Euroviews. Trump Grönland Adası’nı neden satın almak istiyor?

Trump Grönland Adası’nı neden satın almak istiyor?
By Mehmet Cem Demirci
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Yorum sayfamızda yayınlanan makaleler, euronews'in editoryal görüşünü yansıtmaz.

Trump tarafından diplomatik teamüllerin aksine sıra dışı bir şekilde satın alınması gündeme getirilen Grönland Adası, ABD için neden bu kadar önemli?

REKLAM

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump geçtiğimiz aylarda sürpriz bir şekilde Grönland Adası’nı satın almak istediğini ifade etti. Bu istek hem Danimarka hem de Grönland Adası Özerk Yönetimi tarafından şaşkınlıkla karşılanmışt; Trump gelen tepkiler üzerine, eylül ayında Danimarka’ya gerçekleştirmeyi planladığı resmi ziyaretini iptal etmişti. 

Peki, Trump tarafından diplomatik teamüllerin aksine sıra dışı bir şekilde satın alınması gündeme getirilen Grönland Adası, ABD için neden bu kadar önemli?

Ekonomik kalkınma ve bağımsızlık için dış kaynağa duyulan finansman ihtiyacının Çin tarafından karşılanma ihtimali, ABD’yi endişelendiren bir husus
Mehmet Cem Demirci
Deniz Güvenliği Uzmanı

Grönland Adası Arktik Okyanusu’nun kontrolü için stratejik bir nokta

ABD Ulusal İstihbarat Komisyonu tarafından Aralık 2012’de yayımlanan “Küresel Eğilimler 2030-Alternatif Dünyalar” raporuna göre Grönland Adası yeni güç mücadelesinde öne çıkan Arktik Bölgesi’nin stratejik noktalarından bir tanesi olarak değerlendiriliyor. Arktik Bölgesi; Kuzey Buz Denizi ve onu çevreleyen Alaska'nın kuzeyi, Grönland, Norveç, Kanada ve Rusya'nın da sınırlarının bulunduğu 14,5 milyon kilometrekarelik alandan oluşuyor.

ABD Jeodezi Araştırma Kurumu’nun 2008 yılında yayınladığı istatistiki veri tahminlerine göre, Arktik Bölgesi’nin dünyada yer alan keşfedilmemiş doğalgaz kaynaklarının %13’üne, sıvı gaz rezervlerinin %20’sine ve 90 milyar varil petrole sahip olduğu tahmin ediliyor.

Grönland Adası; Kuzey Amerika ve Rusya arasında Kuzey Atlantik ve Arktik Okyanuslarını birbirine bağlayan boğazlara yakın bir yerde konumda bulunan dünyanın en büyük adasıdır. Danimarka Krallığı’na bağlı otonom bir yönetime sahiptir. 2008 yılında yapılan halk oylamasından sonra, 21 Haziran 2009 tarihinde oluşturulan yeni yapıya göre Danimarka hükümeti, sadece adanın savunma ve güvenlik politikaları ile dış ilişkilerini yürütüyor.

II. Dünya Savaşı esnasında Danimarka Almanlar tarafından işgal edilince, ABD Grönland Adası’nın Kuzey Amerika’nın işgali için bir sıçrama tahtası olarak kullanılmasını engellemek için adada kontrolü ele aldı. Adada bulunan limanlar Soğuk Savaş döneminde Kuzey Atlantik ticaretini tehlikeye sokabilecek Sovyet denizaltılarının tespiti için kullanıldı.

Thule Üssü füze savunmasının kritik bileşenlerinden biri

Adada ABD’ye ait Thule Hava Üssü ve derin su limanı bulunuyor. Nükleer füzeler ile stratejik bombardıman uçaklarına ev sahipliği yapan üs, ABD Uzay Komutanlığı ve Kuzey Amerika Hava Sahası Savunma Komutanlığı tarafından kullanılıyor. Üste bulunan hava erken ihbar radarları modifiye edilerek ABD Balistik Füze Savunma Sistemi’nin bir parçası haline getirildi.

Bu üssün savunulması ve erken ihbar radarlarının faal tutulması balistik füze savunma sisteminin etkinliği açısından çok önemli. Thule Üssü’nün Rusya’nın en kuzeyde bulunan Nagurskoye Hava Üssü’nden kalkacak stratejik bombardıman uçaklarının menzili içerisinde yer alması, ABD’yi üssün savunması konusunda ilave tedbirler almaya zorluyor. ABD’nin bu konuda Grönland ve Danimarka’yı birlikte ikna etmesi gerekiyor.

Danimarka için ABD’yi Avrupa’da tutmak ve yakın ilişki içerisinde bulunmak bir dış politika önceliği. Ancak, aynı şeyi Grönland halkı için söylemek mümkün değil. Özellikle Soğuk Savaş döneminde ada halkının kendi istekleri olmaksızın yerlerini terk etmek zorunda bırakılmaları, nükleer silahların gizlice adaya yerleştirilmesi gibi nedenler halkın ABD’ye şüpheyle bakmasına neden oluyor.

