Yeni yargı paketi: Hukukçuların reformdan beklentileri neler?

Yeni yargı paketi: Hukukçuların reformdan beklentileri neler?
© AFP / ADEM ALTAN
© AFP / ADEM ALTAN
By euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, yargı reformu strateji belgesine yönelik değerlendirmelerde bulundu.

REKLAM

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Cuma günü yargı reformu strateji belgesine yönelik değerlendirmelerde bulundu, belgeye dair eleştirilerin Meclis’te dikkate alınacağını belirtti.

Yeni yargı paketinde vatandaşın adalete dair güveninin pekişmesine, bunun için de iyi, etkin, erişilebilir ve hızlı işleyen bir adalet sistemine ihtiyaç duyulduğunu belirten Bakan Gül, yeni adli yılda adalet alanında bu anlayışın hakim olacağını söyledi.

"Adli yıl herkes için başladı"

Uzman avukat ve Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği Başkanı Veysel Ok, yeni adli yılın sadece hakimler, savcılar ve avukatlar için değil, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, gazeteciler, akademisyenler için de açıldığını, zira binlerce yargılamanın devam edeceğini kaydediyor.

Euronews Türkçe’ye konuşan Ok, “Adalet bakanı, konuşmasını Fransa, İngiltere değil Türkiye için yapıyor. Tutuklamanın infaz olduğu ülkede, kendisi de Adalet Bakanı. Özeleştiriden öte, uygulamayı görmemiz gerek,” diyor. Ok, Bakan’ın hedef süre konusundaki açıklamalarının önemli olduğunu, yargılama süresinin ciddi bir sorun teşkil ettiğini belirtirken, sürenin yargılama safhasında sadece bir kriter olduğunun da altını çiziyor.

“Adil yargılama hakkına uygun, evrensel standartlar çerçevesinde bir yargılama getirilmeli. Bugün örneğin Canan Kaftancıoğlu davası görülüyor,” diyor Ok ve ekliyor: “Yargı üzerinde büyük bir yükün olması, davaların birikmesinin sebebi, cumhuriyet savcılarının her türlü şeye dava açması. Yapılan konuşmalara, sosyal medya paylaşımlarına, muhalefet gösterilerine… Yükü azaltmak için, demokratik ülkelerde olduğu gibi hukuka aykırı davaların açılmasını engellemek gerek.”

Yargıda hedef süre

Yargıda hedef süre uygulaması ise, gerek hükümetin gerekse uzmanların öncelik ve eleştirileri arasında ön sırada yer alıyor. Adalet Bakanlığı, 1 Ocak 2019 tarihinden beri yargıda hedef süre uygulamasını yürütüyordu. Buna göre davalar, Bakanlık tarafından belirlenen makul süre içerisinde bitirilecekti. Örneğin ceza davalarında 10 ila 13 aylık bir süre belirlenmişti.

Yargı Reformu Strateji Belgesi’ndeki değişiklikler farklı paketler halinde hazırlanacak. Öncelikli paket ise düşünce ve ifade özgürlüğünün güvence altına alınmasına ve tutuklamadaki keyfiliğin ortadan kaldırılmasına yönelik düzenlemeleri içerecek.

Arabuluculuk gündemde

Arabuluculuk gibi alternatif çözüm yollarının geliştirilmesi de yeni adli yılın odağında olacak. Ocak 2018’den itibaren zorunlu arabuluculukta 383.728 dosyada anlaşmaya varılmasıyla birlikte 852 iş mahkemesinin bakacağı davalar da anlaşma ile sonuçlanmış oldu. Ticari davalarda ise 40 bin 103 dosyada arabuluculuk yoluyla anlaşmaya varıldı.

Ancak, Ok’a göre, arabuluculuk sistemi şu ana kadar Türkiye’de iş davalarında ve ticari davalarda işçi ve davacı lehine çalışmadı:

“Bunun yöntemi arabuluculuk değil, daha kaliteli, şeffaf ve standart bir mekanizma oluşturmaktan geçiyor.” Ok, Af Yasası’nın şu an için öncelikli bir gündem maddesi olması gerektiğini düşünmeyenlerden. “Hakimler anayasaya uysunlar yeter, birçok kişi zaten serbest kalır.”

TBMM Adalet Komisyonu üyesi, Avukat Emine Yavuz Gözgeç, konu hakkında Euronews Türkçe’nin kendisine yönelttiği soruları yanıtsız bıraktı.

"Şapkadan tavşan çıkarmaya gerek yok"

Euronews Türkçe’ye konuşan Diyarbakır Barosu eski başkanı Avukat Ahmet Özmen, yeni adli yılda başlatılması öngörülen yargı reformu konusunda “şapkadan tavşan çıkarmaya gerek yok”, diyor ve ekliyor: “Yargıyı siyasi iktidarın emellerini gerçekleştiren bir sopa olmaktan çıkarmak gerekiyor. Yargı bağımsızlığı, yargı tarafsızlığı son birkaç yıldır tamamen tartışılır bir hale geldi.”

Özmen, arabuluculuk uygulamalarının yeterince etkin olmadığını düşünüyor. “Zira uyuşmazlık konusu tekrar yargıya yansıyor,” diyen Özmen’e göre, etkin, hızlı ve personel sayısı yeterli bir adli sistem kurmak gerekiyor.

Yaklaşık bir yıldır uygulanmakta olan “hedef süre” konusunda ise, sürelerin yeterince tutturulamadığını belirtiyor Özmen: “İlkesel olarak gecikmiş adalet, adalet değildir. Hedef süre uygulaması, davaları hızlandırmıyor. İş yükünün fazlalığı gibi gerekçelerle, birçok bürokratik işlem sebebiyle yargılamalar uzuyor.”

Öte yandan, Özmen’e göre, hedef süre uygulanırken adil yargılanma hakkı da ihlal edilmemeli; ikisi arasındaki denge gözetilmeli. “Canan Kaftancıoğlu, Selahattin Demirtaş davalarında birinci celsede karar verilmesi, bunun bir örneği oldu,” diyor Özmen.

Ceza indirimi ve af ise, uzun zamandır birçok paydaşın olduğu gibi halkın geniş kitlelerinin de gündeminde yer alan bir konu.

“Bu konuya ikili bir bakış açısı söz konusu. Adalet Bakanlığı, cezaevlerinin doluluğu üzerinden, hukuki pencereden okurken, Milliyetçi Hareket Partisi bizzat isim zikrederek, aftan yararlanmasını istediği kişiler üzerinden AK Parti’ye baskı uyguluyor,” diyen Özmen’e göre, bu konu ilgili taraflarca etraflı bir şekilde ele alınmalı:

“Denetimli serbestlik, ceza indirimi, infaz süresinin kısaltılması gibi seçenekler, barolarla, hukukçu meslek örgütleriyle paylaşılmalı, görüş alınmalı, meclis komisyonlarında tartışılmalı. Herhangi bir düzenlemenin içeriği ve sonuçları itibariyle de hukuk kurumlarından, üniversitelerden görüş de alınmalı.”

REKLAM

Avrupa Konseyi geçtiğimiz günlerde üye ülkeler içerisinde yargı ve hakim bağımsızlığının tehdit altında olduğu üye ülkeler arasında Türkiye'yi göstermişti.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Suriye-Irak tezkeresi TBMM Başkanlığı'na sunuldu

Avrupa Konseyi: Türkiye yargı bağımsızlığında sorunlu 4 ülkeden biri

Servet dağılımı adaletsizliği: Türkiye'de yüzde 1’lik kesim servetin yüzde 40’ını alıyor