EventsOlaylar
Loader

Find Us

InstagramFlipboardLinkedinTelegram
Apple storeGoogle Play store
REKLAM

Trump-Erdoğan görüşmesi: Buzlar çözüldü mü?

Trump-Erdoğan görüşmesi: Buzlar çözüldü mü?
© MANDEL NGAN / AFP
© MANDEL NGAN / AFP
By Menekse Tokyay
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Trump-Erdoğan arasında 13 Kasım'da gerçekleşen ziyaretin ilişkilerdeki buzları erittiği, ancak yapısal sorunların masada kaldığı belirtiliyor.

REKLAM

Haftalardır merakla beklenen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD’li mevkidaşı Donald Trump arasında 13 Kasım’da Washington’da gerçekleşen toplantı, kimilerine göre ilişkilerde yumuşamanın göstergesiyken, kimileri ise somut sonuçlar çıkmadan önce bir beklenti içerisine girmeyi iyimserlik olarak değerlendiriyorlar.

İkili görüşme sadece Suriye konusunda tarafların uzlaşı arayışlarına odaklanmakla kalmadı, Rusya’dan S-400 alımıyla bağlantılı yaptırımlar, Türkiye’nin F-35 projesinden çıkarılması, İran’a yönelik ambargo nedeniyle açılan Halk Bankası davası da müzakere masasındaydı.

Ortak basın açıklamasına yansıdığı şekliyle, Trump-Erdoğan görüşmesinde ekonomik ilişkilerin gelişimine yönelik vurgu ağır bastı ve Türkiye ile 100 milyar dolarlık ticaret hedefine netlik kazandırıldı.

Bu ziyaretten 'bir mucize' beklemeyen Medya Günlüğü yazarı ve analist Aydın Sezer’e göre; her ne kadar bu ziyaret iki ülke arasındaki yapısal sorunların çözümünü sağlayamasa da, ilişkilerin bu şekilde hasarlı olarak devam etmesine yardımcı olacak.

Euronews Türkçe’ye konuşan Sezer, “İki taraf da ilişkilerin devamından yana. Beklenen bir kopma veya yapısal sorunlar açısından bir mucize gerçekleşmedi. Ama iki ülke ilişkilerini zehirlemeye devam eden temel konu, S-400’ler olmaya devam ediyor. Dünkü görüşmede ikili ilişkiler bağlamında ABD’nin ilk ön şartının S-400’ler olduğunu gördük” diyor.

Cumhuriyetçi senatör Lindsey Graham da birçok kez, yaptırımlara hedef olmamak için S-400’lerin aktive edilmemesi yönünde telkinde bulunmuştu. Rusya ise geçtiğimiz haftalarda yaptığı açıklamada Türkiye'ye S-400 hava savunma sisteminin füzeler de dahil olmak üzere tüm unsurlarının sevkiyatının yapıldığını, halihazırda Rusya ve Türkiye'nin yeni S-400'lerin sevkiyatının yapılması, finans modeli ve sevkiyat sürecinin konuşulduğunu açıklamıştı.

Ancak, Sezer, “Türk hükümeti, ABD ile ilişkilerin devamı için S-400’lerden geri adım atacağının işaretini verdi; zira bu söz verilmemiş olsa diğer hayati konularda ilerleme sağlanamaz. Türkiye, ABD’nin önerdiği bir formüle rıza gösterecek” diyor.

S-400'lerin kullanılmasında karar Ankara'nın

Aynı zamanda Türkiye-Rusya ilişkileri konusunda uzman olan Sezer, S-400 savunma sistemine dair tüm ödemelerin yapılmasından dolayı aktive edilmemelerinin Moskova-Ankara hattında bir kriz yaratmayacağı düşüncesinde:

“Bu, Rusya açısından sonuçlanmış bir ticaret. Kullanılıp kullanılmaması müşterinin rıza göstereceği bir alan. Müşteri satın aldığı bir ürünü kullanmayabilir, kullanmasını öteleyebilir, üçüncü taraflara devredebilir. Ortada hem Türkiye-ABD ilişkilerinin, hem de Türkiye-Rusya ilişkilerinin geleceği söz konusuysa, yaklaşık 1,125 milyar dolarlık bir satın alımın rafa kaldırılmasının lafı bile olmaz. Asıl konulara odaklanmak için bu alımdan feragat edilebilir”.

Kırklareli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı ve Kamu Diplomasisi Merkezi Başkanı Doç.Dr. Muharrem Ekşi'ye göre ise, Trump-Erdoğan görüşmesi, ikili ilişkilerdeki bütün sorunlara rağmen kamu diplomasisi açısından son derece başarılı geçti:

Euronews Türkçe’ye konuşan Ekşi, “Trump, Beyaz Saray Oval Ofis’teki görüşmede Senatörleri, Erdoğan’ın karşısına çıkararak, Erdoğan’a kamu diplomasisi uygulamasına uygun ortam sağlaması bakımından bir nevi gole çevrilecek pas verdi”.

