekstil sektörü olduğu kaydediliyor.

Ayrıca, rapora göre, Şanlıurfa ve Gaziantep’te temizlik görevlisi, satış danışmanlığı, pazarlamacılık, müşteri hizmetleri gibi hizmet sektörü alanlarında da Suriyeli sığınmacılar için istihdam olanağı söz konusu.

Bu açıdan, yeterli düzeyde mesleki ve teknik bilgi ile tecrübenin arandığı dokumacılık, dikiş makineciliği ve akrilik iplik üretim alanlarında Suriyeli sığınmacı istihdamı için olanak olduğuna dikkat çekiliyor.

Hatay’da ise imalat sektöründe eleman bulmanın zorluğu hatırlatılarak, makine kullanım eğitimleri yoluyla becerilerin geliştirilerek bu alanlarda Suriyeli sığınmacıların istihdam edilmesi öneriliyor.

Türkçe eğitim programları şart

Dolayısıyla, bu illere dönen Suriyeli sığınmacıların, kentlerdeki istihdam olanaklarından yararlanabilmeleri, yaşamlarını idame ettirmeleri ve yerel toplumsal dengelerin korunabilmesi için Türkçe eğitim programlarının yanı sıra, iletişim, satış becerileri ve mesleki yeterlilik alanlarında beceri geliştirilmesine yönelik programlara öncelik verilmesi öneriliyor.

Brookings Enstitüsü Türkiye uzmanlarından Kemal Kirişci, Türkiye'de halihazırda yaşamakta olan Suriyeli sığınmacıların ülkelerindeki yıkım, çatışmalar ve istikrarsızlıktan dolayı geri dönebilmelerinin mevzu bahis olmadığını, dolayısıyla yapılacak tek işin bu insanları formel ekonomiye entegre etmek olduğunu kaydediyor.

Ev sahibi şehirde "dayanıklılığın" artırılması

Euronews Türkçe'ye konuşan Kirişci, mültecilerin kendi ayakları üzerinde durmaları için, ev sahibi ülkelerde mültecileri misafir etme yetenekleri ve dayanıklılığının artırılması gerektiğini düşünüyor.

Bunu gerçekleştirmenin bir yöntemi olarak da, 2018 yılı Aralık ayında kabul edilen Mülteciler için Küresel Sözleşme'nin yük paylaşımı anlayışı çerçevesinde üçüncü ülkelerin büyük sayılarda mülteci barındıran ülkelere pazarlarına ihracat imkanları sağlayarak, hem mültecilerin hem de yerel halkın istihdam etme kapasitelerini artırmak öneriliyor.

"Suriyelilerin tarım sektörüne entegre edilmeleri konusunda şu anda bir proje yürütürken geliştirdiğim bir dizi politika önerisi var. Bunlardan biri, adil ticaret ilkeleri çerçevesinde Suriyeli sığınmacıların tarım sektöründe istihdam edilirken ürettikleri ürünlerin ihracatında bu durumu gösteren bir etiketleme sistemine gidilmesi," diyor Kirişci.

Türkiye'de çalışma yaşındaki Suriyeli sığınmacı sayısının 2,1 milyon civarında olduğu, ancak sadece 500 bin ila 1 milyon arasında bir kısmının işgücü piyasasında bulunduğu tahmin ediliyor. Çalıştıkları alanlar ağırlıklı olarak testil, giyim ve tarım.

REKLAM

Bir diğer öneri ise, AB'nin Suriyeli emeği de olan taze tarım ürünlerini gümrük vergilerinden muaf tutması.

Kirişci, "İhracat odaklı büyük holdinglerin, kurumsal sosyal sorumluluk bilinci çerçevesinde, Suriyeli sığınmacıları eğitip istihdam etmeleri yararlı olur," diyor. Kirişci, ayrıca, Şanlıurfa, Gaziantep gibi şehirleri kapsayan bölgede Nitelikli bir Sanayi Bölgesi kurularak, bu bölgedeki ürünlerin AB'ye sertifikalı olarak ihraç edilmesini, bu firmalara da AB piyasalarına öncelikli erişim imkanı verilmesini öneriyor.

TEPAV verilerine göre, Haziran 2019 itibariyle Suriye ortak sermayeli kurulan şirket sayısının en yüksek olduğu illerin başında İstanbul gelirken, İstanbul’u; Mersin, Hatay, Ankara ve Şanlıurfa takip ediyor. Aynı verilere göre, Haziran 2019’da Suriye ortak sermayeli kurulan şirketlerin yabancı ortak sermayeli şirketler içindeki payı Mersin’de yüzde 47,1, Hatay’da yüzde 22,2 ve Şanlıurfa’da yüzde 16,7 düzeyindeydi.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Suriyelilerin 'sınır dışılarında iki hafta': Açlık, ölüm, zorla belge imzalatma ve alıkonulma

Suriyeli sığınmacılara bakış 3 yılda büyük oranda olumsuz yönde değişti

Cinsiyetler arası kazanç: Türkiye ve AB'de istihdam ve işgücüne katılım farkı