Euroviews. Görüş | Eren Erdem: Türkiye otoriter popülizm kıskacında

Görüş | Eren Erdem: Türkiye otoriter popülizm kıskacında
© 
By Eren Erdem
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Yorum sayfamızda yayınlanan makaleler, euronews'in editoryal görüşünü yansıtmaz.

"İnsanlar AK Parti’ye, 'çoğulculuk, AB, ileri demokrasi ve güçlü ekonomi' vaatleriyle oy verdi. Bugün ise AK Parti, 'tekçi, Moskova- Tahran hattına sıkışmış, AB karşıtı, otoriter popülist' marjinal bir parti."

REKLAM

Türkiye otoriter popülizmin kıskacında. Hükümet otoriter ve baskıcı Moskova - Tahran hattına yöneldi. Bu olurken, 16 Nisan’da sistem değişti. Bu sistem başkanlık sistemi değildir. Başkanlık sistemleri, demokratiktir. Ancak, bu yeni sürecin tek faydası yüzde 50+1 oldu. Yüzde 50+1, çoğulculuğu anayasal zorunluluk haline getirdi. Bu arada siyasi iktidarın anahtarını merkeze teslim etti.

Tanrı’nın bir lütfu olan sayın Bahçeli, söylemleriyle AK Parti’yi “çevreye” iterken, biz yani CHP, merkeze seslendik. Politik alanda roller değişti. Çevrede olan CHP merkeze, merkezde duran AK Parti çevreye kaydı. Ancak AK Parti, kendi yarattığı bir marjinaliteyle kaymadı çevreye. Bizzat eleştirdiği “eski Türkiye’nin” marjinal lisanı tarafından kuşatıldı.

Nefret yüklü, ırkçı, tekçi bir zombi tarafından ısırılan AK Parti, Çatlı-Bucak-Jitem-Asit kuyuları hattına sıkıştı. CHP ise, çoğulculuk, herkesi kucaklayıcılık, özgürlükçü demokrasi devrimiyle ciddi bir kapsayıcılık yarattı. Bunda payımız çoktur. Biz, 16 Nisan’da “Kürtleri, seküler milliyetçileri, muhafazakârları, Atatürkçüleri ve solcuları” aynı yere oy verebilir noktaya getirdiğimizde belediyeleri kazanmıştık.

31 Mart’ta bu çizgi korundu ve sonuç alındı. Bu dil “adalet yürüyüşüyle” halka tamamen sirayet etti. Muharrem İnce’nin kullandığı dil de buydu. Yeni bir kümülatif mücadele ile, herkesin paydaş olduğu Demirtaş’tan, Muharrem İnce’ye, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan sayın Akşener’e tüm aktörlerin katkısıyla “merkez odağı” değişti. Ve ilk kez AK Parti seçime “marjinal bir çevresel” hareket, muhalefet ise “merkez” olarak girecek.

Babacan'ın partisi AK Parti'yi marjinalize edecek

Bakın Babacan’ın parti kurmasının oy açısından hiçbir anlamı yok. Bu parti, AK Parti’nin içindeki “merkeze seslenen” son kişilerin de ayrılışıdır. Bu, geride “marjinal, popülist” bir azınlığın kalması demektir.

Babacan’ın partisinin götüreceği oydan endişe duyanlar cahildir. O parti, AK Parti’yi marjinalize edecektir. Bu, çok daha kritiktir. Keza AK Parti artık sadece baskıdır, cezaevidir, siyasal yargıdır, tetikçiliktir ve bürokratik oligarşidir.

Aslında AK Parti, kurulduğunda kendisini boğmaya çalışan “bürokratik oligarşiye” teslim olmuş ve onların güdümüne girmiş eski ve yenik bir harekettir. Ve bu gerçekleşirken koca ülke AYM’nin “barış bildirisi” kararını tartışıyor. Düşünün, AK Parti’nin dili “merkezde” neyi çağrıştırıyor? 28 Şubatçıların dilini. Bu bir Allah’ın lütfudur. Arkadaşlarıma söylüyorum; medyalarıyla, sözcüleriyle bu dili kullanırken onları engellemeyin. Nefret, kin, kan kokan sözler hep onların ağzından çıksın. Keza Türkiye huzur istiyor. Adalet istiyor, refah istiyor insanlar. Bu dil, bu siyasi yargı, bu nefret söylemi AK Parti’yi iyice marjinalleştiriyor.

Biz sayın Bahçeli’ye kızmamalıyız. Onun dilini benimseyen AK Parti artık mecliste azınlık. Artık belediyelerde yok. Çünkü insanlar AK Parti’ye, “çoğulculuk, AB, ileri demokrasi ve güçlü ekonomi” vaatleriyle oy verdi. Bugün ise AK Parti, “tekçi, Moskova - Tahran hattına sıkışmış, AB karşıtı, otoriter popülist” marjinal bir parti. Bu doğru zemin iyi okunmalı.

Biz “çoğulculuğu, Türkiye’yi güçlü bir Avrupa ülkesi yapma irademizi, istikrarı, sağlıklı ekonomi ve hukuku” savunmaya devam edeceğiz. Biz yeni, onlar ise “Susurluk’tan kalma çetelerin güdümlediği” kirli bir eski olmayı sürdürecek. Bu olası bir seçimde, “değişim” demektir. Bu nedenle, bir siyasi linçle, iftira ve kumpasla “FETÖ’ye üye olmadan yardım etme” palavrasıyla tutulduğum bu zindanda, yenilmiş bir pehlivan olarak değil, İstanbul’u kazandıran fikir ve siyasal hattın paydaşı ve fiilen buna katkı sunmuş muzaffer bir demokrat olarak yatıyorum.

Özel | Cezaevinden mektuplar yazı dizisi - 7: Eren Erdem

Eren Erdem'e bir gün içinde önce tahliye sonra yakalama kararı

Eren Erdem davasında ne oldu?

Cumhuriyet Halk Partisi’nin geçmiş dönem milletvekillerinden, gazeteci ve Parti Meclis’i üyesi Eren Erdem 29 Haziran 2018’de gözaltına alınarak çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı.

1 Mart’ta kararını açıklayan mahkeme Eren Erdem’e, "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçundan 4 yıl 2 ay hapis cezası verdi.

Bu karara göre Eren Erdem 13 ay daha cezaevinde kalacak. Erdem hakkında verilen karar için 29 Mayıs’ta İstinaf Mahkemesi’ne yapılan başvuru henüz sonuçlanmadı. Aynı şekilde Mart ayında Anayasa Mahkemesi’ne avukatları tarafından yapılan başvuru da mahkeme tarafından henüz görüşülmedi.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Özel | Cezaevinden mektuplar yazı dizisi - 7: Eren Erdem

Eski CHP Milletvekili Eren Erdem, 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı

Eski CHP Milletvekili Eren Erdem tutuklandı