Geçtiğimiz hafta Cumhuriyetçi Senatörler Lindsey Graham, Marsha Blackburn ve Demokrat Senatörler Chris Van Hollen, Richard Blumenthal ve Jeanne Saheen, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'ya hitaben yazdıkları mektupta, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine ilişkin ABD’yle vardığı ateşkes anlaşmasını ihlâl ettiğine dair iddiaları araştırma ve bu iddiaların doğrulanması durumunda Ankara'ya yaptırımlar uygulama çağrısında bulunmuştu.

“Cumhuriyetçi senatörlerin de görüşmede hazır bulunması, Erdoğan’a Kongre’yi ikna etme imkanı sağladı” diye düşünüyor Ekşi. Keza, Ekşi’ye göre, Barış Pınarı Harekatı’na ve “Ermeni soykırımının” tanınmasına dair tasarılar Kongre’de onaylanacak ve Senatörlerin dünkü toplantıya dahil edilmesi, Trump’ın bilfiil Erdoğan’ın onları ikna etmesini istediği şeklinde okunuyor.

Erdoğan’ın konuşmasında Suriye’deki Keldani, Ezidi ve Hristiyanların Suriye’de kalanlar için ibadethanelerini yeniden restore edip, ibadet imkanlarını sağlamada ve yiyecek, giyecek, ilaç yardımı götürmede Türkiye’nin girişimlerinden söz etmesini ise, Doç. Dr. Ekşi, “hem Amerikan karar alıcıları hem de dünya kamuoyunu kazanmaya yönelik bir adım” olarak okuyor.

Ancak, uzmanlar bu görüşmenin halen kemikleşmiş bazı ikili sorunları net bir şekilde çözememiş olduğuna işaret ediyorlar.

Ekşi’ye göre, ABD-Türkiye ilişkilerinde önümüzdeki dönemde de kriz yönetimi ve birbirinden ödün alıp verme siyaseti devam edecek.

“Zira basın açıklamasında Trump’ın görüşmenin sorunları çözme odaklı olduğunu vurgulaması ve Mazlum Kobani’nin Washington’da ağırlanmasındaki tutumunu değiştirmediğine yönelik açıklaması, ikili ilişkilerdeki farklı bakış açısı ve çıkar farklılıklarının devam ettiğinin göstergesi oldu. Dolayısıyla ikili ilişkilerdeki çıkarların uyumlulaştırılması gerçekleştirilemedi” diye ekliyor.

ABD'ni SDG'ye desteği sürecek

Görüşmenin yapıldığı sırada ABD Savunma Bakanı Mark Esper da, Washington'da gazetecilere yaptığı açıklamada, ABD ordusunun, Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kobani bölgesinden çekilmesinin "yaklaşık bir hafta daha" alacağını bildirirken, YPG öncülüğündeki Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) desteğini sürdüreceğini belirtmişti.

REKLAM

Benzer şekilde, Türkiye-ABD arasında Barış Pınarı Operasyonu’nu sonlandıran 18 Ekim tarihli Ankara mutabakatı devam ederken, Trump’ın basın açıklamasında PYD’yi müttefik olarak görmeye devam ettiğine yönelik açıklamasını, Türkiye-Suriye sınırından 30 km derinliğe çektirdiği müttefikinin “Türkiye tarafından ezilmesine müsaade etmeyeceği” şeklinde okuyor Ekşi.

Dolayısıyla, YPG-PYD / ABD ilişkileri açısından Trump-Erdoğan görüşmesi sonrası bir “kırılma noktası” beklememek gerekiyor. Ancak, Türkiye de Suriye’de YPG’ye karşı yeni bir operasyona şu an için hazırlanmıyor.

Görüşmeye dair değerlendirmelerin bir diğer öne çıkan noktası ise, ikili ilişkilerde bir fay hattı oluşturan S-400 savunma sistemi, F35 programı ve Patriot pazarlığının henüz sonuçlanmamış olması. Türkiye, 'istenen şartlarda teklif verilmesi' halinde Patriot satın almaya hazır iken ABD tarafı da bu konudaki pürüzleri giderme arayışı içerisinde. Dolayısıyla, bu konuda kapalı kapılar ardında müzakereler halen sürüyor.

Ancak, Ekşi’ye göre, “Türkiye bir yandan Rusya ile S-400 alımı yaparken öte yandan ABD’den de Patriot sistemini alarak denge siyasetini izlemeye devam etmek istiyor” ve “bunu da güvenlik ve dış politika seçeneklerini çeşitlendirme ihtiyacıyla yapıyor.”

