PKK tarafından alıkonulan asker ve polis aileleri de Diyarbakır’da: Bizi bu ateşten kurtarın

Şehmus Kaya, polis memuru Vedat Kaya'nın babası
Şehmus Kaya, polis memuru Vedat Kaya'nın babası
By Rabia Çetin
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

PKK tarafından 4 yıldır alıkonulan asker ve polislerin aileleri Diyarbakır’da: Bizi bu ateşten kurtarın

REKLAM

Diyarbakır'da 22 Ağustos'ta başlayan anneler eylemi, PKK tarafından çocukları kaçırılan 3'ü asker, 2'si polis 23'ü ise sivil toplam 28 ailenin katılımıyla devam ediyor.

Oğlunun PKK tarafından kaçırıldığını iddia eden Hacire Akar 22 Ağustos’ta HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde oturma eylemine başladı. Ancak Akar’ın oğlu 24 Ağustos’ta geri dönerek ‘ailesinin kendisini zorla evlendirmek istemesi’ üzerine kaçtığını anlattı. Hacire Akar oğlunun dönmesi üzerine eylemini sonlandırırken 3 Eylül’de çocuklarının PKK tarafından kaçırıldığını söyleyen aileler ile 4 yıl önce PKK tarafından kaçırılan asker ve polislerin aileleri de Diyarbakır HDP İl Başkanlığı önünde oturmaya başladı. Oturma eylemine katılan aile sayısı dün itibariyle 28’e ulaştı. Çocuğunun kaçırıldığını söyleyen aileler, PKK tarafından dört yıldır alıkonulan polis ve askerlerin aileleri ve taraflar oturma eylemini euronews’e anlattı.

“Tüm partiler birleşsin, evlatlarımızı getirsin”

10 aydır kayıp olan 2002 doğumlu oğlu Mustafa Biçer için 3 Eylül’de HDP İl Başkanlığı önünde oturma eylemine başlayan Rauf Biçer, “Evlatlarımız gelene kadar HDP önünde oturmaya devam edeceğiz” diyor. Daha önce oturma eylemi yapmak istediklerini ancak destek bulamadıklarını söyleyen Rauf Biçer, “Bir annenin oturduğunu görünce biz de geldik. Zamanla çoğaldı aileler. Bizim çocuklarımız 14, 15, 16 yaşında. Bu çocuklar, Kandil’i, Kobani’yi bilmez. Bu çocuklar HDP’min desteği olmadan nasıl gider. HDP dışında bütün partilerle görüştük” dedi.

HDP ile birlikte TBMM’deki tüm partilere seslendiğini söyleyen Rauf Biçer, “Biz HDP’nin dediği gibi tüm partilerin birleşmesini, öfkesini bir tarafa bıraksın evlatlarımızı getirmelerini istiyoruz. Devlet de HDP de diğer partiler de birleşsin ve evlatlarımızı getirsin. Çocuklarımız gelmeden bu analar buradan kalmayacak” diye konuştu.

“Herkes elini taşın altına koysun bu sorun çözülsün”

5 Mayıs 2019’dan bu yana kayıp olan 16 yaşındaki oğlu Yusuf Begdaş’ın 4 Eylül’de HDP İl Başkanlığı önünde oturma eylemine başlayan baba Celil Begdaş euronews’e yaptığı açıklamada, oğlundan 4 aydır haber alamadığını söyledi. Hacire Akar’ın eylemini televizyondan gördüğünü ve bunun üzerine HDP İl Başkanlığı önüne geldiğini söyleyen Celil Begdaş şöyle konuştu: “Çağrımız vicdan sahibi herkese. Herkes elini taşın altına koysun bu sorun çözülsün, bizim canımız yandı, başkasının canı yanmasın. Benim oğlum gelince sorun bitmeyecektir bu sorunun kökten çözülmesi gerekiyor. Ama oğlum gelene kadar oturacağız. 4 aydır ne yemek yiyebildik, ne su içebildik. İş yapamaz hale geldik. Çocuğum hastaydı, tedavi olacaktı.”

