Avramopoulos'tan Türkiye'ye: Mülteci anlaşması baskı ya da pazarlık aracı olarak kullanılmamalı

 Avramopoulos'tan Türkiye'ye: Mülteci anlaşması baskı ya da pazarlık aracı olarak kullanılmamalı
© 
By Méabh Mc Mahon
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Göç konusunun Avrupa'nın meşruiyeti için önemli bir sınav olduğunu söyleyen Avrupa Birliği (AB) Göç Komisyonu Yetkilisi Dimitris Avramopoulos, euronews'ün konuğu oldu. Avrupa'yı bütünlükçü bir şekilde kapsayacak, kalıcı bir göç stratejisi benimsenmesi gerektiğini söyleyen Avramopoulos, AB – Türkiye

Göç konusunun Avrupa'nın meşruiyeti için önemli bir sınav olduğunu söyleyen Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'nun göçten sorumlu üyesi Dimitris Avramopoulos, euronews'in konuğu oldu.

Avrupa'yı bütünlükçü bir şekilde kapsayacak, kalıcı bir göç stratejisi benimsenmesi gerektiğini söyleyen Avramopoulos, AB – Türkiye Bildirisi olarak bilinen mülteci anlaşmasına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.

Avramopoulos, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "kapıları açma" açıklaması sonrası bütün bu olanların AB-Türkiye ilişkileri için ne anlama geldiğini sorusuna, "AB-Türkiye Bildirisi hayatta kalmalı. Bu iş birliği devam etmeli ve hatta gelecekte daha da derinleşmeli. Ancak diğer yandan, benim gözümde bu iş birliği bir baskı ya da pazarlık aracı olarak kullanılmamalı." yanıtı verdi.

Avramopoulos: "Avrupa asla bir kaleye dönüşmemeli"

euronews: 2014’te Avrupa Parlamentosuyla yaptığınız iş görüşmesinde, Avrupa politikasının göç gündeminin Avrupa’nın meşruiyeti için önemli bir sınav olacağını söylüyordunuz. Komisyonun bununla başa çıktığını düşünüyor musunuz?

Dimitris Avramopoulos: "5 yıl önce olduğumuz yerde değiliz, bu da sınavı geçtiğimizi kanıtlıyor. Hareketlilik azaldı, sınırlarımız daha iyi korunuyor. Yeni mekanizmalar kurduk, Europol ve Frontex gibi mevcut kurumları güçlendirdik. Frontex şu an önceden olduğu gibi değil. Her şeyden önce iş birliği yapmak, sonra birbirlerine güvenmek için 28 üye devleti ikna etmek çok zordu. Avrupa Birliğini bugün başlıca problemlerinden biri bu. "

euronews: Sınır güvenlik ajansı Frontex’ten bahsettiniz. 2020 bütçesinde, sınırlara daha fazla polis konması için Frontex’e 100 milyon euro verilmesi planlanıyordu. Bu biraz Avrupa’nın kendisini dışarıya kapatması anlamına gelen “Avrupa Kalesi” fikrinin bir parçası mı? Eğer cevabınız evet ise, bu Avrupa hükümetleri ve seçmenlerinin isteklerine doğrudan bir cevap mı?

Dimitris Avramopoulos: "Avrupa asla bir kaleye dönüşmemeli. Size bir şey hatırlatacağım. Bu terim ilk kez 1933’te Hitler tarafından kullanıldı. Böyle bir Avrupa istemiyoruz, ancak aynı zamanda, sınırlarımızı korumak zorundayız. Şu an önemli bir andayız. Jean Claude 3 yıl önce varoluşsal zamanlardan geçtiğimizi söylemişti. Doğru. Popülizm ve milliyetçiliğin yükselişi büyük bir tehlike. Zemin kazandılar."

"Hükümetler gelip gittiklerini unutmamalı"

euronews: Eğer göç sorunu daha iyi ele alınsaydı ya da daha iyi politikalar ortaya konsaydı, Belçika, İtalya, Polonya ve Macaristan gibi ülkelerde bu yıl yapılan Avrupa seçimlerinde milliyetçi partiler ön çıkmazdı diye düşünüyor musunuz?

Dimitris Avramopoulos: "Biliyorsunuz, en başında, bütün önemli girişimlerin yapıldığı ofistesiniz. Her şeyi dikkate aldık. Ön safta bulunan üye devletlere destek sağlamak istedik. Diğer yandan, Orta Avrupa’ya düzensiz girişleri önlemek istedik. İtiraf etmem gerek, milliyetçi politikalar hâlâ hüküm sürüyorken bütün bu farklı yaklaşımları bir araya getirmek kolay değildi. Bir taraftan, bütün Avrupalılar adına düşündüğümüz ve yürüttüğümüz Avrupa politikalarımız vardı, diğer taraftan ise bazı ülkelerin sabit fikirliliği ile karşı karşıya kaldık. Burada üye devletlerle hükümetler arasındaki farkın altını çizmek istiyorum. Ve hükümetler gelip gittiklerini asla unutmamalı."

euronews: İtalya’da yepyeni bir hükümet var. Yeni hükümet yeni politikalar anlamına gelir. Matteo Salvini’nin içişleri bakanı olduğu önceki İtalyan hükümeti ile anlaşırken Komisyon ne gibi hatalar yaptı? Ve şimdi yeni hükümetle ilgili öngörüleriniz neler?