Sürecin görünmeyen aktörü Rusya

Merkezi Washington'da bulunan Alman Marshal Fonu Türkiye direktörü Özgür Ünlühisarcıklı ise, heyetlerin S-400 konusunda çalışmaları üzerine varılan mutabakatın yakın gelecekte üzerinde anlaşma sağlanacak bir çözümün ilk adımı olacağı görüşünde.

REKLAM

Ünlühisarcıklı, "ABD ve Türkiye'nin S-400 konusundaki müzakerelerin görünmeyen üçüncü tarafının Rusya olduğunu göz önünde bulundurursak, Washington seyahatinin somut sonuçlarının ancak Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le yapacağı görüşmeden sonra netlik kazanacağını söyleyebiliriz," diyor.

Görüşme neticesinde Dışişleri Bakanları ve karşılıklı güvenlik danışmanlarının S-400 konusunda çalışmaları için anlaşmaya varıldı.

Erdoğan’ın ortak basın toplantısında Suriye’nin yeniden yapılandırılmasında sorumluluğun tüm ilgili taraflarca paylaşılması yönündeki çağrısı da uzmanlar tarafından oldukça önemsendi.

“Uluslararası bağış konferansına ihtiyacımız var. 6 aydan iki yıla kadar, konutları da dahil ederek, 1 milyon mülteciyi güvenli bölgeye geri gönderebiliriz, 1 milyon da Rakka ve Deir Ezzor'a” diyen Erdoğan’ın ardından Trump da Türkiye’nin mültecilerin bedelini ödediğini ve Avrupa’nın bu konuda adım atması gerektiğini belirtti.

Bağış konferansı düzenlenir mi?

Siyaset psikolojisi uzmanı Nezih Onur Kuru, Türkiye’nin AB, ABD ve Birleşmiş Milletler ile diyalogu çerçevesinde bu projenin gerçekleşme ihtimalinin olduğunu ve gerçekleşirse de uluslararası hukukta yeni bir sayfa açacağını düşünüyor.

REKLAM

Geçtiğimiz sene Irak’ın IŞİD’le yıllardır süren savaşın ardından yeniden yapılandırılmasına destek için Kuveyt’te bir bağış konferansı düzenlenmiş ve Irak’a milyarlarca dolarlık destek sözü verilmişti. Kuveyt’teki toplantıda en büyük destek sözü ise, 5 milyar dolar kredi desteği ile Türkiye’den gelmişti.

Euronews Türkçe’ye konuşan Kuru, halihazırda 3 milyon 682 bin kayıtlı Suriyeliye ev sahipliği yapan Türkiye en azından Suriye özelinde böyle bir bağış konferansını gündeme taşıyabilir ve iç politikada kendi seçmenini bunu yapacağına ikna edebilir:

“Trump pragmatik biri olduğu için Erdoğan’ın kağıt üzerinde mantıklı gözüken bu planını uygulaması için yardımcı olabilir. James Jeffrey gibi Suriye’de etkili isimler de Türkiye yanlısı. Belki Türkiye’den geri dönüşler olmaz, ama Suriye içi göçler Türkiye’nin aktif olduğu 120 km’lik hatta toplanabilir. Türkiye’den de kısmi dönüşler olabilir. Örneğin Afrin’e 300 bin civarı Suriyeli’nin döndüğü belirtiliyor.”

Kuru’ya göre, Trump’ın mülteciler konusunda Avrupa’ya yönelik eleştirisi, AB’yi “köşeye sıkıştırmaya” yönelik bir hamle.

Trump, göreve geldiğinden beri Avrupa Birliği ülkelerinin ABD'den faydalandığı, savunma konusunda ellerini taşın altına yeterince koymadıkları yönünde eleştiriler dillendirmiş, askeri harcamalarını GSYİH'larının yüzde 2'sine çıkarma sözlerini yerine getirmeleri yönünde çağrıda bulunmuştu.

REKLAM

Buna karşılık geçtiğimiz günlerde Fransa cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, The Economist'e verdiği mülakatta, ABD'nin Avrupa'ya sırtını döndüğü ve Avrupa'nın kendi ordusunun kontrolünü ele alması gerektiği yönünde bir açıklamada bulunmuştu.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

'Rusya ile ilişkiler gölgesinde' Trump- Erdoğan zirvesi: İki lider için riskler neler?

AKP ile CHP liderlerini 8 yıl sonra bir araya getiren görüşme gerçekleşti

Erdoğan ile Biden'ın Beyaz Saray'da gerçekleşmesi planlanan görüşmesi ertelendi