“Kızım gelene kadar oturmaya devam edeceğim”

19 yaşındaki Mekiye Kaya’nın annesi Hüsniye Kaya ise 8 Eylül’de oturma eylemine katılanlardan. 4 senedir kızının ‘orada’ olduğunu söyleyen Hüsniye Kaya, 4 senedir orada kızım. 14 yaşındaydı. Lise 2’deydi. Okulların tatil olmasına 1 ay kala kızımı kandırıp götürdüler. Televizyonda eylemin yapıldığını görünce, kızım için geldik. Kızım gelene kadar oturmaya devam edeceğim”

Polis memuru Vedat Kaya’nın babası: 5 yıldır herkesle görüştüm, son çaremiz burasıydı

Şeyhmus Kaya ise İstanbul'da polis memuru iken Muş'ta kardeşinin düğün konvoyuyla memleketine dönerken Diyarbakır'ın Lice ilçesinde 24 Temmuz 2015’te PKK tarafından kaçırılan polis memuru Vedat Kaya’nın (28) babası. Mardin’in Derik ilçesinden Diyarbakır’a giden Şeyhmus Kaya 5 Eylül’de oturma eylemine başladı. “ 5 yıldır herkesle görüştüm, son çaremiz burasıydı” diyen Şeyhmus Kaya ise şöyle konuşuyor: “Oğlum 24 Temmuz 2015’te Lice’de teröristler tarafından kaçırıldı. Biz 4 senedir Ankara’ya gittik bütün partilerle görüştük, insan haklarıyla görüştük. Oğlum abisinin yanında kaçırıldı. Yanındakiler kaçırılmasın diye kendisini feda etti çocuğum. Çocuğumun kaçırıldığı gün Lice’ye gittik bunların eş başkanları bana ‘Burada yol kesiyoruz’ dedi. HDP’nin adamlarını biliyorum, HDP’nin çözüm olmayacağını bilsek neden gelelim buraya. Çalmadığımız kapı yok. Sırrı Süreyya Önder ile Selahattin Demirtaş ile MHP ile AK Parti ile görüştüm. 5 yıldır herkesle görüştüm. Son çaremiz burasıydı.”

Er Müslüm Altuntaş’ın babası: Oturma eyleminin sonunda ya ölüm ya da zafer çığlığı çıkacak buradan

2 Ekim 2015'te usta birliğine giderken Tunceli – Pülümür’de kaçırılan Er Müslüm Altuntaş’ın babası Şevket Altuntaş da 5 Eylül’de oturma eylemine başlayan ailelerden. HDP’nin yaptığı çağrıları samimi bulmadığını söyleyen Şevket Altuntaş ise şu açıklamada bulundu: “Biz daha önce oturma eylemi yapmayı denedik. Ama İHD Genel Başkanı Öztürk Türdoğan, ‘Biz her şeyi yaptık, sakın bir girişimde bulunmayın sürece zarar verirsiniz’ dedi. Şu ana kadar bunun için gelmedik. 4 yılın sonunda anladık ki bu bir koca yalan. Şu ana kadar söylenenlerin hiçbiri gerçek olmadı. Bizi hükümete karşı kışkırtmakla kaldılar. Tamam, hükümet suçlu ama PKK’nın hiç mi suçu yok. Delikanlıları alıyor vermiyor. Benzer laflar hep ‘Biz üstümüze düşeni yapacağız, müsterih olun’ diyorlar. Ama hiç sonuç yok. HDP’nin çağrılarını samimi bulmuyorum. Madem samimiler bizimle beraber olsunlar, yürüyüş yapsınlar bizimle. Oturma eyleminin sonunda ya ölüm ya da zafer çığlığı çıkacak buradan. Ben ve arkadaşlarım kararlıyız sonuna kadar oturacağız. Ya öleceğiz burada ya da çocuklarımızı alacağız.”

“Oğlum 2 yıldır kayıp”

2 yıl önce Diyarbakır’da kaybolan 21 yaşındaki Bayram Elhaman’ın annesi Ayten Elhaman ise 8 Eylül’de oturma eylemine başladı. Oğlunu bir sabah işe yolcu ettikten sonra bir daha haber alamadığını söyleyen Ayten Elhaman şöyle konuştu: “Oğlum 2 yıldır nerede bilmiyoruz. Oğlumun hiçbir siyasi görüşü yoktu, evden işe işten eve giderdi. Neredeyse çık gel. Kim ne yaptı, ne etti bilmiyorum. Sabah işe yolcu ettim. Hâlâ da bekliyorum. Ben, babası kardeşleri hepimiz bekliyoruz.”