Dimitris Avramopoulos: "Bunun İtalya’nın iç politikalarıyla ilgisi var. Korkarım ki İtalyanların büyük çoğunluğu, bütün bu çok basit siyasi sloganlara inandı. Salvini’yle ilgili size söyleyebileceğim şey şu, ufak bir değişiklik fark etmeye başladım. Avrupa karşıtı olarak başladı ve sonunda daha dostane bir Avrupa politikası dili kullanmaya geçti. İtalya’da ne oluyor, bunu yargılamak İtalyanlara kalmış."

Avramopoulos: "Mülteci konusunda bazı hükümetlerin tutumu hayal kırıklığına uğrattı"

euronews: Matteo Salvini, denizde hayat kurtardığı için sivil toplum örgütlerini ve kaptanları suçlu ilan eden kişi. Carole Rackete gibi insanları mesela. Sizce Carole Rackete bir kahraman mı yoksa bir suçlu mu?

Dimitris Avramopoulos: "Görevlerini ahlaki olarak prensiplere dayalı şekilde yerine getirdiğini söyleyebilirim. Görevlerini inandığı ilkelere göre yapanlara her zaman saygı göstermelisiniz. Ve bence orada olan şey, gelecekte asla tekrar etmemesi gereken bir olaydı."

euronews: Peki siz bazen Avrupa’nın mülteci konularına "kriz kriz" cevap verdiğini hissediyor musunuz?

Dimitris Avramopoulos: "Bizim kalıcı mekanizmalara ihtiyacımız olduğunu tekrar tekrar söyledim. Bu konuda çok fazla baskı yapıyorum. Gelecekte böyle davranamayız. Bütün üye devletler kalıcı bir mekanizma geliştirme zamanı geldiğini anlamak zorunda. Bunu söylerken, çok önemli olan yeni Dublin’i benimseme çabalarımıza değinmek istiyorum. Size karşı dürüst olmak isterim. Bazı hükümetlerin tutumu beni çok hayal kırıklığına uğrattı. Bazıları bunun mesafe sorunu olduğuna inanıyor, bu sorun Güney Avrupa ile ilgili. Hayır, durum böyle değil. Yapmaya çalıştığımız şey, bütün Avrupa için bir strateji benimsemek."

"Göç konusunda kalıcı çözümler sunmazsak Avrupa'nın geleceği riske atılacak"

euronews: Ve Ursula va der Leyen, yeni Avrupa Birliği Komisyonu başkanı Dublin’i yenilemeyi onayladı. Sizce bu görev imkansız mı?

Dimitris Avramopoulos: "Biz imkansız hale getirmediğimiz sürece hiçbir görev imkansız değildir. Üye devletleri ikna etmek ve güçlü bir Avrupa yanlısı bir dil kullanmak, Avrupa Komisyonunun yeni liderliğine bağlı. Kolay olmadığını biliyorum ancak biz kolay bir iş yapmak için burada değiliz. Göç konusunda kalıcı çözümler sunmayı başaramazsak Avrupa’nın geleceği riske atılacak."

euronews: Geçtiğimiz yıl Angela Merkel Avrupa Parlamentosunda konuşurken, Nigel Farage ayağa kalktı ve 2015’teki kapıları açma politikasıyla Brexit’e katkıda bulunduğu için ona teşekkür etti. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Dimitris Avramopoulos: "Farage’ın yorumuna yorum yapmamı mı istiyorsunuz? Bunu asla yapmam. Çünkü onun Avrupa’da ve daha da önemlisi kendi ülkesinde oynadığı rolün çok olumsuz olduğuna ve gelecekteki tarihçilerin bir gün bunları yargılayacağına inanıyorum. Çünkü tarih, iki tip politikacı ve lideri hatırlar. Yapmak için orada olanlar ve yıkmak için orada olanlar."

"Avrupa Birliği - Türkiye anlaşması hayatta kalmalı"

euronews: Nigel Farage hakkında nasıl hissettiğinizi biliyoruz. Değinmek istediğim son konu AB – Türkiye Bildirisi olacak. Erdoğan en son kapıları açmakla "tehdit etti". AB – Türkiye ilişkileri için bütün bunlar ne anlama geliyor?

**Dimitris Avramopoulos: "**Açık sözlü olmak istiyorum. AB-Türkiye Bildirisi hayatta kalmalı. Bu iş birliği devam etmeli ve hatta gelecekte daha da derinleşmeli. Ancak diğer yandan, benim gözümde bu iş birliği bir baskı ya da pazarlık aracı olarak kullanılmamalı."

Gazeteci adı • Gizem Sade

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

900 bin sığınmacı Avrupa kapılarında bekliyor

AB'den Yunanistan'a sığınmacıların geri itilmesi tepkisi: Resmi adım atmaya hazırız

AB, Çin’in tıbbi cihaz tedarikine ilişkin soruşturma başlattı, Pekin'den tepki gecikmedi