Kasım 2008’de yapılan ve Danimarka`dan daha fazla özerklik talep edilen halk oylamasında halkın %75’i, petrol kaynaklarının kontrolü, adalet ve hukuki işler dahil 32 alanda sorumluluğun Danimarka'`dan alınması için evet oyu kullandı. Bu durum adanın bağımsızlığı yolunda önemli bir adım olarak görülüyor. Ekonomik kalkınma ve bağımsızlık için dış kaynağa duyulan finansman ihtiyacının Çin tarafından karşılanma ihtimali, ABD’yi endişelendiren bir diğer husus.

ABD açısından Grönland Adası’nı önemli kılan bir diğer husus da adanın Kuzey Atlantik ve Arktik Okyanuslarını birbirine bağlayan boğazlara yakın bir yerde bulunuyor olması. Amerikan gücünün temelini okyanuslar oluşturuyor. ABD, deniz gücü sayesinde uluslararası ticareti kontrol ediyor. Bu kontrolü engelleyecek her girişim ABD tarafından tehdit olarak algılanıyor.

Deniz ticaretinin %88’i Arktik üzerinden yapılacak

Küresel ısınmadan dolayı Arktik Bölgesinde hızla eriyen buzullar alternatif deniz ulaştırma hatlarını gündeme getirdi. Dünya Ticaret Örgütü’nün 2017 yılı verilerine göre yakın gelecekte dünya ticaretinin %88’ini oluşturan Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika arasındaki ticaret Arktik üzerinden yapılacak. Asya’dan Avrupa’ya, Panama Kanalı yoluyla getirilen ürünlerin kat etmesi gereken toplam mesafe 12.600 deniz mili iken, Arktik Kuzeybatı Kanalı’nın kullanılması durumunda bu mesafe 7.900 deniz miline düşecek.

Kutup İpek Yolu ve Mavi Ekonomik Geçiş girişimleri ABD deniz gücünü zayıflatabilir

1978’den bu yana ilk defa deniz ulaştırması için kullanılabilir hale gelen Kuzeybatı Kanalı, Süveyş Kanalı’nın neden olduğu büyüklükte bir değişime neden olabilir. Ortaya çıkan bu fırsatı değerlendirmek isteyen Çin; Avrupa ve Çin’i Arktik üzerinden birbirine bağlayacak Kutup İpek Yolu ve Mavi Ekonomik Geçiş girişimlerini hayata geçirmek istiyor. Çin hedeflerine ulaşırsa, ABD’nin kontrolü dışında yeni deniz ulaştırma hatları oluşturarak ABD deniz gücünü zayıflatmış olacak.

Grönland nadir metaller ve üretimi konusunda Çin tekelini kırabilir

Grönland hem ham madde hem nadir metaller açısından zengin yataklara sahip. Nadir metaller Led ekranlarından silah sistemlerine, hassas füzelerden akıllı bombalara kadar birçok yüksek teknoloji ürünün üretilmesinde kullanılıyor. Nadir metallerin %37’si Çin tarafından üretiliyor. ABD’nin üretimi ise %1,7’dir. 2018 yılı verilerine göre nadir metal üretimi tedarik zincirinin %85’i Çinli firmalar tarafından kontrol ediliyor. ABD nadir metaller ve üretimleri konusunda Çinli firmaların tekelini kırmak için Grönland’ı alternatif bir kaynak olarak değerlendiriyor. Zira, ABD için Çin ile yürüttüğü tarife savaşında nadir metaller en yumuşak karnını oluşturuyor.

Bu nedenle; Grönland Adası hem ABD hem de Çin için kontrol edilmesi gereken jeostratejik bir nokta. Ada ekonomisi küçük bir ekonomi olduğu için Çin, devlet destekli şirketler üzerinden kendisine alan açabileceğini düşünüyor. Ada hükumetinin hem alt yapı projelerini finanse edebilmesi hem de refah seviyesini yükseltebilmesi için ekonomik olarak dış yardıma ihtiyacı var. 2016 yılında eskiden ABD Üssü olarak kullanılan bir limanın Çin’e satışı ile yapılması planlanan üç hava alanı inşası Danimarka ve ABD tarafından engellendi. Yürütülen propagandada Çin’in gelecekte liman ve hava alanlarını askeri maksatlarla kullanabileceği konusu ön plana çıkarıldı.

Grönland Adası’nın jeostratejik önemi, sahip olduğu kaynaklar ve Çin’in akıllı ve barışçıl strateji ile adanın kontrolünü ele almak için emin adımlarla ilerlemesi karşısında Trump’ın adayı satın almak istemesine şaşmamak lazım. Çünkü aynı şeyi 1946 yılında Başkan Henry S. Truman da denemişti. Truman’ın yarım kalan bu girişimini Trump'ın ilerleyen günlerde nasıl ele alacağını zaman gösterecek. Çin’in Grönland’a yönelik cezbedici ekonomik girişimleri Amerikalıları tedirgin edeceğe ve konuya daha çok eğilmelerine neden olacağa benziyor.

Yazar: Mehmet Cem Demirci, Deniz Güvenliği Uzmanı

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

ABD göçmen vizesinde yeni uygulama: Sağlık giderlerini karşılayamayanların başvurusu geri çevrilecek

Trump, Grönland'ı satmayan Danimarka'ya ziyaretini erteledi

Çinli korsanları siber casuslukla suçlayan ABD ve İngiltere'den yaptırım kararı