Astsubay Semih Özbey Annesi: Bizi bu ateşten kurtarın

17 Eylül 2015'te Tunceli'nin Pülümür ilçesinde yol kesilerek aracı yakılıp kaçırılan oğlu Astsubay Semih için 5 Eylül’de oturma eylemine başlayan Sadiye Özbey ise şöyle konuşuyor: “Semih 17 Eylül 2015 yılında Tunceli – Pülümür yolunda yolunu kesip dağa götürdüler, aracını orada yaktılar. 4 yılımız bitti, çalmadığımız kapı kalmadı. Bütün yetkililere sesleniyorum. Sesimizi duyun artık, bizi bu ızdıraptan, bu ateşten kurtarın. Allah kimseyi bu acıyla sınamasın. Bir an önce çocuğumuzu istiyoruz, çocuğumuzu bize kavuştursunlar. Bir kez mektubu geldi, 2 kez de videosu yayınlandı. Partilerle görüştüğümüzde sabır dendi, gelecek dendi. İnşallah bir an önce gelir de biz de buradan kalkar evimize gideriz.”

İHD Genel Başkanı: Ailelerin eylemini yeni bir barış çağrısı olarak değerlendirmek istiyoruz

Çözüm süreci döneminde 13 Mart 2013’te PKK tarafından alıkonulan altı asker, bir polis ve bir kaymakam adayı olmak üzere 8 kişiyi beraberindeki heyetle teslim alıp Türkiye’ye getiren İnsan Hakları Derneği Başkanı (İHD) Öztürk Türdoğan ise euronews’e yaptığı açıklamada “Bu ailelerin HDP önünde oturmasını aslında yeni bir barış çağrısı olarak değerlendirmek istiyoruz” dedi.

"13 asker ve polis 4 yıldır PKK'nın elinde"

“Dağa çıkan gençlerle, dağda PKK’nin elinde alıkonulan asker ve polislerin serbest bırakılmasının en iyi ortamı barış ortamıdır” ifadesini kullanan Türkdoğan şöyle konuştu: “İsmini bildiğimiz 13 civarında asker ve polis 4 yıldır PKK’nin elinde alıkonulmuş, özgürlüklerinden mahrum bırakılmışlar. Burada da yine muhatap siyasi iktidar. Eğer siyasi iktidar bu konuda bir çalışma yürütseydi sivil toplum örgütlerinin desteğiyle bu sorun çözülebilirdi. Bu konuda ailelerle birlikte defalarca çalışma yaptık ama çözüm bulamadık. Meclis’te bu ailelerle birlikte HDP bizim yanımızda PKK’ye çağrıda bulundu. ‘Bırakın’ dediler. HDP bu konuda defalarca çağrıda bulundu. Bu noktada HDP’nin yapabileceği bir şey yok. Yani bu sorunun çözümü için de siyasi iktidardır. Dolayısıyla bu ailelerin çığlığını barış talebi olarak değerlendirmek gerekiyor. Bu barış çağrısına da siyasi iktidarın yanıt vermesi gerekiyor.”

“Asker ve polislerin aileleriyle hep kapalı kapılar ardında görüşüldü”

Asker ve polislerin bırakılması için daha önce girişimlerde bulunduklarını söyleyen Türkdoğan, “Örgütü muhatap almak istemiyor hükümet. Örgütün en önemli talebi kendisinin muhatap alınıp kendisine yönelik çağrı yapılmasıydı. Hükümet bu çağrıyı yapmadığı için bu sorun bu kadar uzadı. Çatışmaların başladığı 1984’ten bu yana ilk defa bu kadar uzun süre alıkonulanlar sorunu çözülemiyor. Daha önce PKK’nin alıkoyduğu asker ve polisler sorunu en fazla 1 yıl içerisinde çözülmüştür. Ama 4 yıldır ilk defa iktidar insan hakları savunucularını ve aileleri kabul edip onlarla birlikte bir görüntü dahi vermemiş, bu sorunu hep kapalı kapılar ardından konuşmuş ‘Ailelere sabredin, çözeceğiz’ demiş. Bir iktidarın kendi vatandaşını kurtarması için çağrı yapması çok mu zor?” diye konuştu.

“Asker ve polisler gönderdiği mektupta, iktidarın çağrısıyla serbest bırakılabileceklerini söylediler”

Daha önce PKK tarafından alıkonulan asker ve polislerin gönderdiği mektupları ailelerine ilettiklerini söyleyen Türkdoğan mektupların içeriğine dair şöyle konuştu: “Ailelere verdik mektupları. Oradaki asker ve polisler demokratik kamuoyu baskısıyla iktidarın çağrısıyla serbest bırakılabileceklerine dair ailelerine mesajları vardı. O mektupların içeriği buydu. Biz de yeni girişim başlatmıştık. Bizim girişimlerimiz sonuçlanmadan aileler oturmaya başladı. İktidarı bu konuda somut adım atmak için ikna etmeye çalışıyoruz. İsrail bir askeri için bin Filistinliyi tahliye etti. O mektuplarda böyle bir talep de yok. Sadece demokratik kamuoyu ve çatışmanın tarafının muhatap alması çok mu zor? Her gün küfrettiğinize bir kere de biz vatandaşımızı istiyoruz demek çok mu zor? Bu onların siyasi prestijini zedelemez. Tam tersine Türkiye halkı iktidarı alkışlar. Ama iktidar güvenlik politikasının zaafa uğrayacağını düşünüyor. Güvenlik politikaları zafiyeti uğramasın diye kaç bin insan öldü. Biz bu konuda defalarca çağrı yaptık. Çağrı yapmaya da devam ediyoruz. Böyle bir mesaj geldiğinde gidip alırız.”

“Ailelerin çocuklarını talep etmesine kimsenin karşı çıktığı yok”

Çocuklarının kaçırıldığını söyleyen ailelere ilişkin de değerlendirmede bulunan Türkdoğan sözlerini şöyle tamamladı: “Hak savunucuları olarak, 18 yaş altındaki çocukların ebeveynlerinin izni olmadan gitmesine karşı çıktık. Çocuk haklarına aykırı bu. 18 yaş altındaki çocukların yasadışı örgütlere katılmasına çocuk hakları bağlamında karşıyız. Aileler bu konudaki talepleri konusunda haklıdır. Ancak bu aynı zamanda Kürt sorunudur. Kürt sorunu çözülmediği sürece, savaş durmadığı sürece örgütler durmayacak, örgütlerin örgütlediği 15-17 yaş grubundaki çocuklar da gidecektir. Bu mesele ancak barış ortamıyla çözülür. Bunun muhatabı da siyasi iktidardır. HDP’liler birkaç kez açıklama yaptı, Meclis’teki siyasi partiler tarafından ortak komisyon kurulsun ve bu sorunun çözümü için arayışa girsin. Diğer siyasi partiler bu konuda HDP’nin önerisine yanaşmıyorlar. Ailelerin çocuklarını talep etmesine kimsenin karşı çıktığı yok. Oturacaklarsa bunun muhatabı iktidar ve hükümettir. Ancak bu konuda ondan çözüm bulabilirler.”

Eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Mızraklı: Kaygıların telafi edilmesinin yolu barıştır

19 Ağustos’ta yerine kayyum atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı ve aynı zamanda HDP Diyarbakır Milletvekili Selçuk Mızraklı ise euronews’e yaptığı açıklamada oturma eylemi için “Bütün anaların, bütün ailelerin kaygılarının telafi edilmesine yönelik bir çözüm ve barış iklimine ihtiyaç var” değerlendirmesinde bulunuyor.

“Oradaki aileleri ayrıştıran bir yaklaşımın ötesine ihtiyaç var” ifadesini kullanan Selçuk Mızraklı şöyle konuşuyor: “Çözüm ve barış iklimi esas olduğu zaman, dağda olanların da, tutsak olanların da, cezaevindekilerin de ister asker veya polis ailesi olsun herkesin tedirginliği ve kaygıları azalır. Oradaki aileleri ayrıştıran bir yaklaşımın ötesine ihtiyaç var. Öncelikle dil ve ardından pratik olarak ihtiyaç var. Cumartesi Anneleri’nin hakikate ve adalete ulaşması, Barış Anneleri’nin kaygılarının telafi edilebilmesi, HDP önünde bugün buluşmuş olan annelerin kaygılarının telafi edilebilmesi için bir bütün olarak siyasetin, iktidar sahiplerinin ‘Ne yapabiliriz’ sorusunu sorması lazım.”

Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın: Bu işin nihai çözümü savaşın sona ermesi

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından “Ne zaman terör örgütü onlara konuşun dediği zaman Diyarbakır Barosu konuşuyor'' sözleriyle ailelerin Diyarbakır’daki eylemine destek vermedikleri gerekçesiyle suçladığı Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın da “Bu işin nihai çözümü savaşın, çatışmanın sona ermesi” diyor.

REKLAM

“Çocukları dağda olan ailelerin acısını paylaşıyoruz” diyen Aydın şöyle konuşuyor: “Biz çatışmanın sona ermesi için Diyarbakır Barosu olarak elimizden geleni yapacağız. Bu eylemin adresi siyasi partinin önü değil. Muhalefette olan bir partinin il binası hiç değil. Bunun asıl muhatabı devlet ve hükümettir. Bu insanları mobilize ederek bir yere varmak çözüm değil. Asıl mesele Kürt meselesinin sonucu olan bu annelerin acısını dindirmek için bu çatışmalı ortamın sona ermesi, barış sürecinin ortaya konması temel bir talep olarak ortada duruyor.”

Cumhurbaşkanı: Ey HDP, çocukları kaçırmak suretiyle ne yapacağınızı zannediyorsunuz?

Öte yandan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ise geçtiğimiz günlerde Malatya’da yaptığı konuşmada Diyarbakır’da oturan aileler konusunda HDP’yi sorumlu tutarak şöyle demişti: “Ey PKK terör örgütünün desteklediği HDP, siz 14,15,16 yaşındaki bu çocukları kaçırmak suretiyle ne yapacağınızı zannediyorsunuz, öğretmenlerimizi, uzman askerlerimizi, çavuşlarımızı kaçırmak suretiyle ne yapacağınızı zannediyorsunuz. Siz insanlıktan nasibinizi almadınız.”

Ailelere destek vermeyen aydınları da eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Taksim'de 12-13 ağacın yeri değiştiriliyor diye kıyametler koparanlar, ormanlarımız yakıldı. PKK bu ormanların yakılışını üstlendi mi, üstlendi. Peki, bu ormanların yakılışını üstlenen PKK'ya karşı acaba şu anda çevre dostları niçin kalkıp da bunlara karşı 'Durun' demiyorlar? Dürüst değiller, samimi değiller Cumartesi anneleri için Galatasaray'a gidenler evlatları dağa kaçırılmış annelerin yanına neden gitmiyorlar? Biz Diyarbakır'daki malum partinin önünde bekleyen annelerin yanındayız” dedi.

HDP Diyarbakır İl Başkanlığı ve ilçe teşkilatları hakkında soruşturma

Ailelerin Diyarbakır’daki oturma eyleminden kısa bir süre sonra 8 Eylül’de Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kayıp çocuklarının bulunması için il binası önünde oturma eylemi yapan aileler nedeniyle HDP Diyarbakır il ve ilçe yöneticileri hakkında soruşturma başlatıldı.

PKK tarafından alıkonulan asker ve polisler kimler?

Son olarak yaklaşık 4,5 yıldır PKK tarafından alıkonulan asker ve polislerin kimlikleri ise şöyle:

REKLAM

-24 Temmuz 2015’te Diyarbakır-Bingöl karayolunda polis memuru Vedat Kaya alıkonul

-28 Temmuz 2015’te Diyarbakır-Bingöl karayolunda polis memuru Sedat Yabalak alıkonuldu

-13 Ağustos 2015’te Diyarbakır-Lice karayolunda uzman çavuş Hüseyin Sarı, Er Sedat Sorgun, Er Süleyman Sungur alıkonuldu.

-18 Eylül 2015’te Tunceli-Pülümür karayolunda astsubay Semih Özbey alıkonuldu

-21 Eylül 2016’Hakkari’de Uzman Çavuşlar Ümit Gıcır ve Mevlüt Kahveci alıkonuldu

REKLAM

-2 Ekim 2015’te Tunceli-Pülümür karayolunda Er Müslüm Altuntaş ve Er Adil Kavaklı alıkonuldu

-12 Aralık 2015’te Şırnak merkezde uzman çavuşlar Sedat Vardar ve Ferdi Polat alıkonmuşlardır. Ancak Vardar ve Polat’ın akıbeti bilinmiyor.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Süleyman Soylu: Müttefikimiz olan ABD, PKK'ya silah hibe ediyor, FETÖ'yu koruyor

Akşener'den Diyarbakır'da eylem yapan annelere: Çözüm adresi bir partinin kapısı değil

Cumartesi Anneleri 5 yıl sonra Galatasaray Meydan'ında açıklama yaptı